Korkusuz
Ümit Zileli

“Yiğide savaş bayramdır!..”

Sonunda bu da oldu sayın seyirciler!..

-Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri için TBMM’ye “Dokunulmazlık Fezlekesi” gönderildi!..

Ayrıntılara geçmeden önce bir yakın tarih anımsatması yapmak istiyorum; Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması yasası, 20 Mayıs 2016 tarihinde Meclis’te 376 oyla kaldırıldı! Bu ne demekti Peki? Meclis’teki partilerin çoğu bu oylamada “Evet” oyu vermişti ve bu partilere CHP’de dahildi demekti!

O tarihte iktidar cenahı, kuyrukçuları, yanaşma medyası koro halinde “kaldırılsın” diye tempo tutarken, benim de içinde bulunduğum gazeteci ve yazarlar “sakın ha” diyorduk!.. Niçin böyle karşı çıkıyorduk dersiniz?

-Daha yakın geçmişte “dokunulmazlıklar kalkamaz, biz bu yargıya güvenmiyoruz” diye haykıran iktidar kanadının, birkaç yıl sonra dokunulmazlıkların kalkmasını bu kadar ısrarla savunması ister istemez kuşku yaratmıştı!

O zaman gündemde yine HDP vardı... Ancak kaygılı olanlar bu işin arkasında “epey karanlık dolaplar döndüğü” endişesi taşıyordu! Hatta sanki ileride olacakları okumuşcasına CHP’ye yönelik “Dokunulmazlık fezlekeleri birgün sizi de güçlü bir şekilde hedef alabilir” türünden yazılar bile yazılmıştı...

-Tam 5 yıl sonra işte o noktadaydık!

“ 21 soruda FETÖ’nün siyasi ayağı!”


Önceki gece geç saatlerde internete şöyle bir haber düştü:

-Meclis’e 10 yeni fezleke daha, 8’i CHP’li, 2’si HDP’li 10 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyor!..

Kimlerdi acaba bu milletvekilleri? Haberi açtım; ilk gözüme çarpan isim doğal olarak Kemal Kılıçdaroğlu’ydu! Diğer isimler de kamuoyunda yakından tanınan 5’i genel başkan yardımcısı, biri parti sözcüsü ve partide etkin vekillerdi. Hemen paylaşayım:

-Oğuz Kaan Salıcı, Muharrem Erkek, Yunus Emre, Veli Ağbaba, Fethi Açıkel, Faik Öztrak ve Tuncay Özkan.

Diğer iki milletvekili ise HDP’li Ayşe Acar Başaran ve Kemal Bülbül’dü! Kılıçdaroğlu ve 7 CHP’li’nin dokunulmazlıklarının kaldırılması niçin isteniyordu peki? Dolandırıcılık? Hayır! Sahtekarlık? Hayır! İhaleye fesat karıştırmak? Hayır! Yolsuzluk? Hayır! Cinayet, yaralama? Hayır! Kokain içme, satma? Hayır! Neydi biliyor musunuz?

-CHP’nin geçtiğimiz yıl ekim ayında çıkardığı “21 soruda FETÖ’nün siyasi ayağı” başlıklı kitapçık!

CHP’li milletvekillerinin Meclis kürsüsünde FETÖ ve siyasi ayak konusunda söylediklerinin özeti olan kitapçığın, mahkeme kararıyla basımı, dağıtımı ve satışına yasak getirilmiş, kitaplara da el konulmuş ve toplatılmıştı!

Şimdi de fezleke ile dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyordu! Bu gerçekleştiği takdirde de yargılanacaklardı!

Demokrasi ve hukuk konusunda sınıfta kalmış bu iktidar, yakınlarda büyük laflar eşliğinde “Adalet reformu” müjdesi vermişti...

-Reformun ardından (birçok anti demokratik kararla birlikte) çıka çıka ülkenin ana muhalefet liderini, üstelik Meclis kürsüsünde de anlatılan siyasi fikirleri nedeniyle dokunulmazlığını kaldırarak mahkemeye göndermek çıkmıştı!..

Bu durum, aslında ana muhalefet partisi liderinin ayağına hayatının en şık golünü atması için verilmiş müthiş bir pas! Kılıçdaroğlu’da bunun farkında olmalı ki, maksadın gündemi karıştırmak olduğunu, kendisinin değil ülkenin önemli olduğunu söyleyerek şu resti çekti:

-Kılıçdaroğlu fanidir. Ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin... Yiğide savaş, bayramdır. Hodri meydan!

Muhterem iktidar mensupları ve destekçisi medya, umarım bu cümlenin ağırlığını hisseder... Halkın ne düşüneceğini, nasıl tepki vereceğini hesaplar... Bu görülmemiş ayıbı, çok fazla dillendirilmeden siler!

-Silmezlerse, halk günü geldiğinde elbette sandıkta siler, tarihte örneği çok!..

Haklarının bir kısmı böyle ödendi!..


Sağlık çalışanları, insanların hayatını kurtarmak için her türlü özveriyi gösteriyor...

Doktor, hemşire, sağlık birimleri uykusuz, yorgun, ölümüne bir çalışmanın içinde, özlük haklarını bile alamadan biteviye çalışıyor... Salgının başından bu yana 400’ün üzerinde arkadaşlarını kaybetmelerine rağmen vazgeçmiyorlar!..

Ama onlar da insan; vaka sayısı 60 bini geçince, her gün ölenlerin sayısı bir uçak dolusu insana ulaşınca dün yurdun dört bir yanında “Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun” çağrısıyla sokağa çıktılar...

İstanbul’da basın açıklaması yapılmasına polis “Kaymakamlık yasakladı” gerekçesiyle müdahale etti. Onlar da açıklamayı Çemberlitaş’ta yaptı. Keşke yerim olsa da tamamını verebilsem bu açıklamanın; ancak şu cümleler çok canımı acıttı:

-Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri engellemediniz...

-Ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz...

-Yanlış sağlık politikalarında ısrar etmek sosyal cinayettir...

Sağlık Bakanı’na 50 metreye varan dilekçeler vermelerine rağmen bir randevu bile alamayan sağlıkçılara “hakkınızı ödeyemeyiz” diye süslü sözlerle seslenen iktidar, dün yurdun bir çok yerinde hakların bir kısmını polis marifetiyle yasak koyarak ödemiş oldu...

-Aferin!..