Korkusuz
Can Ataklı

45 milyon dolar kimin borcuydu?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

45 milyon dolar kimin borcuydu?


Sedat Peker, 9’uncu videosunu da yayınladı.

Sabahın erken saatlerinde, üstelik de bir pazar sabahı Peker’i anında izleyenlerin sayısı 200 bini geçiyordu.

Bu yazıyı yazdığım sırada izleyici sayısı 5 milyona yaklaşmıştı..

Peker, 9’uncu videoda da müthiş ifşaatlarda bulundu.

İsim vermeden belediyelerde rüşvet çarkının artık nasıl döndüğünü anlattı.

Muhtemelen kimler hedefteyse onlar kendilerini biliyorlardır, bundan sonraki konuşmalarda laf, belediye başkanlarına da gelecektir.

En merak edilen konulardan biri olan “10 bin dolar maaş alan siyasetçi kim?” sorusuna, “Bana yakışır mı 10 bin dolar vermek?” diye cevap verdi Peker.

Parayı aldığı ileri sürülen Metin Külünk’ü biraz kenarda tutarak, “AKP’li milletvekillerine ve partiye çanta çanta para gönderdiğini” söyledi.

Eski Başbakan Binali Yıldırım’ı fena alaya aldı.

“Eski başbakandır, uyuşturucu işinde olması mümkün değildir, ama oğlunu savunması olmadı” dedi.

Müthiş bir ironi yaptı; “Oğlu belli ki süper akıllı biri, hiçbir şeyleri yokken öyle işler başardı ki, milyarlarca doların sahibi oldu. Bu kadar zengin olan biri herhalde çok akıllıdır, babasının savunmasına ihtiyacı olmaz” diye konuştu.

Perinçek’e giydirdi, Abdülkadir Selvi’yi yerle bir etti, Veyis Ateş’i ateşe attı.

Aydın Doğan’ın sahibi olduğu sırada yaşanan Hürriyet baskınından sonra Demirören’in mallara nasıl ucuza çöktüğünü ama bunun da devlet kredisiyle olduğunu, üstelik geçen süre içinde borcunun bir kuruşunu bile geri ödemediğini ileri sürdü.

“Ulan seçimde paket paket dağıttığınız kahveleri benden almadınız mı, bir kuruş ödediniz mi?” diye alaycı biçimde soru sordu.

Peker’in 84 dakikalık konuşmasının en ilginç bölümü ise bana göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu adeta gömdüğü anlardı.

“Süslü Sülüüü” diye seslendi Peker ve “Bugün senin son günün” dedi.

Niye son gün?

Çünkü öyle bir şey anlattı ki, artık Soylu’nun normal koşullarda, medeni bir ülkede İçişleri Bakanlığı makamında oturamaması gerek.

Peker’in ifşaatına göre, Amerika’da ve Türkiye’de aranan Sezgin Baran Korkmaz, Türkiye’den kaçmadan bir gün önce Süleyman Soylu ile bakanlıktaki makamında bir araya gelmiş.

Soylu; burada Korkmaz’a, “45 milyon dolar alacağı olduğu birine haciz göndermesinin yanlış olduğunu, bu alacaktan vazgeçmesi gerektiğini, zaten hakkında soruşturma açıldığını ve her an tutuklanacağını, bu nedenle hemen yurt dışına gitmesini” söylemiş.

5 Aralık’taki bu toplantıdan bir gün sonra Sezgin Baran Korkmaz, yurt dışına kaçmış.

Peker diyor ki, “Ne konuştuklarını bilemem, ama dünyada Kırmızı Bülten’le aranan bir adamın içişleri bakanının makamında oturması ve onun söylemesiyle yurt dışına kaçması az şey midir?”

Az şey olur mu?

Süleyman Soylu’nun siz bu yazıyı okuduğunuz sırada zaten istifa emiş olması gerekir.

Şimdi bir nokta koyayım ve şu ana kadar kimsenin sormadığı bir soruyu sorayım;

“Peker’in sözünü ettiği 45 milyon doları, Sezgin Baran Korkmaz’a borçlu olan kimdir?”

Süleyman Soylu, kimin adına “Bu 45 milyon doları almayacaksın” dedi.

Bu ne karşılığında oldu?

Dün Ankara kulislerinden duyduğuma göre, borcun sahibi çok çok büyük bir isimmiş. Türkiye’nin en önemli iş insanlarından biriymiş.

Bakalım bunun kokusu nasıl ve ne zaman çıkacak ya da Sedat Peker bu ismi açıklayacak mı?

Hani diyor ya “parça parça koparacağım” işte o hesap yani.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Peker artık daha rahat ama daha ağır konuşuyor


Sedat Peker, dünya çapında bir “youtuber” oldu.

Bir kere tek ülkede izlenmesine rağmen bir gün içinde birkaç milyon izlenme rakamına ulaşan başka biri yok.

Yüz milyonlarca kez izlenmiş olanlar var ama onları tüm dünya tanıyor, genellikle müzik yapıyorlar ve bu sayıya uzunca bir sürede ulaşabiliyorlar ancak.

Peker, bir günde başarıyor milyonlara ulaşmayı.

İlk video ile 9’uncu videoyu kıyaslarsak çok önemli farklar var.

Ama en belirgin olanı “olağanüstü rahatlığı” bana göre.

Kendinden çok emin, özgüveni çok yüksek, asla sırıtmayan espriler yapıyor.

Ancak çok ağır sözler söylüyor.

“Adam değilsiniz” diyor, “şerefsizsiniz, namussuzsunuz” diye bağırıyor, “köpeksiniz” diye aşağılıyor.

Bazılarını isimleriyle de anıyor.

Tabii bunların hepsi davalık konular ve eğer dava açılırsa Sedat Peker’in mahkûm olması işten bile değil.

Ancak böyle bir aşamada, adı geçenlerden birinin bile cesaret edip de dava açabileceğini sanmıyorum.

Bİ SORALIM BAKALIM

Duyduğuma göre birçok kişi Peker’i telefonda engellemiş


Kim olduklarını bilmiyorum.

Ancak Peker’i de tanıyanlardan aldığım bir bilgi bu.

Kendi telefonunda Peker’in numarası kayıtlı olan ve zaman zaman kendisiyle konuşan bazı kişiler Peker’i engellemişler.

“Neden?” diye soruyorsunuz mutlaka.

Cevabı çok basit; Peker arayabilir, mecburen konuşurlar, görüşme kayda alınır, yanlış bir şey yaparlarsa bu kayıt bir anda milyonlara ulaşır.

Sedat Peker, üç kişiyle yaptığı görüntülü telefon görüşmelerini ifşa etti, üç kişiyi hem rezil etti hem de çok zor duruma soktu.

Tabii kendince haklı nedenleri var.

Diyor ki, “Bana kazık atmaya kalkanı affetmem, anında cezalandırırım.”

Şimdi afişe edilen üç kişi de Peker’le konuşuyorlar, üçü de Peker’e haklı olduğunu söylüyor, üçü de elinden geleni yapacağını söylüyor.

Sonrasını bilmiyoruz.

Ama belli ki Peker öğreniyor.

Tahminim şu ki, bu kişiler Peker’le konuştuktan sonra başkaları ile iktidar temsilcileri ile medya ile ve Süleyman Soylu ile başka konuşuyorlar.

Peker’e haklı olduğunu söyleyip Soylu’ya da haklı olduğunu söylüyorlar.

Peker bunu öğrenince de intikamını alıyor.

Bana ne, yapmasalardı, şimdi fellik fellik kaçarlar işte böyle.

YENİ ÖĞRENDİM

Eski milletvekillerinden Kılıçdaroğlu’na çağrı


Ayasofya’da vaaz veren eski imamın Atatürk’e ettiği ağır hakaret çok büyük tepki çekti biliyorsunuz.

CHP bu imam hakkında suç duyurusunda bulundu.

CHP eski Milletvekillerinden Şahin Mengü de bu konuda doğru yapıldığını ancak CHP içindeki Atatürk düşmanları ile de bu hesaplaşmanın yapılması gerektiğini belirtti.

Şahin Mengü, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na gönderdiği şikayet mektubunda, attığı bir tweetle Atatürk’e benzer biçimde hakaret eden Orhan Sarıbal’ın neden cezalandırılmadığını ve hâlâ partide tutulduğu sordu.

Sarıbal’ın, Dersim olaylarından bir fotoğraf kullanarak “Unutmadık, unutmayacağız, Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyoruz” dediğini hatırlatan Şahin Mengü, “Bu söylem partimizin kurucularına hakarettir. Ülkemizin yoğun gündeminde böyle bir mesajın anlamı nedir?” dedi.

Mengü, “Bu bir disiplin suçudur, partimizin kurallarına göre kesin ihraç edilmesi gerekir” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’na gereğini yapma çağrısında bulunurken, “Bu sadece benim talebim değildir, izinlerini aldığım eski milletvekili ve yönetici arkadaşlarım isimlerinin bu şikayete dahil edilmesini istediler” ifadesini kullandı.

Sarıbal’la ilgili şikayette bulunan isimler şöyle;

Kemal Anadol, Bülent Baratalı, Nur Serter, Hüseyin Ünsal, Hulusi Güvel, Necla Arat, Ali Koçal, Bilgin Paçarız, Ergün Aydoğan, Zekeriya Akıncı, Önay Alpago, Gürhan Akdoğan, Devrim Ercan, Hamza Kopal, Ahmet Çiftçi.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Sedat Peker benden de söz etmez mi?


Herkes heyecanla bekliyor ya, ben de geçen haftadan alışkanlık, yine söz verdim YouTube takipçilerime “Peker’in videosu yayına girer girmez izleyeceğim ve hemen arkasından canlı yayında değerlendireceğim” dedim.

Tam 07.30’da yayın başladı.

Daha 2’nci dakikada, “Neden 40 yaş altına anlatıyorum” diye söz girdikten sonra; “Biz Televole seyrettik hep” derken bir anda kendi adımı duymaz mıyım?

Bakın ne dedi Peker; “Biz Televole denen bir zehri içmiş insanlarız. Ömrümüzün 15-20 senesi Televole denen şeyle geçti. İnsanlar ona çıkmak için para veriyorlardı. Akıl sağlığı yerinde olan bir insanın bırak dinlemeyi... Ben de dinledim, bizden bir şey olmaz. Bizden olsa olsa çöp olur. Vallahi diyorum masanıza oturtmayın, şaka yapmıyorum. Biz sadece aklınızı karıştırırız. Biz değil mi o Televoleleri her gün olsun diye 4-5 saat TV başında onları izledik.”

Sonra biraz durdu ve işte adımın geçtiği yere geldi;

“Bir örnek vereyim Can Ataklı mesela. Adamın tarzı var, şekli var. Tanışmıyoruz ama. O da etkilenmiş ya, o da o kuşaktan, o da seyredenlerden Televole’yi. Bir haber yazmış, ‘Sedat Peker’in yurt dışına neden kaçtığını açıklıyorum’ diye. Meşhur olmak isteyen popçular böyle takipçi kasmaları gibi. Koskoca adamsın Can Abi, o yaptığın haber nedir, öyle rezalet mi olur? Olmaz. O yüzden diyorum, bizim hepimizi kaldırıp çöpe atacaksın, bizden bir şey olmaz”

Ben başladım gülmeye.

Aslında söylediği haberi yazmadım, kendi YouTube kanalımda dile getirdim. Eksik bilgi vermiş olabilirler. Ya da tamamını dinlememiş olsa gerek.

Dünkü canlı yayında, “Bugün adımın geçmesi üzerine durup esastan uzaklaşmak istemiyorum, yarın ayrı bir YouTube sohbeti ile ben de Peker’e cevap veririm” dedim kahkahalar atarak.

Muhtemelen bugün, belki de siz bu yazıyı okurken yeni YouTube sohbetim de yayına çıkmış olur, Peker’e cevabımı buradan öğrenirsiniz..