Korkusuz

“Yedirmeyiz”

“Yedirmeyiz”
AB zirvesinden yaptırım kararı çıkmadı.

Avrupalı liderler “Biden Başkan olduktan sonra onunla oturup konuşacağız Mart’ta da yeniden toplanıp karar vereceğiz” dediler.

Bir anlamda topu Biden’a attılar.

O ne der ve ne yaparsa onlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’ye karşı öyle davranacak.

Peki Biden gelinceye kadar, yani 20 Ocak’a kadar Trump ne yapacak?

Hiçbir şey.

Senatodan gelen yaptırımlarla Trump da “dostu” Erdoğan’ı Biden’a havale edecek.

Kongre’de onaylanan ve Trump’ın bir ay içinde imzalaması gereken sınırlı yaptırmalar bunu gösteriyor.

Daha önce konuşulup yazılan yaptırımların bir çoğu ertelenmiş gibi görünüyor.

Anlaşılan Washington ve Avrupa başkentleri Türkiye’yi Rusya’nın kucağına atma niyetinde değil ve olmayacaktır.

Yani “Putin’e Yedirmeyiz” modundalar.

Trump gibi Biden’ın da Türkiye’ye ihtiyacı var ve olacak.

Ortadoğu’da, Kafkaslar’da, Balkanlar’da ve Rusya’yı kuşatmak için gerekli olan her yerde.

Ukrayna, Karadeniz ya da Baltıklarda.

Hikaye çok karışık.

NATO’cu Biden bakalım ne sürprizlerle gelecek.

ABD’nin Rusya karşıtlığı elbette devam edecek.

ABD’nin İsrail’le stratejik ittifakı ne pahasına olursa olsun devam edecek.

1946’dan bu yana olduğu gibi ABD’nin tüm planlarında Türkiye var.

Nedenini anlamak için bölge haritasına bakmanız yeter.

Müthiş stratejik bir konum, tarih ve İslam.

Menderes’le başlatılan İslami söylemler bugün artık devlet katında kabul görüyor.

Ülke devlet ve toplum olarak bu yönde dizayn edilmek isteniyor.

Yetmiş yıllık bir mücadeleyle buralara gelindi.

Elbette Batı’nın istem ve desteğiyle.

Sünni bir Türk devleti komşusu Emevi Suriye ve Abbasi Irak için çok önemli.

Var olan şimdiki durum bunu yeterince açıklıyor.

Sünni bir Türk devleti komşusu Şii İran’ı dengelemek için çok önemli.

En az 500 yıllık geçmiş tarihiyle Rusya için de çok önemli.

Şimdi yaşadığımız ve Biden’la birlikte daha da yoğun ve pratik olarak yaşayacağımız her şey bu gerçekleri kanıtlıyor.

Biden “İran’la nükleer anlaşmaya geri döneceğim” diyor Ankara “dostu” İran’la gerginlik yaşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü’de okuduğu ve İran’a göre kendi ülke sınırları içinde yaşayan Azerileri hedef alan şiirden dolayı.

Yandaş medyaya bakılırsa “İran’a haddini bildirmek gerek”!

2008’de İsrail’i ziyaret eden Türkiye’nin yeni Washington Büyükelçisi Murat Mercan da buna benzer şeyler söylemişti.

ABD’deki İran karşıtı Yahudi lobileri eğer görüşünü değiştirmediyse Büyükelçi Mercan’ı kesin çok sever.

Tam da Türkiye’nin İsrail’e yeni büyükelçi atadığı bir sırada.

Tam da Körfez ülkelerinin dışında Sudan ve Fas’ın İsrail’i tanıdığı sırada.

Afrika’daki stratejik konumundan dolayı Sudan, İsrail için çok önemli.

Cebelitarık Boğazı’nı kontrol eden Fas’ın krallarının 60 yıldır İsrail ile gizli ilişkileri vardı.

Daha da önemlisi 7 milyonluk İsrail’de 700 bin kadar Fas kökenli Arap Yahudisi var.

Bunların çoğu 1491-92’de Arap Endülüs devletinin yıkılmasından sonra İspanya’dan gelmişti.

Bir kısmını da Sultan Beyazıt getirip İstanbul, Selanik, İzmir ve Bursa gibi şehirlere yerleştirmişti. Daha sonra bunların bir bölümü Halep, Şam, Beyrut, Bağdat ve Kudüs’e gitmişti.

AB ve ABD’den başlayınca buralara gelmek çok normal.

Dünya uygarlıklarının büyük bölümü bu topraklarda yalanmış.

Yapılan son bir araştırmaya göre insanlık tarihinin tümünde 14 bin savaş yaşanmış ve bu savaşlarda 5 milyar insan ölmüş.

Savaş olmasaydı dünyanın nüfusu 79 milyar olurdu.

Öyle diyor savaşı savunanlar, sevenler ve gerekli görenler.

Bu coğrafyanın iktidarları da ne yazık ki hep onlara yardımcı olmuş.

Bilerek ya da bilmeyerek.

Çoğu zaman bir heves adına.

Tarih kitapları da bazılarına diktatör diyor.

Hitler örneğinde olduğu gibi.

60 milyon insanın ölümüne neden oldu.

Becerileri o kadar olmazsa da başkaları da var.