Korkusuz

YUMURTALI EKMEK!

YUMURTALI EKMEK!
1955’de Kıbrıs’ta gerginlik artınca...

Türkiye’de protestolar başladı.

Londra’da Yunanistan ve Türkiye arasında bir toplantı vardı.

Ağustos ayında...

Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu, güçlü bir kamuoyu desteğinin elini rahatlatacağını söyledi.

Demokrat Parti’nin gençlik kollarıyla iç içe girmiş iki dernek...

Kolları sıvadı.

Türk Milli Talebe Birliği...

Ve... Kıbrıs Türktür Cemiyeti!

★★★

“Kıbrıs Türktür Cemiyeti”nin Başkanı Hürriyet Gazetesi yazarı Hikmet Bil’di.

Zaten Hürriyet günler öncesinden Kıbrıs sorununu bir kampanyaya dönüştürmüştü.

Yönetim Kurulu’nun neredeyse tamamı gazetecilerden oluşuyordu.

Hikmet Bil’in ikinci Başkanlığı’nı yine Gazeteci Orhan Birgit yürütüyordu. Diğer yardımcısı ise gazeteci Ali İhsan Göğüş’tü.

Üyeler de hep gazeteciydi.

Kamil Önal (daha sonradan MİT ile ilişkisi de anlaşıldı), gazeteci ve tarihçi Ziya Somer ve Vatan Gazetesi Sahibi Ahmet Emin Yalman’dı.

5 Eylül günü...

Olaylar patlamadan bir gün önce KTC Başkanı Hikmet Bil, Başbakan Menderes’in makam arabasına misafir oldu.

Neler konuşuldu bilmiyoruz.

Aynı gün Bil, üye sayısı her geçen gün artan cemiyetinin bütün şubelerine Dr. Fazıl Küçük’ün bir mektubunu gönderdi.

Mektupta Kıbrıs’ta Türkler’in yaşadığı mezalim anlatılıyordu.

★★★

Tamam doğru...

Kıbrıs Türkleri bir mezalim yaşıyorlardı. Ama bunun İstanbul’da yüzyıllardır barış içinde yaşayan Rumlarla ne alakası vardı?

★★★

Bu arada...

O gün İstanbul’un birbirinden ilginç misafirleri vardı.

Dünyaca ünlü haber ajansı Associted Press, İstanbul’da ofis açılışını yaptı.

Hem de Taksim’de...

Şimdiki The Marmara otelinin yanında...

5 Eylül günü İnterpolun toplantısı İstanbul’da yapılıyordu.

Toplantıya katılmak üzere Cia Başkanı Allen Dulles de İstanbul’daydı.

Durun bitmedi.

James Bond filminin yazarı İan Filaming de İstanbul’da Kalkavan’ların yalısında misafirdi.

★★★

Yani 6 Eylül akşamına gelinirken tribünler, izleyicilerini almış seyire hazırdı.

★★★

Öğleden sonraki saatlerde Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı haberi ajanslara düştü.

Yunanlıların iddiasına göre bombayı genç bir Batı Trakya Türkü atmıştı.

(Atatürk’ün evine bomba attığı iddiasıyla Yunanistan’da hapse atılan Oktay Engin bu iddiayı hiçbir zaman kabul etmedi.

Bunun Yunan gizli servisinin provokasyonu olduğunu söyledi. Hakkında haber yapan tüm gazetecilere dava açtı ve hepsini kazandı.

Çünkü Oktay Bey’in elinde Türk mahkemelerinden alınmış beraat kararı vardı.)

★★★

Neyse...

O attı bu attı...

Atatürk’ün evine bomba atılmıştı sonuçta...

Bu infial(!) yaratan eylemin kamuoyuna duyurulması işi tabi ki gazetecilerin göreviydi.

Anadolu Ajansı’nın Atina muhabiri Cemile Sara Korle, haberi yapan muhabirdi.

Tam doğrulatamadan hemen servise koydu.

Haberin üzerine atlayıp özel baskı yapan ise Mithat Perin’in sahibi olduğu İstanbul Ekspress gazetesi oldu.

Yazı İşleri müdürü ise daha sonra dünyaca ünlü SİPA ajansını kuracak olan Gökşin Sipahioğlu’ydu.

Hemen özel baskıya geçildi.

Normalde bu pek mümkün değildi.

Çünkü kağıt sıkıntısı vardı. Günlük baskı adedine bile yetişemiyorlardı. Ama her nasılsa o gün için stokları sağlamdı. Özel baskıdan binlerce adet İstanbul sokaklarında ücretsiz dağıtılmaya başlandı.

Aynı zamanda olaylar da başlamış oldu.

Önce küçük küçük toplanmalar giderek daha büyük kalabalıklara dönüştü. Küçük sokaklardan İstiklal Caddesi’ne akan kalabalık önce Taksim’e ve oradan da İstanbul’un dört bir yanına dağılmaya başladı.

★★★

Peki ev işaretlemeleri nasıl oldu.

Pek bilinmeyen bir yöntemle..!

Örneğin Adalar Demokrat Parti teşkilatına bağlı gençler bir gün öncesinden Rum evlerinin camlarına küçük taşlar atarak çatlattılar.

6 Eylül günü yağmacıların işaret aramalarına gerek yoktu.

Hangi cam çatlaksa o eve daldılar.

Ayrıca... Tapu kayıtlarından çıkartılan listeler de dağıtılmıştı.

İstiklal Caddesi’nde bir binanın 5. katına çıkan saldırganlar, kapıyı bir Türk açınca şaşırdılar. Ellerindeki listeye bakakaldılar.

“Ama buranın ev sahibi Rum olması lazımdı!”

★★★

Eskişehir’den trenle yüzlerce kişi İstanbul’a taşındı. Hepsine marangozhaneden çıkmış tertemiz sopalar dağıtıldı. Kazma kürek ve de balta verildi.

Hatta demir keskisi bile yağmacılar için hazır edilmişti.

★★★

Yaklaşık 12 saat süren saldırılarda...

Tam 5317 işyeri ve ev tahrip edildi. 73 kilise hasar gördü.

Bazı semtlerde mezarlıklar bile talan edildi.

★★★

Fuad Köprülü tam 5 yıl sonra olayların planlı ve büyük bir tertip olduğunu açıkladı.

3 gün sonra bu açıklamasını geri aldı ve “6-7 Eylül çapulcu işidir” dedi.

★★★

Herkesin bildiği sır olarak kaldı.

6-7 Eylül’ün... Bir çok ayağı vardı.

Yabancı servisinden Türkiye’deki gazetecilerine kadar...

CHP sessiz kaldı. Ses çıkarması muhtemel solcu aydınlar ve yazarlar zaten ilk iş olarak tutuklanmışlardı.

★★★

Uzun lafın kısası...

Yıllardır barış içinde kardeşçe yaşadığımız Rum vatandaşlarımızın İstanbul’dan sökülmesi o gün başladı.

Ardından 64 olayları...

Sonra 74...

Her Yunan gerginliğinde... Her Kıbrıs geriliminde...

Hedef tahtasında buldular kendilerini...

Yavaş yavaş söküldüler bu coğrafyadan...

Yaşam gustoları... Görgüleri... Bilgileri... Ticarete olan katkıları... Hatıralarda kaldı...

Yumurtalı ekmeklerini... Rakılarını... Şen kahkahalarını alıp gittiler...

★★★

Bize de...

Yüzyıllık göç/göçmen politikamızın özetini yapmak kaldı.

★★★

Rumları verdik...

Suriyelileri aldık.