Korkusuz

TFF devlet içinde devlet mi?..

TFF devlet içinde devlet mi?..
Bir tuhaflık var!..

COVID- 19’un resmen Türkiye’ye girdiği günden bu yana AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ülkeyi Trabya’daki Huber Köşkü’nden yönetiyor. Yaklaşık 2 aydır Ankara’ya gelmiyor. Bakanlar Kurulu’nu video konferansla topluyor. Partisinin MKYK’sını ve diğer yönetim organlarını video konferansla idare ediyor. Oraya buraya video konferansla hitap ediyor... Yanına çok yakın aile bireylerinin dışında sadece birkaç ismin yanaşabildiğini biliyoruz. Huber Köşkü müthiş bir koruma altında...Termal kameralar, gelişmiş dezenfektan cihazları... Erdoğan’a bağışıklığı güçlendirici özel beslenme programı da uygulanıyor. İstanbul’dan yaşayan bir dostumla sohbet ediyordum, bir yere gidiyormuş yolu Huber Köşkü’nün az bir yakınından geçmiş... Hayretler içinde “Ben böyle koruma tedbirleri görmedim. Olağan üstüydü” dedi. “Sen Ankara’daki sarayı bilmediğinden hayret ediyorsun” diye karşılık verdim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara değil mi?.. Erdoğan, hastalık kapmasın diye alınan önlemleri abartılı da olsa anlayabiliyorum. Ancak, bu önlemlerin daha fazlası Ankara’da kolaylıkla uygulanır. Neden, Erdoğan Ankara’dan ayağını kesti?.. Üstelik sarayda video konferans yöntemlerinin en kralı var... Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu var... Cumhurbaşkanlığı kurulları var... Üyeleri yüklü maaşlar alıyor. Bunlara ne oldu?.. Tayyip Erdoğan’ın gizli ajandasının en önemli maddelerinden birinin başkenti Ankara’dan İstanbul’a taşımak olduğunu bilirim. Korona bahanesiyle yavaş yavaş alıştırılıyor muyuz?.. Anlaşılır gibi değil!..

Konut kredilerine yapılan destek ile başlayan COVID-19 ile mücadelede gevşeme dönemi başladı. Hayırlara vesile olur İnşallah!.. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni döneme isim de buldu; “Kontrollü sosyal hayat”.. Ona da eyvallah!.. Ancak Koca’nın açıklamaları sırasında , Türkiye Futbol Federasyonu’nun ligleri oynatma kararı ile ilgili “Kararı TFF özgür iradesiyle verdi. Liglerin başlamasında sorumluluk federasyonundur” demesine çok şaşırdım. Ne demek?.. Belli ki Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu TFF’nin aldığı kararı onaylamamış. Koca, sorumluluk almadan işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Yok öyle değilse;

Berberlerin, kuaförlerin ve güzellik salonlarının da federasyonu var. Onlar özgür değil mi?.. Onlar kafalarına göre karar alamıyorlar mı?..

Kahvecilerin de federasyonu var. Onların başı kel mi?.. Özgür değiller mi?.. “Bizde şu tarihi ve şu şartları kendimiz için uygun gördük buna göre dükkanlarımızı açıyoruz” diyemiyorlar mı?..

Herkese kılıç sallayan Bilim Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın TFF’ye gücü mü yetmiyor?..

TFF, devlet içinde özerk bir alan mı?.. Yoksa devlet içinde devlet mi?..

Size anladığımı söyleyeyim;

TFF’nin liglerin açılması ile ilgili kararına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Bilim Kurulu karşı çıktı. Ancak, TFF Başkanı Nihat Özdemir ve son karar verici Tayyip Erdoğan’ı aşamadı. İşin içinde duygusallık olabilir mi?.. Neden olmasın!..

Yayıncı kuruluş kimin?.. Katar’ın...

Yayıncı Kuruluşun Türkiye’deki  gizli ortakları kimler?..

Fatih hocanın karara tepkisini çok merak ediyorum...

Berberlere randevu ile birer koltuk ara ile içerde en fazla 1 kişi bekleyecek şekilde müşteri alınmasına izin verilirken... Saha da 22 topçu, 4 hakem, yedek kulübeleri ve diğer zorunlu saha görevlileri... Sosyal mesafe olmadan hem de maskesiz kıyasıya mücadele edecekler... Herhalde, yeni dönem “kontrollü sosyal hayat”ta COVID-19’dan  çim sahada ve soyunma odalarında bulaşmama garantisi aldılar.

Seyircisiz oynayacaklar...

Ne için?...

Yayıncı kuruluşun kasasını doldurmak için!..

O zaman kafelere, kahvehanelere haksızlık etmeyin. Futbol maçları stat dışında en fazla oralarda seyrediliyor. Üstelik yayıncı kuruluş astronomik üyelik fiyatlarıyla oralardan epey de para kazanıyor. Haksızlık etmeyin herkes kazansın!..

En iyisi mi...

Toptan koyuverin gitsin...

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!..