Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Zalim bir hükümdarı tahttan indirmek halkın hakkı, hatta görevidir...

Siyaset ve insan doğası üzerine kitap yazan Çinli düşünür Mensiyüs:

Etkisinde kaldığı Konfüçyüs’ün ölümünden yaklaşık 100 yıl kadar sonra (M.Ö. 371) doğdu.

M.Ö. 289’da öldü.

[caption id="attachment_282484" align="alignnone" width="600"] Mensiyüs der ki: “Bir kimse yaptığı yanlışlıktan bir kere utanmadı ise bir daha utanacak sebep bulamaz...”.[/caption]



Konfüçyüs’ün fikirlerini ve görüşlerini...

Kendi yaşadığı zamana uyarladı...



O da Konfüçyüs gibi hükümdarlara danışmanlık yaptı...

Hükümdarların:

Daha çok toprağa...

Daha çok servete sahip olmak için çıkardıkları savaşma ihtiraslarını gemlemeye çalıştı...



Mensiyüs’e göre insan özünde:

“Çok iyi bir canlı” idi...

Savaşmayı değil...

Barış içinde ve...

Müreffeh yaşamayı hak ediyordu...



O nedenle...

Şöyle söylüyordu:

“Halk birincil önemdedir, yeryüzü tanrılarının sunakları ve buğday onlardan sonra gelir; en son hükümdar gelir...”.



Büyük Usta devam ediyordu:

“Hükümdarlar; halkları yararına...

Gösterişten ve israftan kaçınmalı...

Komşularıyla savaşmadan...

Dostluk içinde sürdürmeli görevlerini...”.



Ne kadar güzel değil mi?..



Peki...

Değişen ne?..

Sadece teknoloji...



Hükümdarlar (Seçilmiş olanları da) yine aç gözlü...

Yine zorba...

Yine vicdansız...

Yine merhametsiz...

Yine savaş emri vermekten zevk alıyor...

Yine muhteris...

Ve hem de...

Kifayetsiz muhteris...

O HALDE EZİLMEYE DEVAM...


Mensiyüs’e göre:

Demokrasi zor bir rejimdi...

Zira...

Herkesin iyi eğitilmiş olması şarttı...



Monarşide ise...

İyi eğitim görmüş...

Vicdanını (Adalet duygusunu); aklı, sağduyusu ve merhametiyle destekleyen bir hükümdarın yönettiği bir ülkede:

Halk; müreffeh ve huzur içinde yaşardı...



“Ancak” diyordu Mensiyüs:

“Halkın iyiliği için çalışmayan, görevini doğru ve adil olarak yapmayan bir hükümdarı tahttan indirmek; halkın hakkı, hatta görevidir...”.



Peki...

Ya:

Halk uyuyorsa...



Ya:

Halk hesap sormaya korkuyorsa...



O zaman:

Ezilmeye devam...

İSRAFI MEŞRULAŞTIRANLARA YER YOK...


Taliban İslâm’ı berbat...

Acımasız...

Vicdansız...

Da...





Fukara Afgan halkı açlık ve sefalet içinde sürünürken...

Fotoğrafta gördüğünüz sarayda yaşayan:

Eski işçi...

Eski sendikacı...

S.S.C.B. işgalinde Rusların adamı...



ABD geldiğinde...

Onların emrinde bir uyuşturucu baronu olan...

Sözde Mareşal Raşid Dostum:

Çok mu vicdanlı?..

Çok mu temiz?..

Çok mu merhametli?...



Canlarım...

30 yıldır anlatmaya çalıştığım “Liberal Demokrat Sosyalist” felsefede:

Raşid Dostum gibilere yer yok...

“İtibardan tasarruf olmaz” diyerek...

İsrafı meşrulaştıranlara da yer yok...



Atalarımız ne güzel söylemiş:

“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar...”.



Enseyi karartmayın...

Çok uzak olmayan bir zamanda...

Her şey çok güzel olacak...

Aksi halde...

Kıyametler kopacak...

FELÂKETLERDEN TANRI MI SORUMLU?


Günümüzde elbette demokrasi, monarşiden çok daha iyi bir rejim...

Zira...

Eğitimli...

Sorgulayan...

Seçtiklerinden hesap soran...

Başına gelen belâlardan Allah’ı değil...

Ülkeyi yöneten seçilmişleri sorumlu tutan seçmenleri olan ülkeler...

Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak...

Halklarını müreffeh ve huzur içinde yaşatırken...



Eğitimsiz...

Sorgulamayan...

Seçtiklerinden hesap sormayan...

Başına gelen belâlardan ülkeyi yöneten seçilmişleri değil...

Allah’ı (Kaderi) sorumlu tutan halklardan oluşan ülkeler:

Hem yoksul...

Hem güçsüz...

Hem de:

Güçlü ülkelere bağımlı olarak yönetiliyorlar...

ERDOĞAN’A SÖZ VERMİŞ OLABİLİRLER Mİ?..


İslâmî terör örgütü Taliban, Kabil’e girmek üzere...

Yani...

Afganistan bundan sonra İslâmî Terör Devleti...



Ve ne yazık ki...

Afganistan’daki sivil vatandaşlarımız...

Ve...

Mehmetçiklerimiz...

Halen orada...

[caption id="attachment_282486" align="alignnone" width="600"] Raşit Dostum-Tayyip Erdoğan[/caption]



İlginç olan ise...

İktidarın bu vahşeti uzaktan izliyor oluşu...



“Acaba” diyorum...

Erdoğan, Taliban’dan:

“Türk Müslümanlarına ve askerlerine zarar vermeyiz” diye söz mü aldı?..



İyi ama...

Bir terör örgütünün sözüne güvenilebilir mi?..

ENVANTERDE ÇİVİ DE Mİ YOK?..


25 Mayıs 2015...

Erdoğan, Şanlıurfa Şehir Hastanesi’nin temel atma töreninde yaptığı konuşmanın bir yerinde...

Şöyle dedi:

“Şehir hastaneleri benim aşkımdır, sevdamdır...”.



Aradan 6 yıl geçti...

Anlaşıldı ki...

Daha bir çivi bile çakılmamış...



Neden acaba?..

Ormanlarımızı...

Orman ve Tarım Bakanlığı envanterinde uçak olmadığı için kaybettik...



Sağlık Bakanlığı’nın envanterinde de:

Çivi mi yok acaba?..

İNSAN DOĞASI YAKINDA KAPİTALİZMİ DE BATIRACAK...


Haber şöyle:

İstanbul Güngören’deki Neo Trend fabrikasının tazminatlarını ödemeden işten çıkardığı 104 işçi haklarını aramak için patronlarının Balıkesir’deki villası önünde eylem yaptı...



Bu gibi:

Hem vicdansız...

Hem acımasız...

Ve hem de...

Aptal patronlar yüzünden:

Liberal demokrat kapitalizm batıyor...



Tıpkı...

Hem vicdansız...

Hem acımasız...

Ve hem de...

Aptal bürokratlar ve politbüro üyeleri yüzünden:

Komünizmin iflası gibi...

Yakında...

Kapitalizmin de her türü iflas edecek...

HALKLAR İTİRAZ ETMEYECEK...


Canlarım...

(Bence) Yanlışlık sistemlerde değil...

Yanlışlık: İnsanın hamurunda...



Ancak...

Benim kuşağım görür mü bilemem ama...

Benden sonraki kuşak görecek ki:

Digital teknoloji insanoğlu ve kızını (En zengininden en fakirine, en eğitimlisinden en cahiline...).

Tıpkı...

Tanrı’ya atfedilen özelliklere sahip olan yeni araçlarla öyle bir yola getirecek...

Ve bu yönteme:

Halklar itiraz etmeyecek...






Demokrasi:

Hiç kimseye...

Başkalarının:

Haklarına...

Başkalarının:

Canına...

Başkalarının:

Malına...

Başkalarının:

Bedenine saldırma özgürlüğü vermez...