Korkusuz

Türk’ün bitmeyen Almanya dramları!..

Türk’ün bitmeyen Almanya dramları!..
Bizim mesleğin olağanıdır… Her gün, okurlarımızdan, takipçilerimizden çook çeşitli mesajlar alırız… Kimi zaman övgü, kimi zaman hakaret, kimi zaman da tehdide kadar varır bu mesajlar. Gülü seven dikenine katlanır misali içimize atar, haklı her türü eleştirilerden de ders çıkarmaya bakarız. Değerli okurlardan dilek ve temennilerde gelir; “Şu noktaya da baksan… Ah şuraya da bir değinsen… Bak öyle diyorsun ama bunları da dinle ve gör…” mealinde. Bazen de kurtarıcı can simidi yerine konuluruz; “Şu derdim bu sıkıntım var bir el atsan, bir sesimizi duyursan da yetkililer bizimle ilgileniverse” başlıkları altında yardım talepleri ile karşı karşıya kalırız. Bunları araştırır soruşturur, doğruluğuna ve haklılığında inanırsak gazetecilik mesleğinin namus, kural ve ilklerine sadık kalarak elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışırız. Bir garibin derdine çare bulunmasına vesile olursak da bunun sadece manevi hazzını ömür boyu yaşarız.

Geçenlerde, İstanbul eski Milletvekili Emin Şirin’in İsviçre’ye oğlunu görmeye gidememe macerasını yazmıştım. O yazımdan sonra, karı-koca -adları bende saklı- Ankara’da yaşayan okurlarımdan bir e-posta aldım. Şöyleydi;

“Sayın Ahmet Takan

Kızım Münih’te adeta rehin kaldı. Bizler yeşil pasaport sahibi olmamıza rağmen gidemiyoruz Almanya ve AB ülkelerine. Bu konu hiç yazılmıyor konuşulmuyor. Kızımızı Türkiye’ye getirtmek tedavi ettirmek için Cimer-Dışişleri-Alman Elçiliği-Münih Türk Konsolosluğu- Kamu başdenetçisi Şeref Malkoç’a başvurduk. Bir tek Şeref Malkoç ilgilendi. Hâlâ bekliyoruz. Diyoruz ki, ya bizi gönderin yada kızımızı insani koşullarda gönderin. Her taraf duvar olmuş. Bizi bir baba ve aydın duyarlılığıyla dinlemek zahmetine erişirseniz size şükranlar duyarız.”

Telefon numaralarını da vermişlerdi. Aradım. Dertli baba ile uzun uzun konuştuk. Haklı gerekçelerle kızlarının ve kendilerinin –“tüm müracaatlarımız yetkililerde var. Onlar zaten biliyorlar gerekçesiyle”-  isimlerinin yazılmamasını istediler. Kızları, ODTÜ elektrik-elektronik mezunuymuş, 7 dil biliyormuş. Almanya’da 3 sene yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına atılmış. Babanın ifadesiyle, “Çalışma hayatı deneyimi iyi gitmemiş”. Tam Türkiye’ye dönmeye karar verdiğinde pandemi patlamış. Dertli babadan kızının sıkıntılarını ve yaşananları dinledikten sonra seslerini ilgili yetkililere duyurabilmek için bana bir mektup göndermesini istedim. Kendi el yazısı ile kaleme alıp gönderdi…

( Whtasapp’dan gönderdiğim mektubun kupürünü kullanalım.  Tüm Ad, adres ve telefon numaraları görünmemesi için buzlansın ltf---)



Kızını Türkiye’ye getirebilmek için uğraşan dertli babanın mektubu şöyle;

“Kızımız Türkiye’ye dönme kararını verdiği  2020 Ocak ayında iş başvurularını vb. oturum müsaadesi ve kira sözleşmesini uzatmamaya karar vermişken korona sürecine yakalandığından tek başına yaşadığı Münih’te Mayıs 2020 tarihi itibarıyla evden çıkamama, Türkiye’ye gelememe nedenleri ile ağır depresyon ve halüsinasyonlar neticesinde annesi ile son görüşmesi 12.06.2020 tarihinden itibaren telefon vs. hiçbir iletişimimiz kalmamıştır. Tanıdıklar ve  Münih baş konsolosluğuyla dahi iletişim kurulamamıştır. Biz bu süre içinde Cimer-Dışişleri- Almanya Büyükelçiliği’ne saysız yazılar yazıp e-postalar gönderdik. Sonuçta aramadılar. Kızım sadece polise hayatından endişe ettiğimiz şeklinde şikayetler neticesinde kapısına gidip eğer açarsa iyi olduğunu öğreniyorduk (baş konsolosluk ve Ankara’da yeminli tercüman vasıtasıyla).

En son 25 Temmuz’da Levent Ekiz isimli Münih’te yabancılar meclisi üyesi vasıtasıyla kapısı polisi tarafından çalınmış açmayınca itfaiye kanalıyla balkondan ulaşılmış olup polis ifadesinde iyi olduğunu öğrendik. Bizimle bu sürede CİMER kanalını şikayet ettiğimiz baş ombudsman Şeref Malkoç bey durumu anladı ve şikayet yazımızı Dışişlerine ve bunun gibi diğer yerlere yazdı. Hâlâ sorunumuz devam ediyor. Kızımızın oturumu-kira sözleşmesi 30.06.2020 tarihinde sona erdi. Şu anda durumundan dolayı çalışmıyor ve pasaport süresi 20.09.2020 tarihinde sona erecektir.

Talep:

Kızımızın hastalığının tedavisi için Türkiye’ye getirilmesi.

1) Anne ve baba olarak yeşil pasaportumuz vardır. 5-7 günlük Almanya’ya giriş izni

2) Kızımızın insani koşullarda masrafları bize ait olmak şartıyla Türkiye’ye gönderilmesi.”

Koronavirüs denen illet yüzünden çok acıklı insan hikayelerine şahit olduk. Pandemi sürecinde yurt dışında yaşayan Türkler başarılı bir şekilde ülkelerine getirildi. Yiğidin hakkı yiğide!.. Dilerim, bu çok dertli, kızlarından mutlu bir haber duymak için gözlerine uyku girmeyen anne ve babanın sıkıntısı da en kısa zamanda çözülerek bayram ettirilir.

Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.