Tıp alanından sanayi kesimine dek bir çok yerde kullanılıyor..
Siyasette de, güvenlik ve yargı alanında da pek geçerli bir sözcük...
Alın mesela 1 Mayıs kutlamalarını; iktidarın bayram yapmakla övündüğü emekçilerin gününde, güvenlik güçleri her yıl operasyon üstüne operasyon düzenliyor!
Bu operasyonların başlıca argümanları da şöyle:
-Biber gazı, cop, yerine göre plastik mermi ve tabii ters kelepçe ile gözaltı!
Hiç uzağa gitmeyeceğim; dünkü 1 Mayıs operasyonunda bildiğim kadarıyla plastik mermi dışında diğer tüm argümanlar kullanıldı...
İşçiler “Bayramınızı burada kutlayabilirsiniz” diye gösterilen Maltepe’de bile biber gazının tadına baktı, copla hizaya getirildi, ters kelepçeyle gözaltına alındı...
İşçiye, emekçiye yasaklanan Taksim’de ise sabah saatlerinde 1 Mayıs’ı kutlamak için bir araya gelen İnşaat-İş ve Enerji-Sen üyeleri Divan Otel önünde polis tarafından darbedilip gözaltına alındı...
Ardından Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) üyeleri, Beşiktaş’tan Taksim’e çıkmak isterken polis müdahalesiyle karşılaştı.
Barbaros Bulvarı’nda yapılan müdahalede çok sayıda HKP’li gözaltına alındı.
Bitti mi? Hayır!
Taksim meydanına çıkan tüm sokaklar bariyerlerle kapatıldı, meydan turistler dahil herkese yasaklandı...
Müdahale sona erdi mi peki?
Tabii ki hayır!
Tüm hızıyla ara sokaklarda da sürdü; Taksim’e yürüyen Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif üyeleri Ergenekon Caddesi’nde gözaltına alındı...
Enerji-Sen Genel Sekreteri Emin Atsız, kurucu Genel Başkanı Kamil Kartal ve İnşaat-İş üyeleri de gözaltına alındı. Bu hummalı gözaltı işlemleri biraz karga tulumba, biraz yerlerde sürünme şeklinde sürdü gitti...
-Kaç tane ters kelepçe atıldı derseniz, onu bilemiyorum!
Bir yanda orantısız güç bir yanda yoksulluğun dibi!
Üvey evlat muamelesi gören, kendi bayramında bile yüzü gülmeyen emekçilerin yaşam şartları ise tek kelimeyle koyu bir karanlık!
Her an işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olan, uzun çalışma saatlerinin esareti altında çalışan işçilerle ilgili son istatistikler, bu geniş kesimin iyice yoksulluğun dibine vurduğunu gösteriyor ne yazık ki...
İşte içler acısı rakamlar:
-TÜİK verilerine göre, 2023 yılı Şubat ayında Türkiye’de 14 milyon 515 bin 554 ücretli çalışan bulunuyor. Bu rakama kayıtdışı çalışanlar dahil değil.
-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının iş kollarındaki işçi ve sendikaların üye sayılarına ilişkin Ocak 2023 istatistiğine göre, işçilerin yalnızca yüzde 14,42’si sendikalı. Sendikalı işçi sayısı ise yalnızca 2 milyon 330 bin 988.
-DİSK-AR verilerine göre, 2022 itibariyle Türkiye’de özel sektörde çalışan işçilerin yaklaşık yüzde 65’i asgari ücrete civarında maaşlar aldı.
Ancak özel sektör işçilerinin yüzde 22’si asgari ücrete dahi erişemedi. Özel sektörde asgari ücret ve altında ücretle çalışanların oranı yüzde 50,4, asgari ücret civarında çalışanların oranı yüzde 64,7 oldu.
-Kamu çalışanları da açlık sınırı seviyelerine mahkum edildi. Türkiye’de en düşük memur maaşı hali hazırda 11 bin 396 TL seviyesinde bulurken 32 bin TL olan profesör (1/4) maaşı dahi yoksulluk sınırının altında kalmış oldu.
-Haftalık ortalama çalışma saatinde Türkiye, OECD’de 34 ülke arasında 45,6 saatle Kolombiya’nın ardından ikinci sırada yer aldı. OECD ortalaması ise 37,2 saat olarak gerçekleşti.
Nasıl, beğendiniz mi?
12 gün sonra hesap zamanı!
Yoksulluğun pençesinde yaşam savaşı veren, aileleriyle birlikte sayısı on milyonlara ulaşan bu insanlara reva görülen ise kendi bayramında dahi biber gazı, cop, ters kelepçedir!
Önceki gün İzmir’de mahşeri kalabalığa seslenen Altılı Masa liderleri başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, bu çarpık, bu vicdansız, bu açık ara adaletsiz düzeni değiştirme sözü verdi...
Tümü de “Bu ülkede aç yatağa giren çocuk olmayacak” diye haykırdı...
Bu ülkenin emekçilerinin, memurlarının, emeklilerinin ve tabii hayal etmeyi bile unutan gençlerinin toplam oyu, kendilerini böylesine bir hayata mahkum edenleri sandığın dibine gömmeye fazlasıyla muktedirdir!
Bu ülkenin zenginliklerini üç beş patrona armağan eden iktidarın din ve terör üzerinden söyledikleri yalanlar, 21 yıldır yapmadıklarını sanki yeni iktidar oluyormuş gibi vadetmeleri de hiçbir işe yaramayacaktır!
Sandığa yalnızca 12 gün kaldı!
-Koca milleti yoksulluğa esir edenlerin yaptıklarının bedelini ödeme zamanıdır!