Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Tutuklu ikilemi (1) casusluktan tutuklanan orkestra şefi

Olay, Stalin dönemi Sovyetler Birliği’nde geçer...

Bir orkestra şefi, tren yolculuğu sırasında...

Varacağı şehirde çalınacak bir partisyon üzerinde çalışmaktadır...



Trende yolcuların kimlik bilgilerini sorgulayan iki KGB subayından biri...

Şefin okuduğu partisyonu alır bakar...

Notalar, notalar, notalar...

KGB subayı, notaları arkadaşına uzatır:

“Şifreleme” der...

Diğer polis de bakar notalara...

“Evet, şifreleme...”



“Sizi casusluktan tutukluyoruz” der ilk subay...

Diğeri kelepçeleri çıkarıp Şef’in bileklerine geçirir...

“Ama bunlar Çaykovski’nin Keman Konçertosunun notaları” diyerek durumu izah etmek ister Şef...

Ama...

KGB subayları oralı bile olmazlar...



Ertesi gün...

Şef nezaretten alınır, mahkeme binasına götürülür...

Sorgu yargıcı odasına getirilen Şef’e:

“Bize her şeyi anlatmanız sizin için iyi olur zira Arkadaşın Çaykovski’yi yakaladık, her şeyi anlatıyor...”.

[caption id="attachment_6434788" align="alignnone" width="600"] Stalin[/caption]

TUTUKLU İKİLEMİ (2) EN HAFİF CEZAYLA KURTULABİLMELERİ İÇİN..


“Oyun Teorisi” ya da “Tutuklular İkilemi” denilen öykü bu absürt ve baskıcı rejimde başlar...



Orkestra şefi “casus” olarak tutuklandıktan sonra...

Sıra...

Diğer casus(!) Çaykovski’yi tutuklamaya gelmiştir...



KGB için diğer casusu bulmak hiç de zor olmaz...

Çünkü...

Şehirde adı Çaykovski olan biri yaşamaktadır...



Orkestra şefi tutukludur...

Çaykovski de tutukludur...

Ancak...

İkisi de farkı yerlerde sorgulanmaktadır...



Ve...

Her ikisi de suçlu olmadıklarını bildikleri halde...

İkisi de casus olmadıklarını nasıl kanıtlayacaklarını bilmemektedir...



Ve haliyle...

Artık önemli olan:

Masumiyetlerini nasıl kanıtlayabilecekleri...

Ya da...

Bunu kanıtlama imkânları yoksa...

En hafif cezayla nasıl kurtulabilecekleridir...

[caption id="attachment_6434795" align="alignnone" width="600"] Çaykovski[/caption]

TUTUKLU İKİLEMİ (3) İKİ MASUM NE YAPMALI?..


Bu olayda iki masum insan...

Ve fakat...

Bir zalim Devlet vardır...



Aslında...

“Zalim” olan Devlet değildir elbette...

Zalim olan:

Devlet’in başındaki Stalin’dir...

Bunu bilen ve...

Birinin tek suçu(!)...

Hayatı boyunca “partisyon” görmemiş iki subay... Ve...

O partisyonları okuyarak çalışmak zorunda olan Orkestra şefidir...



Diğeri ise en büyük suçu (!) adı “Çaykovski” olmak olan yurttaştır...



Şimdi oyunu...

Onların yerine biz oynayalım...

TUTUKLU İKİLEMİ (4) ŞEF İTİRAFÇI OLURSA NE OLUR?..


Ayrı yerlerde...

Farklı sorgu yargıçları tarafından sorgulanan bu iki masum...

Gerçeği söylemekte direnirlerse...

Her ikisi de “üçer yıla” mahkûm olacaktır...

Eğer...

Orkestra şefi, meçhul casus ortağını(!) suçlarsa...

Yani...

İtirafçı (Pardon “iftiracı”) olursa...

Ve...

Tek suçu(!) Çaykovski adını taşımak olan yurttaş susarsa...

Orkestra şefi bir yıllık ceza alacak...

Bir de ayrıca...

KGB’nin gözünde “Kutsal devlete iman etmiş” bir yurtsever olarak tanınacaktır...

TUTUKLU İKİLEMİ (5) ÇAYKOVSKİ İTİRAFÇI OLURSA NE OLUR


Çaykovski ise...

Suçlu olduğunu kabul etmemekte direndiği için...

25 yıl ceza alacaktır...



Eğer tersi olursa...

Yani...

Çaykovski itirafçı (Pardon “iftiracı”) olur...

Orkestra Şefi suçlu olmadığında direnirse...

Yani...

İkisi de itirafçı (Pardon “İftiracı”) olursa...

Her ikisi de...

On yıla mahkûm edilecektir...

TUTUKLU İKİLEMİ (6) İTİRAF MI İNKÂR MI?..


Şimdi döneyim orkestra şefine...

Şef şöyle düşünüyor:

Çaykovski ya itiraf edecek...

Yani casusluk yaptıklarını kabul edecek...

Ya da susacak...

Eğer Çaykovski itiraf eder...

Kendisi susarsa...

Suçlu olduğu halde inkâr ettiği için 25 yıl...

İtiraf eder...

Çaykovski’yi suçlarsa 10 yıl ceza alacaktır...



Öyleyse...

İtiraf etmek onun için daha iyidir...

TUTUKLU İKİLEMİ (7) HİÇ CEZA ALMADAN KURTULABİLİRLERDİ...


Diğer hücrede, Çaykovski de Şef’in düşüncelerine benzer şeyler düşünmektedir...

Ve... O da aynı sonuca varır...

İtiraf edecektir...



Daha sonra bu ikisi...

Gulag takımadalarında karşılaşırlar...

Birbirlerine öyküyü anlattıklarında aldatıldıklarını anlarlar...



İkisi de itiraf etmek yerine; suçu kabul etmemekte direnseydi...

İkisi de... Çok daha kısa süreli mahkûmiyetle kurtulabilirdi...



Bunun için lâzım olan neydi?..

Soruşturma öncesinde birbirleriyle konuşabilmek...

Konuşabilseydiler...

İkisi de suçu kabul etmemekte direnmeye karar verirlerdi...

Ve... Hiç ceza almadan kurtulabilirlerdi...

TUTUKLU İKİLEMİ (8) HİÇ CEZA ALMADAN KURTULACAKLARDI...


Peki...

Orkestra Şefi ve Çaykovski; sorgulanmadan önce görüşseydiler...

Ve...

Suçu kabul etmemekte mutabık kalsaydılar...

Soruşturma sırasında sözlerine sadık kalırlar mıydı?..



Yoksa...

İkisi de birbirine kazık atmak için...

Birbirlerini mi suçlardı?..

İletişim kurabilseydiler...

Sorunlarını paylaşabilseydiler...

Yardımlaşma konusunda uzlaşabilseydiler...

Ve en önemlisi...

İkisi de...

Birbirlerini suçlamayacakları konusunda emin olsaydılar...

Büyük ihtimalle Gulag’da karşılaşmayacaklardı...

Çünkü...

Hiç ceza almadan kurtulacaklardı...

DURUN BAKALIM NE OLACAK?..


Filmin adını hatırlamıyorum...

Ama...

Nicolas Cage ile Jeff Bridges oynuyorlardı diye kalmış aklımda...

Yanılabilirim de...

Ve filmin iki başrol oyuncusu da çok gençtiler...



Gençler...

Arabalarını düz bir yolda karşı karşıya getiriyor...

Sonra da...

Hızla birbirlerinin üzerlerine sürüyorlardı...



Tam çarpışmak üzereyken direksiyonu kıran...

Oyunu kaybediyordu...

Çünkü...

Oyunun amacı...

“En cesur” olanı seçmekti...



Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile ABD o filmdeki gibi...

ABD tankla gelecek...

Biz falanca kuş 124 ile...



Bizim sürücümüz...

Ya...

Tam çarpışmak üzereyken kıracak direksiyonu...

Ya da...

“Cesur ve kahraman” olduğunu kanıtlamak için tankın altına girecek...



Durun bakalım...

Ne olacak?..