Korkusuz

Türkiye’de Siyasetin 3 Belirleyicisi

Türkiye’de Siyasetin 3 Belirleyicisi
İttihat ve Terakki’nin cezalandırma yöntemleri şöyle sıralanırdı.

Tembih...!

Kulak çekme...!

İdam...!

★★★

Bu orantısız cezalandırma, ironi gibi gözükse de İttihatçıların tarihini okuyunca; gerçek olduğunu hissedersiniz.

Ben de yakın siyasi tarihimize bakınca benzer bir duyguya kapılıyorum.

Hep 3 şey, belirleyici olmuş...

Parti...

Sandık...

Mahkeme...

★★★

Önce parti kurulur...

Sonra sandığa gidilir.

En sonunda mahkemeler konuşur.

★★★

İstisnasız her dönem böyle.

Uzun soluklu tüm partilerin yolu bir şekilde mahkemeye düşer.

Ya kapatılırlar.

Ya da kıl payı kurtuldular.

Buna CHP’de dahil.

★★★

Ayrılıkçı Kürt partileri ise Yüksek Seçim Kurulu’ndan daha çok mahkemeye gidip geldi.

HEP

DEP

ÖZDEP

HADEP

DEHAP

DTP

BDP

Hepsi kapatıldı.

Sonuncusu HDP... O da halen mahkemede...

★★★

ABD ve AB ile ilişkiler yeniden inşa sürecine giriyor. HDP mevzusuna dahil olmaya başlarlar... Anayasa Mahkemesi’nin HDP kararında ne kadar etkili olacaklar?

Hep birlikte göreceğiz.

★★★

Ama eğer...

AYM’den kapatma kararı çıkarsa...

Bir de Bahçeli’nin sık sık vurgu yaptığı gibi yeni parti kurulmasına izin verilmezse...

Siyaset paradigması olduğu gibi değişecek.

★★★

Sadece 6 milyonluk oyu kastetmiyorum.

Paradigma değişecek...

‘Kürt’ siyaseti eski şekline dönebilir.

Daha öncede yazmıştım.

1989 öncesinde SHP’nin içindeki hali gibi...

Bu kez CHP’nin bünyesine...

Eklemlenebilir...

★★★

Tabi bir de dokunulmazlıklar var.

HDP’li vekiller dokunulmazlıkları kalkarsa...

Bir de sayısı 600’ü geçen partiliye 5 yıl siyaset yasağı gelirse...

Nasıl bir değişim olur?

★★★

Sadece HDP’lilerin değil...

CHP’li hatta İYİ Partili vekillerin de fezlekeleri Meclis’te bekliyor.

Ama CHP’de birkaç vekil çok hedefte...

Dokunulmazlıklarının kaldırılması isteniyor.

Ceza aldıkları andan itibaren siyaset yasağı da başlıyor.

★★★

Öte yandan...

Canan Kaftancıoğlu’nun davası da sürüyor.

Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nde görülecek davada; savcı, 8 yıl 2 ay 20 gün hapis verilmesini istedi.

(Umarım ceza onanmaz. Ben hiç kimsenin yazdıklarından veya söylediklerinden ötürü cezaevine girmesini istemem. Yazdıklarına katılmasam bile...)

Tekrar yazıyorum. Umarım; Canan Hanım, o tatsız kararla karşılaşmaz.

Ama hapis olmasa bile siyaseten yasaklı hale gelebilir.

İşte o zaman bir koltuk daha değişir. CHP İl Başkanlığı koltuğuna kim oturur?

Ya da Kaftancıoğlu, olası böyle bir gelişme için halefini seçmiş midir?

★★★

Uzun lafın kısası...

Tıkanan siyaset dünyamız...

Mahkemelerden çıkacak kararlarla yeniden şekillenebilir.

Paradigma tamamen değişebilir.

★★★

Bu yüzden...

Siyaset yapan...

Siyasete kafa yoran herkes...

Mahkeme seçeneğini de hep hesaba katmalı...

★★★

Burası Türkiye...

Siyaset yapıyorsanız, 3 şeyi düşünmelisiniz.

Parti.

Sandık.

Mahkeme...

Türkiye’nin En Ünlü Komünistinin Partisi Din İstismarından Kapatılmıştı!


Doktor Hikmet Kıvılcımlı, en tanınmış komünistimizdi.

Hem de en üretken...

Yazdığı kitapları boyundan fazlaydı.

En uzun hapis yatan devrimcilerimizdendi.

★★★

Doktor Kıvılcımlı, 1957 seçimlerine Vatan Partisi ile girmeye hazırlanıyordu. Kampanyasına İstanbul’un en muhafazakar semtlerinden biri olan Eyüp’ten başladı.

Din siyaseti, Doktor’un da aklını başından almıştı.

İslamcı bir partinin liderini kıskandıracak bir konuşma hazırladı.

Hızlı bir giriş yaptı.

“Bugün Müslüman İstanbulumuzun, İstanbul’dan önce Müslüman olan bölgesi Eyüp bölgesinde Vatan Partisi’nin sesini duyurmaya geldik.”

★★★

[caption id="attachment_247999" align="alignnone" width="500"] Hikmet Kıvılcımlı[/caption]

Konuşması bir komünist liderin konuşmasından çok, cuma hutbesine benziyordu. Ebu Süfyan’dan, Muaviye’den örnekler veriyor; anlatacağı iktisadi konuları dahi dinsel örneklerle zenginleştiriyordu.

Konuşma Eyüp Sultan Camisi meydanındaki sınırlı sayıda dinleyiciyi ne kadar etkiledi bilinmez ama Menderes’i harekete geçirmeye yetmişti.

Ses kaydını akşam Başbakan’a dinlettiler.

Menderes öfkeden deliye döndü.

‘Defterini dürün’ diye talimat verdi.

Kimsenin kendi alanına girmesini istemiyordu.

Ertesi gün ışık hızıyla soruşturma açıldı.

Savcı Cemal Dirik’in açtığı soruşturmanın konusu ‘din istismarı’ydı. Soruşturma, tam 20 gün sonra davaya dönüştü.

Gözaltılar başladı.

5 Kasım 1957’de, Doktor Hikmet Kıvılcımlı ve arkadaşları gözaltına alındılar.

Ardından tutuklandılar.

Kısa bir süre sonra 2’nci dalga geldi.

30 Aralık 1957’de, 24 tutuklama daha oldu.

Bütün tutuklular Harbiye Tutukevi’ne konuldu.

Komünist Kıvılcımlı’nın kurduğu Vatan Partisi’ne, din propagandası yapmaktan kapatma davası açıldı.