Korkusuz

15 Temmuz’dan geriye ne kaldı?

15 Temmuz’dan geriye ne kaldı?
Doksanlı yılların ortasında...

Dönemin tanığı bir gazeteci büyüğümüze 12 Mart’ı ne zaman yazmayı düşünüyorsunuz diye sormuşlar...

“Daha erken” demiş.

★★★

15 Temmuz’un üzerinden tam 6 yıl geçti.

Böylesi tarihsel bir kırılmanın yaşandığı... Bu denli karmaşık kanlı bir darbe girişimini tüm yönleriyle aydınlatmak ve yazabilmek için bence de hala erken...

Ama...

Elimizdekileri temize çekebiliriz.

★★★

Artık 2016’dakinden daha fazla bilgiye sahibiz.

Hem o geceye dair hem de öncesi ve sonrasına ilişkin çok sayıda görüntü belge ve delil görebildik.

Tutuklanan darbecilerin ifadeleri...

Yurt dışındaki firarilerin videoları...

Milyon sayfalık iddianameler...

Derken önemli bir 15 Temmuz külliyatı oluştu.

★★★

Mesela...

Artık mahrem yapıyı biliyoruz.

İlkin yıllar önce Hanefi Avcı yazdığında tam anlamamıştık.

‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ olay kitap olmuştu.

Milyon adet satmıştı.

Ama kitapta anlatılan emniyet imamı bilinmeyen bir isimdi. Ne iş yapar ne işe yarar tam oturtamıyorduk aklımızda.

★★★

Şimdi öğrendik ki...

Bu yapının... Cemaat denilen büyük bir bölümü...

Bir de ona göre daha küçük olan mahrem yapı denen bir başka bölümü varmış.

Tezgahları kuran... Tayin atamaları yapan... Sınav tezgahlarını hazırlayan... Ve nihayetinde darbe işine de bulaşan bu mahrem yapıymış.

Kendi içlerinden yetişmiş bir gazeteci ve üst düzey bir cemaatçi bunu tek tek anlattılar.

İşleyiş nasıl... Kimler bu yapının içinde... Kararlar nasıl alınıyor.

Ayrıntılarıyla anlattılar.

★★★

Bu arada...

Geriye kalan cemaatçiler de sütten çıkmış ak kaşık değil...

Onlar belki tezgah kurulurken haberdar değillerdi. Ama kurulan tezgahların bütün nimetlerinden faydalandılar.

Hem de bile isteye...

Sınav soruları çalındı onlara verildi. Sınavları kazandılar.

Atamalarda hep onlar tercih edildi.

Ticarette, siyasette, bürokraside hep onların önü açıldı.

Yani Cumhuriyet tarihimizin en büyük ‘hile’sine ortak oldular.

★★★

15 Temmuz tamamen bir ABD operasyonuymuş. Bunu biliyorduk.

Hatta geçen hafta ABD’nin o dönem ki ikinci adamının ağzından işittik...

Ama...

Bugünden bakınca...

Öğrendik ki...

Bizde doğup büyüyen bu hareketle meğerse Rusya ve Çin 2000’lerin başından beri uğraşıyormuş.

Ve on yıl süren süpürme harekatının son halkası 15 Temmuz olmuş.

Putin’in 15 Temmuz günü verdiği istihbarat desteği bu yüzdenmiş.

O günden sonra NATO’yla nane molla olmamız...

Rusya’yla yakınlaşmamız da bu yüzdenmiş.

★★★

Öğrendik ki.

Hulusi Akar Paşa’ya çok inanmışlar.

Onun darbenin başına geçeceğine eminlermiş.

Youtube’da onlarca videoda bunu uzun uzun anlatıyorlar.

Hatta o kadar öyle ki...

16 Temmuz sabahında her şeyi berbat ettikleri halde son bir umutla Akar’ın onları affettirmek için devreye gireceğini umut etmişler.

Yanına adamlarını verip helikopterle Başbakanlığa yollamaları bu yüzdenmiş.

Umdukları gibi olmadı.

★★★

O gece gerçekten safiyane duygularla sokağa çıkan direnenler varmış.

Bunu kanlı canlı gördük, yaşadık...

Ama sonradan öğrendik ki...

Yani 15 Temmuz direnişçilerinin yanı sıra...

Bir de... 16 Temmuz kolpacıları varmış.

Saat gece yarısı 01.00’ı geçtikten sonra... Yani kazanan belli olduktan sonra tweet atan veya televizyona bağlanan numaracılar varmış.

★★★

Uzun lafın kısası...

Aradan geçen 6 yılda çok şey öğrendik.

O günkü bilgilerimizden fersah fersah uzaktayız.

Ama elbette yetmez.

Daha pek çok bilinmez var.

15 Temmuz’un ‘kayıp saatleri’ halen duruyor.

Belki yıllar sonra yapılacak gerçek bir film...

Veya yazılacak upuzun bir kitap o kayıp saatleri de aydınlatacak.

★★★

Bu korkunç geceden aziz milletimizin payına ise kan, gözyaşı ve korku kaldı.

Bir de...

Bu belayı başımıza kimin sardığı gerçeği...