Korkusuz

Yeni Babayasa

Yeni Babayasa
Darbeci Kenan Evren’in atadığı Danışma Meclisi tarafından hazırlanan ve Kasım 1982’de halkın oyuna sunulan cuntacı anayasa % 91.37 ile kabul edilmişti.

Çok normal çünkü ülkede darbe ortamı ve koşulları devam ediyordu ve Evren ve ekibinin dışında hiç kimseye bu konuda konuşma hakkı tanınmıyordu.

Evren anayasasından bu yana 39 yıl geçti.

Geçen süre içinde 21’i geçici toplamda 198 maddesi olan bu anayasayı hiç kimse toptan değiştirememiş ama şimdiye dek 17 kez değişikliğe uğramış ve bu maddelerden yaklaşık yüz tanesi değiştirilmiştir.

Bu değişikliklerin en önemlisi 16 Nisan 2017’de yapılan referandumla gerçekleşen değişikliklerdir çünkü bu değişikliklerle sistem toptan değişmiş ve tüm yetkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilmişti.

CHP lideri Kılıçdaroğlu mühürsüz oy pusulası ve zarfları gerekçe göstererek “referandumda sahtekarlıktan” söz etmiş ve YSK için “çete” demişti.

Demişti ama “atı alan Üsküdar’ı geçmişti”.

“Atı alıp Üsküdar’ı geçenler” ülkeyi ve toplumu çok fena hırpaladı.

“Üsküdar’ı geçenler” içerde ve dışarda bu ülkeye ve topluma çok zarar verdiler.

“Üsküdar‘ı geçtiğini sananlar” gerginlik, kavga ve düşmanlıkla besleniyor.

Her konuda, her alanda ve herkesle.

Vazgeçerler mi?

HAYIR.

Son örnek Boğaziçi Üniversitesi’nin harika gençlerine yönelik davranış.

Aptalca suçlamalar, tekme tokat dövülmeler, yerde sürüklenmeler, gözaltına alınmalar, nezarethanelerde bekletmeler, sorgulamalar, hakim karşısına çıkarmalar...

Allah aşkına ne yaptı bu çocuklar?

Evren anayasasının bile onlara tanıdığı haklarını kullanarak “Bulu’yu istemiyoruz” dediler.

Hocaları ve aileleri onları yalnız bırakmadı.

O zaman derdiniz ne?

Özgür ve demokratik anayasa yapılacaksa o zaman bu ülkenin geleceği gençleri rahat bırakın.

Bırakacaklarını hiç sanmıyorum.

“Huylu huyundan vazgeçmez”.

Vazgeçecek olsaydı zaten 2017’de sistemi değiştirmezdi.

Bu ülkede her şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolünde.

Her konuda bir tek o karar veriyor.

Durum böyle olunca konumu ne olursa olsun hiç kimse ne kadar haklı olursa olsun korkudan inisiyatif kullanmıyor ve kullanamaz.

Durum böyle olunca meydan yalakacı takıma kalıyor.

Onların da bir tek marifeti var o da sürekli yalan söylemek.

Geldiğimiz nokta her şeyi yeterince kanıtlıyor.

Böyle bir ortamda ve iktidarın bildik karakteri ortadayken yeni anayasadan söz etmek en hafif deyimiyle “abesle iştigaldir”.

Muhalefet liderlerinin söylemiyle gündemi değiştirme çabasıdır.

Bazılarına göre de muhalefeti birbirine düşürme çabasıdır.

Bildik “ayak oyunlarıyla”.

Sonuç alınmaz çünkü bu iktidar sayesinde her şey çok kötü.

İktidar duvara toslamış durumda ve içeride ve dışarıda çok çaresiz.

Buna da “Değerli yalnızlık” diyorlardı.

“Washington’dan arayan yok” diye kesin üzülüp süzülüyorlar ama belli etmiyorlar.

İçeride oyları sürekli düşüyor.

Koronanın yarattığı ortamla toplumun dayanacak gücü kalmadı.

Baskı, korku ve sindirmeyle insanlar sesini çıkaramıyor ama ilk seçimde bu iktidardan hesap sorar.

İstanbul seçimlerinin ikinci turunda sorduğu gibi.

Bunu bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan kendini garantiye almak istiyor.

Önce şu % 50+1 hikayesini değiştirmek gerek!

Sonra da üçüncü hatta bazı ülkelerde olduğu gibi ömürboyu seçilmenin önünü açmak gerek!

Dostumuz Putin ve düşmanımız Sisi gibi.

Biri 2036’ya ama daha mütevazi olduğu için diğeri 2034’e kadar iktidarda.

Putin’in çocukları yok ama Sisi’nin üç tane var.

Üçü de çok önemli görevlerde ve babaları bırakırsa onlardan biri devam eder.

Mübarek de öyle planlamıştı ama 30 yıl Cumhurbaşkanı olduktan sonra kendini demir parmaklıkların arkasında buldu.

Hem de mahpus pijamasıyla.

Değer mi?

Ders alan var mı?

Din-iman adına Sudan’ı bölüp parçalayan, toplumu perişan eden ve gitmesiyle ülkesi İsrail’e teslim olan Müslüman Kardeş Ömer El-Beşir’i hatırlayan var mı?

Sanmam.

Demek ki anayasa ya da babayasalar işe yaramıyor.

Önemli olan ülke ve insanlarını sevmektir.

Normal anne ve babaların çocuklarını sevdiği gibi.

Cumhuriyet’ten 100 yıl sonra ve 21. yüzyılda hala anayasayı tartışıyor olmak ne kadar da acı!