Korkusuz
Ümit Zileli

2022: “En ışıltılı ve parlak” felaket yılı!

2022’nin sonuna geldik...

Ama sonuçta başımıza gelenleri anlatmadan önce yılın başına gidelim... 2022’yi en kolay yoldan,  iki en büyük Türk büyüğümüzün açıklamalarıyla anımsayabiliriz. Mesela, gözleri ışıl ışıl Nebati Bey, yeni ekonomik modeli (kaçıncısıydı hatırlamıyorum bile) şu sözlerle anlatmıştı:

-Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım!

Tabii, ne dediğini anlamamıştı aziz milletimiz, kendisinin ne kadar anladığını da pek çıkaramamıştık haliyle...

AKP’li Cumhurbaşkanı ise 18 Ocak 2022’de kelimesi kelimesine şu iddiayı kendinden emin bir şekilde dile getirmişti:

-Enflasyon, düşüşe girmiştir, girecektir. Bu bir defa kesin. Yavaş yavaş, kademeli bir şekilde, aceleci olmadan kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek ve 2022 bizim en parlak yılımız olacak!

Bu sözlerden neredeyse 11 ay sonra, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati Bey, yine kelimesi kelimesine şu itirafta bulundu:

-2022, en kötü yıl olarak tarihe geçecek. 100 milyar dolar dış ticaret açığı, 50 milyar dolar cari açık söz konusu ama çok şükür bu zor dönemi geride bırakıyoruz.

Dayanabilene aşk olsun!


Bakan Bey’in, liderini “ayazda bırakan” itirafının sonunda “çok şükür geride bırakıyoruz” dediği 2022’nin verilerine bakalım önce...

Öncelikle gevşek para politikası uygulanan 2022 yılında yıllık enflasyon 24 yılın zirve seviyelerini gördü. Yıla yüzde 48 seviyesinden başlayan yıllık enflasyon ekim ayında yüzde 85’i aşarak zirve seviyelere ulaştı.

Verdiğim rakam TÜİK tarafından bulunan resmi rakam. Ekonomistler, tabii “yanaşma neslinden” olmayan uzmanlar sağdan baktılar olmadı, soldan baktılar sığmadı, yukardan, aşağıdan baktılar ııh yine olmadı; TÜİK’in bu rakamını bir yere oturtamadılar! Bağımsız ekonomistlerinoluşturduğu ENAG, Ekim ayında gerçek enflasyon oranını TÜİK’in tam 100 puan üstünde, yüzde 185 olarak açıkladı, iyi mi!

İktidarın sürekli övündüğü, yeni ekonomik modelle ihracata rekorlar kırılacağını söylediği 2022 yılında gerçekten de acayip rekorlara tanık olduk. Şöyle ki:

-Mesela, Ağustos’ta dış ticaret açığı aylık11,2 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine yükseldi.

-Kasım ayı itibarıyla da Türkiye’nin 2022’de kaydettiği dış ticaret açığı 100 milyar dolara dayandı.

İktidar, gerçekten rekora doymuyordu! Gelelim ülkemize giren kaynağı belirsiz para girişi meselesine... Belirsiz para girişinin ekonomik ve de nazik adı “net hata noksan girişi!” Bu tanımlamayla, Temmuz ayında net hata noksan girişi 5,5 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu da bir rekordu, daha değişik bir deyişle tarihin kaydettiği en yüksek belirsiz paraydı!

Bitmedi; ülkemizde para biter iktidarın kırdığı rekorlar bitmezdi...

Ekim ayı itibarıyla bakıldığında 2022 yılında toplam net hata noksan girişi 21 milyar dolara ulaştı. Böylelikle 2022 yılı da 2018 yılına benzer şekilde yüklü belirsiz para girişi yaşanan bir yıl oldu.

Sanayide yaşanan gerilemeyi, tarım ve hayvancılıktaki kepazelikleri saymaya bile gerek yok. Ancak, iktidarın geçmiş yıllarda pek övündüğü, “10. sıraya tırmanacağız” dediği dünya ekonomi sıralamasına da göz atalım:

-2023 yılına Türkiye ekonomik büyüklük sıralamasına 692 milyar dolar ile 23. sırada giriyor. Bu da azımsanmayacak bir rekor tabii!

Her geçen daha kötü!


Yukarıda anlattıklarım iktidarın devleti nasıl yönetemediği ile ilgili gerçekler...

Peki, halkımız bundan nasıl etkilendi, etkileniyor, etkilenecek? Asal Araştırma Şirketi’nin

Yapmış olduğu “yurttaşın ekonomik durumu”  araştırması ise trajik gerçekleri adeta gözümüze sokuyor. Önce, sorulan “Özellikle son iki yılda yaşanan ekonomik gelişmeler sizi nasıl etkiledi?” sorusuna verilen yanıtlara bakalım:

-Yüzde 46 daha kötü durumdayım, yüzde 21 ailemi geçindiremiyorum, yüzde 5.8 işsiz kaldım.

Katılımcılardan yüzde 18’i ise “Hiç etkilenmedim, hatta para kazandım!” yanıtını verdi! Fikrim yok diyenler dışında yüzde 71.9 ise yoksullaşmanın boyutlarını gösterdi. Bu tablo, Türkiye’nin halini açıkça ortaya koymuş bulunuyor... Para bile kazanıyorum diyen yüzde 18’lik kesim ise bu gerçeği perçinliyor!

-Zavallı ülkem!

Durum bu haldeyken, AKP MKYK üyesi ve Elazığ Milletvekili Metin Bulut, şu açıklamayı yaptı:

-Vatandaşımızın mutlu olduğunu gördük. Başından beri Cumhurbaşkanımız ifade ediyor, biz çalışanımızı ekonomik krize ezdirmeyeceğiz. Bunun bize maliyeti ne olursa olsun biz bunu sağlayacağız.

Ne güzel, ne kadar pozitif; adeta maliyeti kendi cebinden karşılıyorcasına da özgüvenli ve cömert! Bu muhterem vekil, şu hesaplamayı da bizler için çözümlerse daha da mutlu olacak halkımız:

- DİSK-BİSAM’ın yaptığı hesaplamaya göre eşi çalışmayan, iki çocuklu bir asgari ücretlinin her bir öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 6.8 lira. Asgari ücretli bir çalışan bu ücretle ailesine ancak 29 metrekarelik ev tutabiliyor. 

Tabii, ona ev değil kümes diyorlar halk arasında! Sayın vekil, ne dersiniz?

-İki aycık olsun böyle bir yaşamı denemek ister misiniz? Halkımız sizi ayakta alkışlar vallahi!