“CHP’li” olduğunu söyleyen ve...

Oldukça kalabalık takipçisi de olan biri şöyle diyor:

“Tayyip Erdoğan ile sempatik temasları Özgür Özel değil de Meral Akşener yapsaydı:

Linç edecek binler vardı...”.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan halen medet uman bu kafa var ya bu kafa...

Bu kafayla “Muasır medeniyetler” hayaldir hayal...

Bu kafa:

Birileriyle medenî iletişim kurmayı:

“Teslim olmak” olarak algılayan kafadır...

Bu kafa var ya bu kafa:

Bu kafa:

Bilhassa kadınlarımıza:

“Erkeklerle konuşurken gözlerine bakmayın, elinizi uzatmayın” diyen kafadır...

Neden?..

“Etkilenmemek” için...

Tövbe tövbe tövbe...

Haliyle bu kafalardan çıkan siyasetçi de:

Rakiplerini düşman görüyor...

Onlardan uzak duruyor...

Herkese de aynı şeyi tavsiye ediyor...

Sonra da nutuk atıyor:

“Yurtta sulhhhhh cihanda sulhhhhhh!”

Bu kafayla mı?..

“Muasır medeniyetleeeerrrr...”.

Bu kafayla mı?..

Hadi oradan...

Hadi...

Hadi...

Savaş meydanında; binlerce Mehmetçiğimizi şehit eden Yunan askerlerinin başkomutanı Venizelos’u İstanbul’da:

“Kırk yıllık dost” gibi karşılayan Atatürk’ten utanın...

GÜNÜN SÖZÜ

“Düşmanlarınızla barıştığınızda, bir düşmanı öldürmüş bir dost kazanmış olursunuz...”.

Abraham Lincoln

XIV. Louis

ERDOĞAN YAPAR MI

Erdoğan, bakanlar kurulunda ve parti yönetiminde değişiklik yapacakmış...

Ben demiyorum...

Muhalif ve bir o kadar da Usta(!) gazeteciler söylüyor bunu...

Bu kehanette bulunanları okur ya da dinlerken, XIV. Louis’nin bir sözünü hatırlıyorum:

“Ne zaman boş olan bir makama atama yapsam, yüzlerce tatminsiz ve nankör eski dost yaratmış oluyorum...”.

Yani canlarım...

Erdoğan’ın değişiklik yapacağı bilgisini verenler dediğim gibi genelde:

“Usta” gazeteciler...

Bu işi benden daha iyi bilirler...

Ben kulis bilgilerime (Zaten hiç yok) değil...

Deneyimlerime dayanarak diyorum ki:

“Erdoğan tam da bu ‘çatırdama’ sürecinde, binlerce eski dosttan, yeni düşman yaratmaz...”.

Ya yaratırsa?..

İnşallah...

Böyle bir yanılgı bana göbek attırır...

AĞLAŞMAYIN

Mutlaka farkındasınızdır...

CHP’li belediye Başkanları, devraldıkları borçlardan şikâyet etmekten:

İş yapmaya vakit bulamıyorlar...

İyi ama...

O borçların olduğu biliniyordu...

Çünkü...

Mecliste üyeleri vardı...

Yani:

“Kazanırsak biz bu işin altından kalkarız” diye düşünmüşlerdi...

İşte kazandılar...

Şimdi bıraksınlar ağlaşmayı da:

İş yapmaya başlasınlar...

Amman ha!..

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen:

“Borçları açıklamasınlar mı?” diye sormayın...

Çünkü...

Bu yazıda öyle bir mana yok...

68 KUŞAĞI

Karşıt görüşlü üniversite öğrencileri Beyazıt’ta birbirleriyle kavgaya tutuşuyorlar...

Polisler geliyor...

Önce kavgayı ayırıyor...

Sonra da hepsini alıp, karakola götürüyor...

Başkomiser polislere soruyor:

“Niye getirdiniz bunları?..”.

İçlerinden en kıdemlisi cevap veriyor:

“Meydanda kavga ediyorlardı komiserim...”.

Komiser bu defa gençlere çeviriyor bakışlarını:

“Sokak ortasında birbirinizin ağzını burnunu kırmaya utanmıyor musunuz?..”.

Gençlerden biri gerekçelerini açıklıyor:

“Mali durumumuz kavga etmek için salon kiralamaya müsait değil Komiser Bey...”.

68 kuşağı gençleri...

İşte böyle:

Zeki, çevik ve hazırcevap bir kuşaktı...

CEVABIM YOK

İktidarlarını korumak isteyenler tarih boyunca, dış düşmandan daha çok...

Fukara halk yığınlarından korkmuşlardı...

Meselâ Spartalılar:

Atina’nın güçlenmesi karşısında duydukları endişe kadar...

Kölelerinin ayaklanmasından korkarlardı...

Nitekim...

Fransa’da ve Rusya’da rejimi dış savaşlar değil...

Aydınların tahrik ettiği fakir halk devirmişti...

“Gündemle ne alâkası var?” diye soranlara:

Verecek cevabım yok...

GÜNÜN SORUSU

Günün sorusu:

Almanya Cumhurbaşkanı Türkiye’ye kaç uçak...

Kaç otomobil...

Ve...

Kaç kişilik heyetle geldi?..

Bilenlerin:

“Meraktan çatlamak üzere olan” bu Dede’ye...

Ve insaniyet namına bildirmeleri:

Rica olunur...

GÜNÜN CEVABI

Magazin muhabiri, sinemamızın en yakışıklı ve başarılı aktörlerinden biri olarak kabul edilen Barış Arduç’a sordu:

“Yakışıklılığınızın dezavantajını daha çok eşiniz Gupse Özay görüyordur...”.

Yakışıklı aktör cevap verdi:

“Esasında ben dünyanın en hoş kadınıyla beraberim...”.

Bu da sana kapak olsun muhabir kardeş...

HANGİSİ DOĞRU

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan geçenlerde yaptığı açıklamada...

Enflasyon beklentilerini kontrol altına almak için belirgin adımlar attıklarını hatırlatıp:

“Daha fazlasını da atmaya hazır” demişti...

Ama...

Aynı konuşmasında, “faiz artış döngüsünün sonuna gelindiğini” de belirtmişti...

MB dünkü PPK toplantısında gösterge faizini %50’de tuttu...

Yani:

Enflasyon beklentilerini daha fazla kontrol altına almak yerine:

Faiz artış döngüsünün sonuna gelindiği mesajını verdi...

Kurul, enflasyonist beklentilerde düşüş olmamasına rağmen...

Önümüz yaz diye bunu tercih etmiş olabilir?..

DÜNÜN X’İ

Ayşe Sucu

@aysesucu

Şaka mı bu? Biri bana şaka desin!

Türk Hava Yolları (THY) eski Başmüfettişi Bilal Yıldız, THY’de çalışan yöneticilerin maaşlarını şöyle sıraladı:

Genel Müdür maaşı 1.400.000 TL (tavan maaş)

Sekiz genel müdür yardımcısının maaşı, bu rakamın %90’ı yani 1.260.000 TL

Kırk bir adet başkanın maaşı ise bu rakamın %50’si yani 700.000 TL

Elli üç adet başkan yardımcısının maaşı ise bu rakamın %35’i yani 490.000 TL

Yüzlerce müdürün maaşı bu rakamın %25’i yani 350.000 TL imiş!

KULAK ÇINLATIN

2018’de 7’si çocuk 25 kişinin can verdiği Çorlu’daki tren kazasına ilişkin davada:

9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi...

Hapse gönderilenler arasında tek bir üst düzey yönetici yok...

Neden yok?..

Çünkü onlar hepsi:

Partinin tepesinden torpilli...

Oysa...

Antalya’daki teleferik kazasında zerre sorumluluğu olmadığı...

Olay, göreve gelmesinden sadece bir hafta sonra olduğu halde...

Kepez’in Belediye Başkanı tutuklandı...

Peki neden?..

AKP’li eski Başkana karşı seçim kazandığı için olabilir mi?..

Lütfen ilgililerin kulaklarını çınlatır mısınız?..

İKTİSADÎ EGZERSİZDEN ÖTE GEÇER Mİ

Müzmin muhalif olanlarınızın tepkisini çekeceğimi biliyorum...

Ama...

Yanlışlar kadar doğruları da söylemezsem:

Kendime olan saygımı kaybederim...

O halde buyurun okuyun lütfen...

Türk finans sektörüyle ihracatçıları, bu aşırı dalgalı ortama rağmen iyi gidiyor...

Ama önemli olan:

Bu iyi gidişi sürdürebilmek...

“Kolay mı?” diye sorarsanız cevabım:

Değil...

Aksine çok zor...

Kimileriniz:

“O halde, ‘ne yapılmalı?’ sorusunun da cevabını ver” diyebilir...

Çok kısa olarak tanımlamam gerekirse...

Önce durum tespiti yapayım...

Yapısal vektörler ve politika belirleyicilerin ellerindeki araçlar:

Yerel bankacılıkta iyimserliği...

Kredi likiditesini...

Ve:

Finansman kapasitesini destekliyor...

Ancak:

Enflasyon riskiyle mücadele etmek için izlenecek yol ve yöntemde:

Kararlı ve ısrarlı olunmazsa:

Bu olumlu gelişmeler işe yaramaz...

Aynı süreçte:

İhracat arttırılırken; cari açık, üretimde aksama yaratmadan düşürülmeli...

Küresel ticaretteki çalkantı ve aksaklıkların etkisini en aza indirecek:

Kredi ve iş stratejileri oluşturulmalı...

Yeni ortaya çıkan ticari darboğazların kapsamı ve...

Türk firmalarının komşu bölgelerdeki maliyet ve fiziksel engellerle başa çıkmaları için gerekli şartlar hazırlanmalı...

Ülkenin coğrafî konumundan kaynaklanan ticari esnekliği güçlendirmeli...

Bu kadar mı?..

Tabii ki bütün bunlar ve benzerleri ancak:

Hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş...

Yargısını siyasi baskıdan arındırmış...

Yargıç güvenliği sağlanmış bir model ortamında gerçekleştirilirse işe yarar...

Aksi halde:

İktisadî egzersizden öte geçemez...