Korkusuz

Tepki

Tepki
Son zamanların en popüler sözcüğü ‘tepki’.

Herkes her şeye tepki gösteriyor.

Günlük yaşamda hepimizin sinirini bozan birçok sinir bozucu olay yaşanıyor.

Düdüklü tencere misali konuşarak rahatlıyoruz.

Ya da öyle sanıyoruz çünkü değişen hiçbir şey yok.

Örneğin siyaset ve ekonomiden uzak kadın sorunu.

Cinayet, sarkıntılık, tecavüz ve türlü türlü iğrenç davranışlar.

Herkes tepkili ama lafla.

Lafın ötesine geçmek isteyenler genel olarak yalnız kalıyor ya da bırakılıyor.

Bu da normal çünkü kadınların bir bölümü belki de kendi yaşamlarından memnun.

Elbette tek örneklerle psikolojik analizler yapılabilir ama kadınlar kendilerini hedef alan ‘olumsuz’ davranışlara kitlesel tepki göstermiyorsa o zaman bu işte bir sorun var.

Elbette sosyal yapılar, gelenekler ve din faktörü gözardı edilemez.

Gerçi bu kavramlarda çok sayıda çelişki var ama sonuçta Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam coğrafyasında tüm sorunlar birbirine bağlı.

Birçoğunu gördüğüm Müslüman ülkelerinin çoğunda durum böyledir.

Çok basit bir örnekle; bireyleri yoksul ve cahil bir aile ya da toplulukta kadın sorununu bırakın çözmek konuşmak bile abesle iştigaldir.

İşin içine bir de gelenekler ve dinin bağnaz yorumlarını da kattınız mı bu işin içinden hiç çıkılmaz.

Türkiye işte böyle bir yolda hızla ilerliyor.

Devleti ve toplumu İslamlaştırma çabasında kararlı görünen AKP’den kadınların herhangi bir sorununu çözmesini beklemek hayal görmenin ötesinde saflıktır.

AKP Türk toplumunun şimdiye dek alışageldiği yaşam biçimine karşı olduğunu açıkça söylüyor.

AKP kendi ideolojisine uygun kadın modeli üzerine yeni bir toplum yaratmanın peşinde.

Nasıl bir model diye soracaksanız yandaş medyanın sabah yayınlanan ve seyircisinin ağırlıklı olarak kadın olan dini programlara bakın ve oradaki konu ve sorulara dikkat edin.

AKP’ye oy veren kadınlar o ideolojinin gerekleriyle mutlu olabileceklerini düşünüyor.

Başka kadınların karşılaştığı sıkıntılar onları ilgilendirmiyor.

Yandaş medya bu konuda onlara yol gösteriyor.

Haberler, aptalca programlar ve provakasyonlar.

Devletin âli makamları da bu konuda geri kalmıyor.

Madem ki; dindar toplum yaratılacak o zaman gereği de yapılacak.

Devlet eliyle ya da devletin arka çıktığı tarikat, cemaat ve grupların himmetiyle.

Hepsi de bildik tanımlarla kadın düşmanı.

Örtünmeyen kadın perdesi olmayan ev gibidir’!

Yalnız Türkiye’de değil dinsel bağnazlığın giderek yaygınlaştığı tüm İslam coğrafyasında.

Çoğunu gördüğüm için oralarda durum tam anlamıyla fecaat.

Kendi ülkelerindeki zulümden kaçarak batılı ülkelere sığınanların durumu daha da ilginç.

Adamlar İsveç, Norveç ya da başka batılı bir ülkeye gitmiş, karılarını çarşafla kapatmış sonra da yaşadığı toplulukta din propagandası yapmaya çalışıyorlar.

Oralarda demokrasi ve sınırsız özgürlükleri koruyan anayasaların var olduğunu biliyorlar.

Peki ya İslam coğrafyasında!

Zulüm, yoksulluk, cehalet ve ‘bizden olmayanları’ susturma anlayışı.

Yani hiç kimse sesini çıkartmayacak.

Hiç kimse itiraz etmeyecek.

Evde kadın kocasına biat edecek dışarda herkes reisin dediğini yapacak.

Tepki dediğiniz ne?

Üç beş gün konuşulur sonra konu neyse unutulur gider.

Kanıksamak’ teslimiyetçi bir sözcük.

Karşı çıkmak devrimci bir karakterdir.

İnsan olmanın temel özelliğidir.

Her şeyin güzel olması’ için olma fiilinin gereği yerine getirilmelidir.

Yoksa hiçbir sorun çözülmez, şimdi sorunlar katlanarak çoğalır ve hiç kimsenin konuşmaya bile takatı kalmaz.

İşte o zaman karanlığın da karanlığı herkesin üzerine çökecek.

İşte o zaman kadın cinayetleri, kadına yönelik tacizler, sarkıntılar ve tecavüzler hiçbir şey ifade etmeyecek çünkü herkes tecavüze maruz kalacak.

Mecazi anlamda!