Korkusuz

Umudumuz Trump(mı)!

Umudumuz Trump(mı)!
Durduk yerde bir twit atmazsa Başkan Trump Çarşamba günü yani 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Beyaz Saray’da misafir edecek.

Körfezin kral ve emirlerine göre Beyaz Saray’ın Oval Ofisi’nde endam göstermek Umre yapmak gibi bir şey.

Düşürülen Rus uçağıyla ilgili özürden sonra 9 Ağustos 2016’da Petersburg’da Putin ile bir araya gelen Erdoğan o tarihten sonra 25 kez bir araya gelmiş ve 45 kez telefonla görüşmüşler.

Erdoğan ilk kez 9 Kasım 2016’da Başkan seçilen Trump’ı telefonla arayıp kutladı. O günden sonra 9 kez telefonla konuşmuş ve 11 kez Beyaz Saray’da bölgesel ve uluslararası toplantılarda yüz yüze görüşmüşler.

Trump Türkiye’ye teşrif etmedi!

Yani bizi onurlandırmadı!

Bütün bu telefon ve yüz yüze görüşmelerde hiçbir sonuç alınmadı ama umutsuz da yaşanmaz ki!

Çarşamba’nın gelişi Perşembe’den belli ama olsun.

O gün de ayın 13’ü ama şansımıza küsmeyelim.

Üstelik o gün Trump’ın azil süreciyle ilgili Kongre sorgulama oturumlarına başlıyor.

Trump; Erdoğan’la Oval Ofis’te karmaşık konuları konuşurken gözü kulağı Kongre’de olacak.

Öncesinde ve sonrasında kesin YPG komutanı Mazlum Abdi ile görüşecek.

Gündemde çok konu var ama en acil olanı Fırat’ın doğusu.

Konuşulacak konulara bir göz atalım;

-Genel olarak onlarca detaylarıyla Suriye ama özelinde Fırat’ın doğusu ve Ankara’yı PYD/YPG ile barıştırmak.

-Gülen’in Türkiye’ye iadesi.

-Zarrab’ın ifadeleri ve ona bağlı olarak Halk Bankası’na verilecek ceza.

-ABD’nin İran’a yönelik planları ve Türkiye’den beklentiler.

-Erdoğan’ın İsrail‘e yönelik politikası.

-S-400 ve F-35 sorunları.

-IŞİD’le mücadele, Fırat’ın doğusundan Türkiye’ye teslim edilen IŞİD’çilerin Avrupa’ya transferi ve İdlib’teki NUSRA ve benzeri terör örgütlerinin durumu.

-Kongre’nin başta Ermeni tasarısı olmak üzere Türkiye ve kişisel olarak Erdoğan aleyhine aldığı kararlar.

-Trump’ın mektubu ve sonu gelmeyen tehditleri.

Ve son olarak Trump’ın Erdoğan ile Putin arkasındaki ‘Büyük Aşkı’ kıskanması.

Elbette bizim bilmediğimiz başka konular da vardır ama Trump’ın tüm bu konuları konuşması ve karara bağlaması için oturup saatlerce konuşacak ne zamanı ne de takatı yoktur. Görüşme büyük olasılıkla çeviri ile birlikte maksimum iki saat sürer ve bu süre sonunda büyük olasılıkla Trump ‘Anlaştık mı’ diye sohbeti bitirir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne der ya da nasıl davranır bilinmez ama Trump onun gibi düşünmeyen hiç kimseyle anlaşamaz.

Adam şimdiye kadar en az 45 en yakın adamını görevden almış ya da adamlar bırakıp kaçmış.

Erdoğan adamın istediği HER ŞEYE ‘evet’ demediği sürece Çarşamba buluşması ‘13’ sayının uğursuzluğuyla bitecek.

Trump istediği ‘her şeyi’ elde etmezse hiçbir konuda sonuç alınmaz.

Tam da Kongre’nin Erdoğan’ın karşısında olduğu bir zamanda.

Tam da Kongre’nin Trump’ın peşine düştüğü sırada.

Ankara dostu Ukrayna konusunda.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na yönelik rüşvet iddiaları da bu ülkeyle ilgili.

Her şey iç içe ve hiçbir şey rastlantı değil.

Ama esas sıkıntıyı, o zamana kadar dayanabilirse, Erdoğan bir yıl sonra yaşayacak.

Çünkü Kongre’nin Çarşamba günü başlatacağı Trump’ı görevden alma süreci büyük olasılıkla sonuçsuz kalacak ve Trump bu kavgadan güçlenerek çıkacak.

Yine büyük bir sürpriz yaşanmazsa Trump önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri kazanacak ve bir dört yıl daha başımıza bela olacak.

Yani 2025’e kadar.

Normal koşullarda Erdoğan da 2024’e kadar başkan.

Demek istediğim daha çok telefonla konuşur bazen de oturup çay içerler.

Şimdi konuştuğumuz sorunların hiçbiri de bitmez biz de kardeş kardeş geçinir gideriz.

Peki o zamana kadar biz burada ne yaparız?

Ya da o zamana kadar Erdoğan bunca iç ve dış soruna rağmen iktidarda kalabilir mi?

O zamana kadar Türkiye ne olur?

AKP; DPT’nı ortadan kaldırdı ama CHP başta olmak üzere muhalefetin bu süreci durduracak bir eylem planı var mıdır?

Yoksa umudumuz Trump mı?