Korkusuz
Can Ataklı

5 değil, 50 helikopteri birden aynı anda kaldırsanız da olmaz artık

ANALİZ

5 değil, 50 helikopteri birden aynı anda kaldırsanız da olmaz artık


İktidar panikte.

Tel tel dökülüyor.

Saray medyası ne yapacağını şaşırmış halde yangından zarar görenlere “TOKİ müjdesi” veriyor, bu tür haberi manşetlere taşıyor.

Yangını yaşayan, mecazi anlamda değil, gerçekten ciğerlerinde hissedenler hükümetin nasıl başarısız ve çaresiz olduğunu bizzat yaşayarak görüyor.

Saray ise bu çığlıkları bastırmak için elindeki tüm medya gücünü kullanarak “istatistik rakamlar” vererek yangınla baş ettiğini anlatmaya çalışıyor.

Neymiş; 107 noktada yangın çıkmış, bunlardan 80’i kontrol altına alınmış, 20’si söndürülmüş, 7’sinde ise soğutma çalışmaları sürüyormuş.

Gerçek değil bu açıklamalar. Söndü ya da kontrol altında denilen yangınlar zaten yanacak yer kalmadığı için bittiler.

Yoksa şu ana kadar iktidarın çalışması sonucu söndürülen bir yer yok.

Bunu faciayı içinde yaşayanlar biliyorlar.

Onların feryatları ise medyadan duyurulamıyor.

Bölgeye götürülen saray medyası; gözüyle gördüğünü değil, iktidarın emrini yerine getirerek haberleri çarpıtıyor.

Zaten bu nedenle birçok yerde vatandaş gördüğü habercilere tepki gösteriyor.

Hatta birkaç noktada küçük çaplı kavgalar bile çıktı.

Halkın tek arzusu “gerçeğin aynen yansıtılması.”

“Çünkü” diyorlar ve ekliyorlar; “Yangın söndü, kontrol altında gibi yalan beyanlar sonucu buraya gelen yardımlar kesiliyor, dikkatler dağılıyor, oysa yangın sürüyor ve her yanımız yanıyor.”

İktidar buna hiç kulak asmıyor.

Tam tersine sanki gerçekten çaba gösteriyormuş gibi işi “şova” çeviriyor.

Sarayın propaganda başkanı dün aynı anda beş helikopterin göründüğü bir fotoğraf paylaştı.

Bu devletin gücünü gösteriyormuş.

Geçin bunları.



Düzmece fotoğraflarla bu halkı kandırmak artık mümkün değil.

Çünkü millet gerçeği biliyor, çünkü yaşıyor.

Sarayın dağıttığı 5 helikopterli propaganda görüntüleri nerede çekilmiş biliyor musunuz?

Gündoğmuş üzerinde.

Burası Antalya’da, AKP’nin kazandığı nadir belediyelerden biri.

Gündoğmuş Belediye Başkanı, yangına karşı hükümetin ne kadar etkili olduğunu anlatmak için, “Buraya TOKİ evleri yapılacak, çok güzel olacak, öyle ki evleri yanmayanlar ‘Keşke bizim de evimiz yansaydı’ diyecekler” demişti hiç utanmadan sıkılmadan.

İşte bu sözleri söyleyen belediye başkanının olduğu yerde uçuruyorlar bu helikopterleri.

Başka yerde bu kadar çok helikopteri gören yok.

O zaman ne diyor millet, “AKP’li belediyelerin olduğu yerlere yardım gidiyor, gerisi Allah’a havale ediliyor.”

Haksız mı?

İşte bu nedenle 5 değil, aynı anda 50 helikopter kaldırsalar bile artık dikiş tutmaz.

İktidar, yangından nemalanmak isterken aslında çok daha büyük bir açmazın içine düştüğünü bakalım ne zaman görecek.

ŞAŞIRDIM

Uçak için kıllarını bile kıpırdatmamışlar


Yangınlar sürdükçe tel tel dökülen iktidarın her gün yeni bir skandalı daha ortaya çıkıyor.

CHP Genel Başkanı, üç gün önce yaptığı açıklamada yangın söndürme ihalesi yapıldığını ve THK’nın devre dışı bırakıldığını söylemişti.

Bugüne kadar ne iş yaptığı bilinmeyen Orman Bakanı, dün “ihale” konusunu yalanladı ve “Bakanlık tarihinde bu konuda hiç ihale olmadı” dedi.

Bakın bakan aynen şunu söylemiş; “Bakanlığımız, tarihinde hiçbir zaman yangın söndürmek için ihaleye çıkmamıştır ve çıkmayacaktır. Bakanlığımız her yıl mücadele çalışmalarında kullanılacak uçak ve helikopterleri kiralayarak hizmet almaktadır. Orman yangınlarıyla mücadele çalışmalarının planlanması ve uygulanması için her yıl yangın mevsimi öncesinde Orman Genel Müdürlüğümüz tarafından ülke genelini kapsayacak şekilde Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı

 hazırlanmakta ve bu plan çerçevesinde kurumumuzca araç, gereç ve personel planlaması yapılmaktadır.”

Buradaki tek doğru, anladığım kadarıyla uçak konusunda hiçbir iş yapılmamış olması.

Ama bakanın sözlerinin gerisi hikaye.

Eylem planı hazırlanıyormuş falan filan.

Öyle bir hazırlık olsa bu yangınlar bu kadar büyür müydü?

Ayrıca satın alma ya da kiralama, hiç fark etmez, devlet her iki durumda da ihaleye çıkar.

Bakanın sözlerinden anladığımız kadarıyla kiralama konusunda da ihale yapılmamış, birilerine verilmiş bu iş.

Yani neresinden bakarsanız bakın olmuyor.

YENİ ÖĞRENDİM

Orman teşkilatı tarumar edilmiş


Gözümüzü hep yangın söndürme uçaklarına diktik.

Başka çaremiz de yok tabii.

Çünkü mecburen olaya son noktadan bakıyoruz.

O son nokta, ormanların çok geniş bir alanda yanıyor olması.

Oysa bu yangınlar bir anda bütün ormanın yanmasıyla başlamıyor.

Bir veya birkaç yerden başlıyor, yayılıyor, gelişiyor ve devasa hale geliyor.

Orman yangınları ile mücadele ekiplerinin asıl işi büyümüş yangını değil, henüz yeni filizlenmiş yangını söndürmek.

İşte asıl sorunumuz burada başlıyor.

Önceki gün İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Nuri Okutan’la konuştum.

Okutan mülki idareden gelen, uzun yıllar kaymakamlık, personel başkanlığı ve valilik yapmış bir siyasetçi.

Görev yıllarında yangına hassas bölgelerde de çalışmış ve söndürme faaliyetlerini de yönetmiş bir kişi.

Okutan “Can Bey” dedi, “Asıl sorun bu iktidarın her yerde olduğu gibi orman idaresinde de liyakatı bir kenara bırakıp particilik yapmasından kaynaklanıyor.”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, “Yangınla mücadelede asıl görev işletme müdürlüklerindedir. Ancak AKP buraları öyle bir hale getirmiş ki, işi bilen kimse almamış” dedikten sonra ekledi;

“Bu işletmelerin saha ofislerinde en az 40 kişi olmak zorundadır. Ama gidin bakın 10 kişiden fazla bulamazsınız. Çünkü bu kadroları doldurmuşlar, işi bilmeyen pek çok kişi sadece maaş alıyor. Böyle bir yangında da ne yapacaklarını bilemiyorlar.”

Nuri Okutan’ı dinledikten sonra düşündüm ve hak verdim.

Bu yangınlar küçücük noktalardan çıktı.

Demek ki orman idaresi bu ilk kıvılcımlarda etkili görev yapamadı.

Diyeceksiniz ki, “Ormancılar şehit verdiler”

Çok haklısınız ama zaten çok belli oluyor ki, onlar gerçekten görevlerini layıkıyla yapmaya çalışan fedakar görevliler.

Liyakat sahibi olmayanlar zaten sahada yoktu bu duruma göre, ki zaten yangınların çok büyük bir alana yayılması da bunun bir kanıtı.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Propaganda bile ellerine yüzlerine bulaştı


İktidar ve saray medyası, bütün işi gücü bıraktı, yangınların özellikle Erdoğan’ın gücüne bir zarar vermemesi için propaganda yapmaya başladı.

Hükümet panik içinde ne yapacağını bilemiyor.

Çareyi muhalefete ve eleştirenlere karşı sosyal medya atakları aramakta buluyor.

Sosyal medyada “yardım” çığlığı mı yükseliyor, saray trollerini hemen devreye sokuyor ve “Devletimiz güçlüdür kimseden yardım istemiyoruz” kampanyası başlatıyor.

Saray medyası her zaman olduğu gibi yine sanatçılara ve ünlü isimlere yönelerek “Hükümete destek mesajları atılmasını” istiyor.

Bu kez bunda çok başarılı olamadılar. Bugüne kadar AKP’nin dibinden ayrılmayan sanatçıların çoğu ya bu kampanyaya katılmıyor ya da baskıya hiç aldırmadan yardım çağrıları yapıyor.

Saray propaganda ekibi son olarak “seninleyizreis” kampanyası başlattı.

Ancak gözlediğim kadarıyla hiç beklemediği bir “ters durumla” karşılaştı.

Sarayın troll takımı bu kampanyayı körüklerken, binlerce kişi de Atatürk fotoğrafları paylaşarak “Asıl reis burada, seninleyiz” mesajları paylaşmaya başladı.

AKP iktidarını gerçekten seven, aklı başında kişilere tavsiyem şu;

Eğer ulaşabilirseniz Erdoğan’a bu tür saçma sapan propaganda oyunlarıyla bir yere varılamayacağını söyleyin. Halk nezdindeki desteği artık yüzde 20’lere düştü. Daha kötü olmadan gereğini yapsın artık. Millet büyük bir yükten kurtulsun.

BUNU YAZMAK GEREK

Tele1’deki sabah programını bitirdim


Bu yazıyı bir ay tatil yaptıktan sonra Tele1’e hâlâ neden çıkmadığımı merak eden izleyiciler/okurlar için yazıyorum.

Dün yani 3 Ağustos 2021 Salı günü itibarıyla Tele1’den dostane biçimde ayrıldım.

Bu tamamen benim kararım.

Bu ayrılık bir baskı, bir tartışma, bir tatsızlık nedeniyle olmadı.

4 yıldır sabahın ilk ışıklarıyla başladığım bir yayını, çok yüksek tempoda her gün üç saatlik bir maratonla sürdürdüm.

Bundan sonra televizyon çalışmalarımı ağırlıklı olarak YouTube üzerinden sürdürme kararı aldım.

Bu kararımı dünkü Tele1 yayınında da izleyicilerle paylaştım.

Ayrıca sadece bu konuyu anlattığım bir YouTube sohbetini de paylaştım.

Arzu edenler bu sohbeti izleyerek ayrılma nedenimi ayrıntılarıyla öğrenebilir.