Korkusuz

Afganları CHP mi getiriyor?

Afganları CHP mi getiriyor?
AKP Türkiye’yi yılardır aynı taktikle yönetiyor... Numara hayli basit: Toplumda tepki çekeceğini bildiği tüm icraatların sorumluluğunu hep başkalarının üstüne atıyor ve sanki bunlardan hiç sorumlu değilmiş gibi davranıyorlar.

Bunun son örneği, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in Afgan göçmenlerle ilgili sözleri... Ömer Çelik, Afganistan’dan akın akın gelen göçmenleri kast ederek, “Birileri bu toprakları toplama kampı olarak düşünmesin” diyor. Ardından da ekliyor: “Türkiye göçmen kampı değildir.”

‘FİNANS’I UNUTMUŞ!

İyi de Sayın Çelik, siz bu sözleri kime söylüyorsunuz? Partinizin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan daha bir hafta önce Afgan göçmenlerin tamamının Türkiye’ye kabul edileceğini söyleyip “Finansı iyi yönetirsek, bu işi hallederiz” demedi mi? Ki; o günden bugüne, “finans”ı duyan Afgan vatandaşların göçünde gözle görülür bir artış yaşanıyor.

Şimdi ise sanki bu sözleri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dile getirmiş ve göçü CHP gerçekleştiriyormuş gibi davranarak sorumluluğu üstünüzden atmaya çalışıyorsunuz. Artık bu bayat numaraları bırakın... ABD ve AB ile ilişkilerinizi sıkı tutmak için Türkiye’yi tam da ifade etiğiniz üzere bir “göçmen deposu”na çevirdiniz.



ABD AŞKI UĞRUNA...

Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmek için planlı olarak uyguladığınız göçmen politikasından birinci dereceden sorumlusunuz. ABD Başkanı Biden’la ilişkilerinizi sıkı tutmak için ABD ne istese yapıyorsunuz. Değil 1 milyon, 10 milyon göçmen de yollasalar, kabul edeceksiniz. Çünkü; sırtınızı ABD’ye dayamaktan başka bir çareniz yok.

Siyasi kurnazlıkla durumu bir süre idare edebilirsiniz ama bu sözde politikanızın Türkiye’nin başına açtığı belaları toplumdan gizleyemezsiniz. Halktan kopuk bir yaşam sürdüğünüz için, toplumun ne yaşadığı, hangi kaygıları duyduğu ve hangi korkularla baş başa kaldığını göremiyorsunuz. Zaten görseniz de umursamıyorsunuz...

HALK GÖRÜYOR

Şunu bilin ki; toplumun büyük bir kesimi, sizin bu ucuz siyasi atraksiyonlarınızı net bir şekilde görüyor. Ve sizin kapı arkasında ABD ve AB ile anlaştığınızı, bu yüzden Afgan göçmenler için Van sınırını sonuna dek açtığınızı biliyor. Bu yüzden, sorumluluğu hep başkalarının üstüne atmaya kalkışmanız, beyhude bir çabadan öteye gitmiyor... Lütfen artık halkı aptal yerine koymayın...

Burhan Kuzu, sistemin fotoğrafıdır!


Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in cumartesi günü yeni belgelerle ortaya koyduğu Burhan Kuzu dosyası, iktidarın çürümüşlüğünü göstermesi açısından önemli bir veriydi. Peker, uyuşturucu kaçakçısı İranlı Naci Zindaşti’nin tahliyesi için adeta kendini paralayan AKP eski Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Üyesi Burhan Kuzu’nun kirli ilişki ağını ortaya dökerken, bu kirli ağın iktidarın tüm bünyesini sardığını da belgeleriyle gösterdi.

[caption id="attachment_281667" align="alignnone" width="600"] Burhan Kuzu[/caption]

ARTIK HİÇBİR ŞEY SUÇ DEĞİL!

Cumhurbaşkanlığı makamını uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’yi tahliye ettirmek için kullanan Kuzu’nun gölgesi, aslında yaratılan sistemin bir fotoğrafı olarak düştü önümüze... Zira; AKP iktidarı, son 20 yılda “suçu suç olmaktan çıkardı.” Sırtını iktidara dayayanlar ve iktidar adına hareket edenler, “suç işleme özgürlüğü”ne kavuştu. İşte bu pervasızlık, Burhan Kuzu’ya, hakimleri arayıp “Zindaşti’yi bırakın” deme cesaretini verdi.

Emin olun ki; Burhan Kuzu yalnız değildir!

Bu sözü öylesine söylediğimi düşünmeyin... Kuzu’nun uzun yıllar danışmanlığını yapan ve sosyal medyasını kullanacak kadar onunla yakın olan Sinan çiftçi, Bizim TV’den Şaban Sevinç’e verdiği röportajda, “Kuzu, Saray’daki isimlerle birlikte çalışırdı” diyor.

TEMİZLİK ŞART!

Burhan Kuzu’nun şahsında ortaya çıkan ilişki ağı kirlidir ve Türkiye’nin bu kirlilikten kurtulması zorunluluktur. Aksi takdirde, güzel ülkemizin geleceği uyuşturucu baronlarına ve onların siyasi görünümlü uzantılarının elinde oyuncak olacaktır.

O sözü boşuna söylemedim!


Yan sütundaki yazıda kullandığım “Artık hiçbir şey suç değil” cümlesi tabii ki iktidar ve onun yardakçıları için geçerli... Sakın o söze güvenip iktidarı eleştiren twit atmayın ya da sosyal medyada bir paylaşım yapmayın... Bakın, iktidar sizin için yeni bir sosyal medya yasası getiriyor. Ekim’de meclise gelecek olan yasa taslağına göre, “Sosyal medyada dezenformasyon yapanlara 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve bir süre sosyal medya kısıtlaması” öngörülüyor.



TWİT ATMAK SUÇ AMA...

Peki aynı iktidar, sizi hapse atmayı düşünürken, kendisi için nasıl bir anayasa hazırlıyor dersiniz?

AKP’nin anayasa taslağına göre, “milli egemenliğe ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı hareket etmek” parti kapatma gerekçeleri arasından çıkarılıyor.

AKP böylece, AB ve ABD ile girdiği karmaşık ilişkilerin siyasi sorumluluğunun hesabını vermekten kaçıyor. Bunları suç olmaktan çıkarıyor. Çünkü; yaptıkları anlaşmaların hangi anlama geldiğini ve ne tür sonuçlar doğuracağını çok iyi biliyorlar.



AKP’NİN GELECEK PLANI...

Öte yandan, laiklik karşıtı eylemlerin parti kapatma gerekçeleri arasından çıkarılmak istenmesi de manidar... Afgan göçüyle birlikte yeniden boy verecek olan anti-laik hareketlerin yaratacağı gerici siyasi iklim ve onun yaratacağı sonuçlar şimdiden görülüyor. AKP sosyal medyada kendisini eleştirenleri hapse atmayı düşünürken, laiklik karşıtı eylemleri cesaretlendirecek yeni adımlar atıyor.

AKP’nin anayasada yapmak istediği bu değişiklik, bizi nelerin beklediğini göstermesi açısından yeterince açık değil mi?