Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Yüksek faizci amca ve teyzeler boşuna heveslenmesinler

Dikkat ediyor musunuz?..

Bizim piyasalar da dahil olmak üzere dünya piyasalarının gözü ve kulağı FED’in açıklayacağı faiz oranlarında...



Hatta...

Bizim piyasalarımız kendi merkez bankamızın açıklayacağı faiz kararını bile artık hiç önemsemiyor...

Neden?..

Çünkü: İp koptu...



FED ise, “yüksek faizci” amca ve teyzelerin beklentilerini karşılamıyor...

Meselâ şöyle baba bir:

“Faiz artışı...”.

Yani:

“7 puan (700 baz)” yapmıyor...



Neden yapmıyor?..

Çünkü...

Ekonomik durgunluğun:

Hem enflasyonu daha da çıldırtacağını...

Hem de:

Katmerlenmiş bir ekonomik kriz getireceğini biliyor...



Zira canlarım...

ABD, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ekonomik krizi olarak kabul edilebilecek...

1929 buhranını:

Yaşamış bir ülke...





Enflasyonla mücadele etmek için parasal kısıtlamaya gidildiğinde...

Ve...

Birden frene basıldığında...

Reel sektörün nasıl tepe takla gittiğini...

Yaşayarak öğrenenlerin çocukları olarak...

Ve...

Onlardan dinleyerek:

Öğrenmiş insanların ülkesi...



Demek istemem o ki...

FED asla dramatik faiz artışlarına gitmeyecek...

Yüksek faizci amca ve teyzeler...

Boşuna heveslenmesin...

Durgunluk neyin habercisi


Şu andan itibaren okuyacağınız her şey:

Kişisel görüşlerim...

Ya da bana ait tezler...

Tartışmaya açık önerilerim...



Ancak hiçbiri:

“Kural” da değil...

“Kuram” da değil...





Nasıl ki Erdoğan’ın: “Faiz sebep, enflasyon neticedir” söylemi bir iddia olarak kabul edildi...

Ve...

Tartışıldıysa...

Benim tezim de:

Tartışılmalı...



Hem iktisat öğrenimi görmüş olmam...

Hem de pratik deneyimlerim bana gösterdi ki:

Ekonominin en büyük baş belâsı:

Stagflasyon...

Yani:

Durgunluk (Resesyon) içinde enflasyon...



Peki...

Enflasyon mu durgunluğun sebebi?...

Yoksa...

Durgunluk mu, fiyat artışlarına sebep oluyor?..



Kişisel görüşüme göre:

Enflasyon, durgunluğun sebebi değil:

Sonucu...



Yani önce:

Durgunluk başlıyor...

Hemen ardından:

Enflasyon geliyor...

Ve bir süre sonra ikisi birleşip...

Stagflasyonu doğuruyor...

Başımız belâya girebilir...


Hatırlayın lütfen...

Yıllarca 3 haneli enflasyonla yaşayan Türkiye’de enflasyon oranları...

2005 yılından itibaren...

Yaklaşık 10 yıl: Tek haneli idi...

Neden?..



Çünkü...

Beş yıl öncesine kadar Türkiye ekonomisi durgunluk yaşamıyordu...

Haliyle:

Fiyatlar istikrarını koruyordu...



Ekonomi yönetiminin beceriksizliği...

Ve yanlışta inadı...

Ekonomik istikrarı bozunca...

Hemen ardından...

Fiyat artışları gelmeye başladı...



Sözümün özü canlarım...

Belli oldu ki:

Stagflasyon çok yakın...

Yani...

Başımız her an:

Belâya girebilir...

Olmuyor canlarım...


Tabii ki öyle...

Yani...

Bulgaristan vatandaşlarının Türkiye’ye:

Pasaportsuz gelişi...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti yurttaşlarının ise AB ülkelerine (Buna Bulgaristan dahil...) giriş yapabilmek için.

Vize için bile:

Sıra beklemeleri: Sonuç...

Peki: Sebep ne?..





Sebep belli değil mi?..

Bir ülkenin pasaportunu ve parasını güçlü kılan üç unsur.

Güçlü ekonomi...

Güçlü Ordu...

Güçlü bir siyasi yapı...



Bu üçü olmayınca:

Olmuyor canlarım...

Bu kadar basit...


LDP, YSK’ya sordu:

“İki kez üst üste seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü kez seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?..”.



YSK:

“Bu soruya cevap vermek görev alanımıza girmiyor” yan yattı, çamura battı...



Oysa...

Zamanında yapılacak bir seçimde Erdoğan’ın aday olup olamayacağını tartışmak:

“Birisini öldürürse suç sayılır mı?” sorusunun cevabını aramak gibi bir şey...



Canlarım...

16 Nisan 2017 referandumu:

Rejimi değiştirdiyse:

Erdoğan, bir daha aday olmaya gerek duymadan:

İktidarını devam ettirir.



Rejim değil...

Sistem değiştiyse...

Erdoğan aday olamaz...



Bu kadar basit...

Az gelişmiş ülke seçmeni...


Hüsmen’in koyunu bir türlü hamile kalamıyordu...

Ramiz; komşu köyde bir koç olduğunu...

Koyununu bir de onu götürmesi gerektiğini söyledi...

Hüsmen koyununu el arabasına koyup, komşu köye götürdü...

“Olur” dedi koçun sahibi... “Ama 300 liranı alırım...”.

Hüsmen 300 lirayı peşin verdi...

Koyun ile koç çiftleşti...

Hüsmen sordu:

“Koyunumun aamile olduunu nerden anlaacam be agacım?..”.

“Sabah kalktıında koyunun ayakta ise aamile diil, yatıyosa aamile” dedi koçun sahibi...

Sabah oldu...

Hüsmen telaşla ahıra koştu:

Koyun ayakta...

Çaresiz bir kez daha koydu koyunu el arabasına yine gitti komşu köye...

Koçun sahibi bu defa, 200 lirasını aldı Hüsmen’in ve sormasını beklemeden:

“Sabah kalktıında koyunun ayakta ise aamile diil, yatıyosa aamile” dedi...

Ertesi sabah Hüsmen yine koştu ahıra...

Koyun yine ayakta...

“Son bi defa daa gideyim” diye düşündü Hüsmen...

Attı koyunu el arabasına...

Gitti koçun yanına...

Koçun sahibi acıdı...

Bu sefer 100 lira ver olur” dedi...

Hüsmen 100 lira verdi...

Koyun, koçla birleşti...

Ertesi gün Hüsmen yataktan kalkmadı...

Yattığı yerden:

Karısına seslendi:

“Te be Asibe, bak bakalım bu mübarek ayakta mı yoksam yatar mı?..”.

Az sonra Hasibe döndü...

“A be Üsmen” dedi gülümseyerek... “Koyun el arabasına binmiş seni bekler!..”.



Az gelişmiş ülkelerde...

Seçmenlerin çoğu için yapılan:

“Koyun” benzetmesi...

İşte bu nedenledir...

Kayyum atanırdı...


Ağrı’nın AKP’li (Eski CHP milletvekili) Belediye Başkanı Savcı Sayan...

Ağrıspor’u satın almak isteyip de sıkıntı yaşayınca...

Yanına:

Eli kaleşnikoflu adamlarını alıp şehirde tur atmış...

Emniyet ve Yargı:

Öylece bakıp kalmıştı...



Oysa...

Savcı Sayan’ın yaptığını...

HDP’li bir belediye başkanı yapsaydı...

Başkan görevden alınır...

Hapse atılır...

Yerine:

Kayyum atanırdı...

Dünün tiviti


Gökhan Özbek
@gokhanozbek
Potansiyel gözaltı listesi...
Tam sıralı