Van'da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin K.'nin ölümüne dair kesin rapor Adli Tıp Kurumu tarafından açıklandı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi 19 yaşındaki Rojin K., 27 Eylül’de yurttaki akşam yemeğinden sonra Van Gölü sahiline gitmek için dışarı çıkmıştı. Ertesi gün kaybolan Rojin'in cep telefonu ve diğer kişisel eşyaları sahilde bulunmuş, ancak yapılan aramalar 18 gün boyunca sonuçsuz kalmıştı.
14 Ekim'de Tuşba ilçesinde bir vatandaş, bahçe sulama yaparken Rojin K.'nin cansız bedenini fark etti. Bulunduğu yer, üniversite sahiline yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaydı. İlk otopsi raporunda ölüm nedeni belirlenememişti, ancak Adli Tıp Kurumu'nda yapılan incelemeler sonrasında boğulma olduğu kesin olarak belirlendi.
İKİ ERKEĞE AİT DNA BULUNDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ
Rojin K.'nin cenazesi otopsi işlemlerinin ardından ailesine teslim edilerek, Diyarbakır'da toprağa verildi. Baba N.K., kızının cansız bedeninde erkeğe ait DNA örnekleri bulunduğunu iddia etmişti, ancak bu konuda resmi bir açıklama yapılmadı.
Aramaların 13’üncü gününde kızının ait başörtünün bırakıldığını iddia eden N.B., “13 gün sonra da arama devam ederken, başörtüsünü getirdiler gölün kenarına bıraktılar. Telefonla başörtüsünü arasında 150 metre mesafe vardı. O başörtü de gölün kenarında değildi. Gölden 4-5 metre falan uzaklıkta ve bir avuç kum üzerine bırakmışlardı. Onu da demek ki Rojin’i darbeden insanlar bırakmışlar. İzi kaybettirmek için sonradan oraya getirdiler. Polisler de ‘Karışma’ dedi. İzin vermedi fotoğraf çekeyim. Orada beklediler, olay yeri geldi. Tahlile götürdüler. 2 defa sonucunu istedik ama halen bize gelmedi. Israr ederek Bardakçı köyünü aradılar ama öbür köyleri aramadılar, evleri aramadılar. Benden yaşça küçüktü polis, bana ‘Amca biz bu köylerin hepsini aramışız’ dedi. Ben de onlara ‘Nasıl arama ettiniz?’ dedim. Arabayla köyün içini ve sokakları gezdiler ama evleri aramamışlar. Ben polislere ‘Hocam evlerin içini de aradınız mı?’ dedim. Bana, “Valla evlerin içini aramamışız. Bunu doğru söyleyelim. Ama kameraları incelemişiz’ dedi” diye konuştu.
Kızının cesedinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemede 2 erkeğe ait DNA örneğinin bulunduğunu öne süren N.B., “47 kişinin DNA örneğini aldılar. 2 farklı erkeğe ait DNA var. Onları arayıp bulurlarsa, mesele çözülür. Bunlar hariç diğer deliller de var. Kendim gözümle gördüm. Ben içeri girmeden kızımın kazağını göbeğin üst kısmına kadar kaldırmışlardı. Karnında hiç su yoktu. Sırt tarafında darp izi vardı. İkisini gözümle gördüm. Biz darp izi olduğunu söylüyorduk onlar ise morluk diyordu. Ben kendi gözümle gördüm, morluk değildi. Her iki şeyi de gördüm, otopsiye daha alınmadan yüzü şişmişti. Her iki göz kapağında ve alnında siyahlık vardı ama yüzü şişmişti. O şişkinlikte bir ilaç kokusu geliyordu. Bir de boğazın altında bilezik gibi pamuk bırakmışlardı. Demek ki oraya da zarar vermişlerdi. Zaten otopsi raporunda yemek borusunu çatlak olarak yazmışlardı. Otopsiye başlanmadan önce bu 3-4 şeyi ben gördüm ama boğazı ben görmedim. Ceset torbasının zincirini de çekmişlerdi. Tamamını açmamışlardı. Ayaklarında da demek ki darp izi varmış, onu da ben görmedim. Sonra bana bir fotoğraf gönderdiler, ben o fotoğrafta gördüm” dedi.