Uygulamalı Fizik Laboratuvarı, ABD’nin Maryland Eyaletindeki Baltimore ile Washington DC arasında, 1600 dönüm arazide kurulu...

Ayın ve güneş sistemindeki her gezegenin...

Yüzeyinde ya da yakınında:

Bu laboratuvar tarafından üretilmiş cihazlar var...

Çok sayıda uydu sistemi ve silah geliştiren UFL ayrıca:

“Savaş Analiz Laboratuvarı” kurdu...

Burada:

Kinetik (ateşli her tür silah) savaş yöntemleri yerine...

Uygulamalı finansal silahlar...

Yani:

Döviz...

Hisse senedi...

Tahvil ve...

Türevleri kullanılıyor...

Bu demektir ki...

ABD yakın gelecekte:

Silahlı savaş yerine...

Finansal/ekonomik savaşı tercih edecek...

Ve bu amaçla...

Potansiyel rakiplerinin saldırganlıklarına bazen göz yumarken...

Bazen de...

Savaş harcamaları yapmaya tahrik ediyor...

Peki...

Bu göz yumma ve tahrik nereye kadar sürecek?..

Daha kaç milyon insan ölecek?..

Bu soruya cevap veremem...

Ama...

Bizden bir örnek gösterebilirim...

12 Eylül 1980 askerî darbesinin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, darbe sonrası yaptığı açıklamalardan birinde mealen şöyle demişti:

“Darbeyi 1979’da yapacaktık ama halkın öfkesinin ve nefretinin daha da artmasını ve darbeye haklılık kazandırmasını bekledik...”.

Tarihe bakıyorum da...

60-70 yıl kadar önce ABD, Sovyetler Birliği’ni:

Uzay çalışmaları için adeta tahrik etti...

Komünist imparatorluk halkın refahı yerine:

ABD ile sidik yarışına girdi...

Ekonomik kaynaklarını, uzaya gitmek için harcadı...

Sanayileşmeyi...

Ekonomik büyümeyi...

Ve...

Halklarının refahını erteledi...

Ekonomik darboğaza girdiği o süreçte ABD son darbeyi vurdu...

Ve...

Komünist imparatorluğu Afganistan bataklığına itti...

Sovyetler, o günkü ekonomik gücüyle...

Bir yandan uzay...

Diğer yanda bir başka ülkede savaş masraflarını:

Kaldıramazdı...

Nitekim kaldıramadı...

Eş zamanlı olarak:

“Yumuşama ve açıklık” süreci başladı...

Ve...

Komünist imparatorluk dağıldı...

Sırada Çin olabilir mi?..

Taiwan’ı Çin’in başına belâ eder...

Türkiye’yi Suriye ile kapıştırabilir mi?..

Ya da...

İç savaş falan...

Ne demek mi istiyorum?..

Söyleyeyim:

ABD’nin, yakın gelecekle ilgili yeni plânlarının ne olduğunu:

Tahmin etmeye çalışıyorum...

Günün sözü

“Amerikan arabasına binip, İsviçre saati takıp, Paris markalı kravatı ile ağlaya ağlaya Hazreti Ömer’i anlatanın değil, Hazreti Ömer gibi yaşayanın arkasından gideceksin...”.

Arif Nacaroğlu

HAYALİ CİHAN DEĞER

Netanyahu her ne kadar arkasında ABD varmış gibi davranıyorsa da...

Henüz yeterli desteği almış değil...

Aksine...

ABD Dışişleri Bakanı:

“Bir Filistin devleti kurulmalı” diyor...

Savaşı başlatan HAMAS:

“Barış istiyor...”.

Yakında...

Netanyahu ve HAMAS da ABD karşısında:

Diz çökecek gibi...

Hayal olabilir...

Ama...

Hayali cihan değer...

ALLAH KORUSUN...

ABD, Komünist Sovyet İmparatorluğunu parçaladıktan 20 yıl kadar sonra...

Bu defa:

Kapitalist(!) Rusya Federasyonu’nu önce Suriye...

En son da:

Ukrayna bataklığına çekti...

Gerek Suriye gerekse Ukrayna:

Rusya’nın adeta kanını emdi, emiyor...

Bir süre daha emeceğe benziyor...

Düşünüyorum da...

ABD: Dünya halklarının:

Putin ve Zelenskiy’den, yaka silkecekleri günün gelmesini mi bekliyor?..

Asıl ve bitirici müdahaleyi o zaman mı yapacak?..

Tabii ki elimde, böyle olabileceğine dair bir bilgi ya da belge yok...

Ama...

Sanki yakında:

Putin diz çökmek zorunda kalacak gibi...

Ya da iyice çileden çıkıp...

Neyse...

Allah korusun...

NEREDEN AKLIMA GELDİ

Memleketin birinde 3 kere üst üste Cuma namazına gitmeyeni idam ediyorlarmış...

İdam edilmeden önce de üç dileğini yerine getiriyorlarmış...

Adamın teki üç kere üst üste cumaya gitmemiş...

Ve tabii:

Yakalanmış...

İdam edilmeden önce sormuşlar:

“İlk dileğin ne?..”.

“Vezirin karısıyla beraber olmak istiyorum!..”.

Vezir “olmaz” dese de padişah “kabul edeceksin” deyince...

İtiraz edememiş...

Adam vezirin karısıyla beraber olmuş...

Adam ikinci dileği olarak padişahın karısıyla beraber olmayı seçmiş...

Bu sefer padişah “hayır” demiş...

Ama...

Bu kez de ahali itiraz edince...

O da adamın bu dileğini kabul etmeye mecbur kalmış...

“Son dileğin ne?..”.

Adam, bir Vezir’e, bir Padişah’a bakmaya başlamış...

Beş dakika kadar...

Bir Vezir’e çevirmiş bakışlarını...

Bir de Padişah’a...

Vezir bakmış namus elden gidecek...

“Ben” demiş, “bunu sanki camide gördüm gibi...”.

Padişah da Vezir’i tasdiklemiş:

“Ne gibisi lan!.. Yanımda kılıyordu namazını yanımda...”.

Durduk yerde bu fıkra nereden aklıma geldi, bilmiyorum...

DÜNÜN X’İ

Atilla Kıyat

@atillakiyat

Sn. Özel, Meral Ablanızla zorlukları aşmaya çalışmayın.

Değişim, CHP’yi koltuk değneklerinden kurtarıp, kendi ayakları üzerinde yürütmektir.

PARTİ KAPATILABİLİR...

İYİ Partili Ümit Dikbayır dedi ki:

“Tarihin en önemli seçimine gidiyoruz.

Genel seçimde, partinin bütün iletişim ve reklam kampanyasını genel başkanın oğlu (Fatih Akşener) yönetiyor.

Genel başkanın oğlu iletişimci değil, elektrik mühendisi.

Bilal Erdoğan, AKP’nin bu kadar içinde değildir.

Seçim bitti, Fatih Akşener kampanya ekibine ödeme yapılmasını istedi.

Ben de ikişer maaş ikramiye verelim dedim.

Daha sonra duydum ki poşetlerle elden 200’er bin lira ödeme yapılmış.

Burası bir siyasi parti mi, bir kurumsal yapı mı, ben anlamış değilim.”

Doğruysa eğer:

İYİ parti AYM tarafından kapatılabilir...

Rezalet...

Skandal...

HAYAT, KÖTÜ KISA VE VAHŞİ

Kişilerin kişilerle...

Kişilerin kurumlarla...

Kurumların kurumlarla ilişkilerinde ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için yapılan yargılamalarda:

Haklıya hakkı verilir...

Haksızın haddi bildirilir...

Devlet yargısı adil değilse...

Eylem ve söylem yerine...

Kişinin kimliği yargılanıyorsa...

Orada:

Thomas Hobbes’ın dediği:

“Doğa hali” vardır...

Yani:

Üst otorite olmadığı...

Yani:

Devlet olmadığı için...

Herkesin herkesle savaştığı bir dünyayla karşı karşıyayız demektir...

Böyle bir dünyada ise...

Hobbes’un dediği gibi:

Hayat, kötü kısa ve vahşidir...