Korkusuz

“Yaşama sevincim kalmadı”

“Yaşama sevincim kalmadı”


Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, henüz 20 yaşında ve hayatının baharındaydı. Kara, okulu kazandıktan sonra, Hatay’da yaşayan ailesi tarafından Nur Cemaati’ne ait bir yurda yerleştirilmişti. 20 yaşındaki genç, Elazığ’daki öğrenci yurdunda yaşadığı baskılara daha fazla dayanamadığını belirterek önceki gün yaşamına son verdi. Kara, arkasında bıraktığı mektup ve çektiği videoda “Yaşama sevincim kalmadı” diyordu. Bu söz, siyasallaşmış tarikat ve cemaatlerin insanlarımızın hayatını nasıl kararttığını tek cümlede özetliyordu.

BASKIYA İSYAN!

Enes Kara, ailesi tarafından yerleştirildiği yurtta, “Namaz kılmaya, ibadet etmeye ve dini sohbetlere katılmaya zorlandığı”nı anlattıktan sonra, “Kendime ayıracak hiç vaktim kalmıyordu” ifadesini kullanıyor. Yaşamına son veren gencimiz, “Müslüman olmadığım halde, cemaatin derslerine katılmaya zorlandım” diyerek, üzerindeki baskıyı da dile getiriyordu.

BABANIN KONUŞMASINA BAK…

Enes Kara, ülkemizde tarikat ve cemaat yurtlarında kalmaya zorlanan binlerce gencimizden yalnızca biriydi. Kara’nın babası, Tele 1 TV’ye, “Maddi durumumuz iyi, çocuğum cemaatin içinde büyüsün istedik. Ben de 25 senedir cemaatteydim, bir kötülüklerini görmedim” diye konuşmuş.

Gencecik evlatlarımızın hayatını karartan, onları yaşayan bir ölü haline getiren, yaşama sevinçlerini bitiren, geleceğe dair umutlarını yok eden kafa, ne yazık ki işte budur... Evladı, gördüğü baskılardan yıldığı için henüz 20 yaşındayken hayatına son vermesine rağmen “Cemaatin bir zararını görmedim” diyen kafaya ne anlatsan boş...

AKP BESLİYOR

Kuşkusuz ki; o babayı, bu karanlığın esiri haline getiren sosyokültürel dinamikler var. AKP de bu kültürel kodları kendi iktidarını ayakta tutabilmek için sürekli olarak dinamik tutuyor. Tarikat ve cemaatler ile AKP arasında din sosuna bulanmış bir çıkar birliği var.

Siyasallaşmış ve AKP’nin uzantısı haline getirilmiş olan tarikat ve cemaatler, her türlü hırsızlık, yolsuzluk, yağma ve talana rağmen, iktidarı destekliyor. İktidar da bu tarikat ve cemaatleri güçlendirmek, onlara insan kaynağı yaratmak için devletin tüm imkanlarını seferber ediyor. Başta üniversite öğrencileri olmak üzere, yurt ihtiyacı devlet tarafından karşılanmayan on binlerce öğrenci, Devlet Partisi AKP’nin besleyip büyüttüğü tarikat ve cemaatlerin kucağına itiliyor.

FETÖ GİTTİ, BAŞKASI GELDİ

FETÖ’nin etkin olduğu dönemlerden beri süren bu politika, FETÖ enterne edilmesine rağmen, şimdi başka cemaatler eliyle yürütülüyor. Evet; Enes Kara’nın babası “Maddi durumumuz iyiydi” demesine rağmen, yukarıda ifade ettiğim kültürel kodlar yüzünden çocuğunu bir cemaate teslim ediyor.

Bir de maddi durumu kötü olan binlerce genç var...

Onlar da bu tarikat ve cemaatlerin yurtlarında benzer baskıları her gün yaşıyor. Çünkü; tarikat ve cemaat “özgür” değil “biat eden insan” ister. Türkiye’nin son 20 yılı, AKP’nin cemaat ve tarikatlara; cemaat ve tarikatların da AKP’ye verdiği destekle heba edildi. Yüzbinlerce gencimiz, devlet üzerine düşeni yapmadığı için, gerici siyasal organizasyonlara mahkum bırakıldı.

ÜLKENİN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKIN

Bu bağlamda en önemli görev, gençlerimizi içine çeken karanlığa karşı CHP’li belediyelerin sunacağı alternatif hizmetlerdir. Çankaya Belediyesi’nin başlattığı “Her öğrenciye yemek” uygulaması, farklı yöntemlerle geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı, öğrencilerimiz, çocuklarımız, gençlerimiz ve yoksullaştırılmış halkımız, AKP’ci cemaat ve tarikatlara teslim edilmemelidir.

Bu ülkenin gençlerinin “yaşama sevincinin yok edilmesi”ne izin vermemek, sadece CHP’li belediyelerin değil, hepimizin görevidir. Bu görev, kimi zaman bir öğrenciye burs vermek, kimi zaman kalacak yer sorununu çözmek de olabilir. Herkesin mutlaka yapabileceği bir şey vardır. ADD ve ÇYDD’ye üye olup öğrencilere burs vermek de bunlardan biridir.