Korkusuz

Hesap sormak

Hesap sormak
Geçen Perşembe CİA’nin gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili raporunu açıklayan Başkan Biden cinayetten sorumlu tuttuğu Veliaht Muhammed’den hesap soracağını söyledi.

Dün de bu konuya değinen Biden, Veliaht’la birlikte sorumluları cezalandıracağını açıkladı ve Suudi Arabistan’la ilişkilerine yeni bir yön vereceğini vurguladı.

ABD’nin Suudi Arabistan’la olan “büyük aşkı” 14 Şubat 1945’de Başkan Roosvelt’in Kral Abdülaziz’le buluşmasıyla başlamıştı. O tarihten sonra Suud ailesi her şeyiyle ABD’nin hizmetinde oldu.

İslam dini, Vahabi mezhebi ve petro-dolarlar.

Amerikalılar da Suudları tepe tepe kullandı.

Sovyetler Birliği, Komünizm, devrimci hareketler ve emperyalizm düşmanı herkese karşı.

Durum böyle olunca Suudi’ler dünyanın neresinde olursa olsun dinci parti, örgüt, dernek, tarikat, tekke, zaviye, cami, okul ve benzeri tüm oluşumlara yüz milyarlarca dolar dağıttı.

Elbette CİA’nin yol göstermesiyle.

Kaide, Taliban, Elşabab, Boko Haram ve Arap Baharı sonrasında IŞİD, Nusra ve benzeri onlarca ruh hastası örgütlerin arkasında hep Suudi’ler var.

Peki bunun karşılığında ABD’den ne aldılar?

KORUMA.

Başkan Trump canlı yayınlarda Suudi Arabistan ve Körfez’in kral, emir ve şeyhlerine “Ben sizi koruyorum siz de paraları söküleceksiniz” diyordu.

Adamlardan çıt yok.

Kişiliksiz tipler.

Hem çok zengin hem de köle!

Şimdi de sopa zamanı.

Bildik hikaye:

“ABD’de vefa yok. Kullanır atar”.

Onlarca örnek var ama en ilginç olanı Hüsnü Mübarek.

ABD desteğiyle 30 yıl Cumhurbaşkanı olarak Mısır’ı yönetti ama sonunda cezaevi pijamasıyla kendini demir parmaklıkların arkasında buldu.

ABD uşağı olmak kolay değil.

Zavallıların grev hakkı da yok.

Biden’ın Veliaht’dan hesap sorması bu işin ekstrası.

Peki ABD’den hesap sorabilecek kimse yok mu?

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki tüm işgallerin, savaşların, iç savaşların, ayaklanmaların, darbelerin, kargaşaların, mafyaların, ambargoların, yaptırımların, cinayetlerin ve aklınıza gelebilecek her türlü pisliğin içinde ve arkasında hep ABD var.

BOP herkesin bildiği hikaye.

Son on yılın hikayesi BOP’un devamı Arap Baharı.

Milyonlarca insan öldü bir o kadarı sakatlandı.

Bunların hesabını kim ve nasıl soracak ABD’den.

6 Nisan 2009’da önce Türkiye’ye gelen Obama daha sonra 4 Haziran’da Suudi Arabistan Kralı Abdullah’tan okkalı bir kraliyet nişanı aldıktan sonra Kahire’ye uçmuştu.

Onun halefi Biden şimdi çıkmış Veliaht’ı cezalandıracağını söylüyor.

Belki de Biden, Veliaht’ın dostu Trump ve damadı Jared Kushner’den intikam almak istiyordur.

Doğruysa Başkan Biden İran’ın en önemli komutanlarından Kasım Süleymani’yi öldürten Trump’dan hesap sorar sonra da cezalandırır.

Ya da canı sıkıldığında Suriye’yi bombalayan Netanyahu’nun kulağını çeker.

Amerikalılar resmen bizimle dalga geçiyor sonra da aşağıladığı liderlerle bu coğrafyanın tüm halklarını esir almaya çalışıyor.

Ama hiç kimse ABD’ye karşı gelemiyor.

Teslim olanları anladık da dik duranlara da “terörist” deniyor.

Oysa en büyük terörist onlar.

Son 50 yılda her yeri perişan eden ve bizim coğrafyada milyonlarca insanın ölümüne neden olan teröristler.

Hepsinin arkasında ABD var.

Böyle bir ABD 75 yıldır müttefiği Suudi Arabistan’ın Veliahtı Muhammed’e “Sen terörist ve katilsin” diyor.

Çok ayıp!

O da ortaya çıkıp “Her şeyi sizden öğrendim” demiyor diyemiyor.

“Küstüm artık sizinle oynamıyorum” da diyemiyor.

Obama arada bir beyzbol sopasını gösteriyordu bakalım Başkan Biden neyi tercih edecek!

Zavallı Prens Hazretleri.

Yaşamını ABD’nin hizmetine adamış Kaşıkçı’yı öldürtürken olacakları tahmin etmeliydi.

Ama nerede onda bu kadar zeka.

O kadar zekası olsaydı herkesi serin kanlılıkla öldürten ABD’nin hizmetinde olmazdı.

Ne demişler?

Kan kanı çeker kanın acısı herkesi boğar.