Korkusuz
Can Ataklı

Tek cümlede 19 yılın özeti

ACAİP YAZILAR

Tek cümlede 19 yılın özeti


Tam 19 yıldır iktidarda AKP ve bu süre içinde Türkiye’de çok büyük değişiklikler yaşattı.

Sadece inşaat açısından parlak gibi görünen değişiklikler, diğer alan­larda ise bu milletin binlerce yıl­lık değerlerinin alt üst edilme­sinden Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerinin ortadan kaldırılma­sına, halkın birbirine düşman edilmesinden, yolsuzluk, usul­süzlük gibi rezilliklerin adeta vaka-i adiye haline gelmesi gibi nice olumsuz sonuç doğurdu.

Adalet Partisi Genel Başkanı Vec­det Öz, 19 yılda olanları tek cümle içinde toplamış.

Okurken daralıyor insan ama ne yapalım bunları bilmeden de kurtu­luş reçetesi hazırlamak kolay değil ki.

O zaman okuyalım ve asla unut­mamak için hatırlayalım;

Deniz Feneri, Yimpaş, Kombas­san, kurban paraları, ayakkabı kutuları, para kasaları, yetim, dul, fakir, fukara, garip gureba ve kul hakları, TÜRGEV, Rıza Zarrap, mil­yarlık saatler, Bakara,/makara, din tüccarları, davul, zurna ve törenle karşılama yapan PKK uşakları, Oslo, Dolmabahçe, Apo yandaşları ve İmralı ziyaretleri, askerin yoluna döşenen mayınlar, heba edilen kahraman şehitler, unutulan gaziler, inadına BOP eş başkanlığı sözleri, başına çuval geçirilen askerler, NOTA verilsin diyenlere “müzik notası mı bu verelim?” cevabı, alınan ancak hâlâ iade edilmemiş üstün liyakat nişanı, Allah Ame­rikan askerlerini korusun, üç beş şehit için meclisi toparlayamayız, askere kelle, askerse asker ölmek için maaş alıyorlar, Kızılay Maden Suyu şişesine kadar kaldırılan T.C. ibaresi, kaldırılan Andımız, tartışmaya açılan Nutuk, usulen kutlanan milli bayramlar, alçakça indirilen bayraklar, İstiklal Marşı’n­da oturan gafiller, Türkiye Cumhu­riyeti Devleti adından rahatsız olan hainler, devletin adı Anadolu olsun, Türk bayrağı değil Türkiye Bayrağı olsun diyenler, TRT’ye çıkarılan Osman Öcalan, dağıtılan kömürler, makarnalar, suyu, elektriği olmayan köylere gönderilen buzdolapları, ça­maşır makineleri, gözden çıkarılan Kıbrıs, feda edilen Ege adaları, sı­nırda petrol kaçakçılığı, Barzani’ye gönderilen paralar, sözde Kürt devleti televizyonuna TÜRKSAT’tan yayın izni, Türk düşmanı, bölücü alçak Şivan Perver, İbo eşliğinde gözyaşları dökülerek yakılan megri megri ağıtları, elele-kolkola verilen pozlar, madenlerde birilerinin çıkarı için ölen gariban işçiler, tecavüze uğrayan masum çocuklar, kadın cinayetleri, bağımsız basına yapılan baskı, yandaş basına destek, tutul­mayan sözler, siyasi yalanlar, büyük şehirlerdeki talanlar, Katar’a satılan varlıklar, Cumhuriyetin kazanımla­rını babalar gibi satanlar, katledilen ormanlar, tohumdan, samana, diş macunundan deterjana kadar dı­şarıdan ithal edilen ürünler, devlet kefaleti ile köprü yapıp aradan rant elde eden uyanık yandaşlar, alınan avantalar, üstünden geçmesek de parasını ödediğimiz maliyeti yüksek köprüler, oto yollar, tüp geçitler, uçmasak da parasını ödediğimiz havaalanları, hastalanmasak da parasını ödediğimiz şehir hastane­leri, alınan çifte maaşlar, çalınan sınav soruları, ananı da al git diyen zihniyet, milletin anasına küfreden yandaş işadamları, bitirilen tarım ve hayvancılık, zam yapıyor diye suçla­nan esnaf, tanzim satış kuyrukları, çöpten yiyecek toplayan insanlar, beş milyon işsiz, mağdur edilmiş emekliler, yok edilmiş eğitim, bilgi yoksunu öğrenciler, sağlıktan, eği­time kadar her şeyi bedava karşıla­nan/istediği üniversiteye direk kayıt edilen mülteciler, kendi ülkesinde mülteci gibi yaşayan vatandaşlar, Dünya’nın en pahalı suyu, benzini, elektriği, doğalgazı, pahalı ancak çekmeyen internet ve telefon hizmeti, sıkıştıkça habire yapılan zamlar, 19 yılda sekiz kat artmış olan dolar, sekiz kat fakirleşmiş bir toplum, icralar, iflaslar, intiharlar, artan boşanmalar, dağılan yuvalar, ülkesinden soğutulduğu için yurt dışına giden beyinler ve yurt dışına kaçan sermaye, döviz artışından malına mal katanlar, hazineden yok olan paralar, avantadan gemicikler, yatlar, villalar, saraylar, saltanat süren aileler, kayıp damat, bir taraf­ta pudra şekeri çeken AK gençlik, diğer tarafta AÇ gençlik, malı gö­türen tosuncuklar, bitcoinciler, gri pasaportla insan ticareti, önlene­meyen koronavirüs salgını, kapatılan Hıfzıssıhha Ensti­tüsü, üretilemeyen yerli aşı, maske rezaleti, harcanmış olan kara gün akçesi, lebalep kongreler, lebalep Ayasofya açılışı, vatandaşa kesilen cezalar, tedbirlerde yandaşa uygulanan çifte standart, Suriyeli mülteci sorunu, mültecilere harcanan 40 milyar dolar, ödenemez dış borç, artan enflasyon, çöken ekonomi, önlene­meyen kriz, anti demokratik rektör atamaları, tahrip edilen eğitim sistemi, din istismarı, yaygınlaşmış hurafe düzeni, EYT mağdurları, KYK mağduru öğrenciler, atanama­yan öğretmenler, onursuzca teslim edilen Rahip Brunson, Trump’ın onur kırıcı hakaret mektubu, onur kırıcı bir şekilde Putin’in kapısında bekletilen Cumhurbaşkanı, Aziz Türk Milleti’ne kurşun sıktıran, uşak, maşa, hain, alçak Fetö ve onun elini öpmeye sıraya girdiği halde hâlâ siyaset yapıp içeri atıl­mayanlar, kurunun yanında yanıp içeride yatanlar, askere kumpas kuranlar, Ergenekon destanına kara çalanlar, TSK’nın en önemli, en mahremine, en gizli dosyalarına, planlarına el koyanlar, bunlara müsaade ettikleri halde serbest kalanlar, üstelik üst düzey görev alanlar, Montrö’ye dil uzatanlar, kanal İstanbul, ranta açılan araziler, pervasızca yapılan ihanet, yolsuz­luk, hırsızlık, haksızlık, hukuk­suzluk, adaletsizlik, düşürülen Rus uçağı, önce Esat sonra Eset, kurulan sözde Kürdistan devletine T.C. bütçesinden ödenen maaşlar, indirilen Türk bayrakları, soykırım var diyen Biden’a layıkıyla verile­meyen cevap, NATO toplantısında hamdolsun bu konular açılmadı diyen Cumhurbaşkanı, kayıp 128 milyar dolar, Binali Yıldırım’ın dudak uçuklatan aile serveti, Mafya Devlet ilişkileri, yok edilen değerler, çöken ahlak, olmayan hak, hukuk, adalet, insan hakları ve tüm bunları görmemezlikten gelen yandaş ada­let, şakşakçı basın, tüm kazanımları satılmış yok edilen Cumhuriyet, unutturulmaya çalışılan kahraman­lar ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Unuttuğum daha onca şey..

Geçmiş olsun Türkiye’m..

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Magandalığa medeni tepki böyle oluyor


Euronews’te ya­yınlanmış bir haberi gönderdi okurlarım­dan biri.

Olayın tarihini bile­miyorum ama pek önemli de değil.

Çünkü Türkiye’de çok alı­şılmış olan bir magandalık, medeni bir ülkede çok ciddi bir ceza ve ders niteliğindeki bir gerekçeli kararla sonuçlanmış.

Belçika’da düğün yapan Türkler uzun bir araç konvoyu oluşturup E-17 otoyoluna çıkmışlar.

Davul zurnaların çaldığı, herkesin arabalarından taşarak bağırıp çağırdığı (neyse ki ateş etmemişler/edeme­mişler) dur-kalk giden konvoy yüzünden trafik aksamış ve sonunda polis müdahale etmiş.

Düğün sahipleri ile konvoya katılan­ların çoğu mahkemeye çıkarılmış.

Mahkeme 18 Türk’e 5 yıl bo­yunca trafikten men ve 2000 Euro para cezası vermiş, 6 araca da el konulmuş.

Hakim gerekçeyi açıklarken şu ifadeleri kullanmış;

“Sadece trafik sıkışıklığına neden olmakla kalmıyorsunuz, aynı zamanda diğer sürücüle­rin sinirlenmesine yol açıyorsu­nuz. Davranışınız agresifliğe ve sonucunda ırkçılığın artmasına neden oluyor. Zaten yeterince ırkçı var, buna karşı durma­nız gerekiyor.. Eğer bir parti yapmak istiyorsanız kafanıza kova bile geçirebilirsiniz ancak yolları, amaçları için kullanıl­maya bırakacaksınız. Yaptığı­nızın diktatöryel bir tarafı var. Yollar hepimize ait ve kimse kendi malı gibi kullanamaz. Yolu tıkarken o esnada hasta­neye yetişmeye çalışan birinin vaktini çalmış olabileceğinizi düşündünüz mü? E-17 Avru­pa’daki en kalabalık otobanlar­dan biri. Sizin dans edebilece­ğiniz bir yer değil”

ÇOK GÜLDÜM

Ama bu sefer bu cezalı


Adam karısını ve küçük oğlunu tatil için deniz kenarındaki bir otele göndermiş, bir hafta sonra kendi de gidip onlara katılmış. İlk gece yatma vakti gelince eşine kur yapmak istemiş, “Pıssttt.. Oğlanın önünde saçmalama..!” diye kısık sesle fısıldamış karısı. “Haklısın..” demiş adam, “Haydi kumsala gidelim..” Kumsalın üzerinde özlemle birbirlerine sarılırken polisin biri aniden ortaya çıkıvermiş, bağırmış, çağırmış sinirle “Vay densizler, çabuk gidin buradan, utanmalısınız.. Halka açık yerde olur mu bu..!” diye. “Haklısınız, bir anlık zaafıma geldi, bir haftadır birbirimizi özledik de..” demiş adam, “Ne olur bu seferlik görmemezlikten gelin.” Polis “Tamam, seni affediyorum, sen kaybol..!” demiş, “Ama bu şıllığı bu hafta üçüncü defadır yakalıyorum, bu sefer elimden kurtulamaz ona göre..!”

Deneme

Gizli servis, önemli bir işte görevlendirmek üzere “suikast elemanı “ seçimi için personelden iki erkek bir kadın elemanını teste almış, adayların sadakatini ve görev inancını denemek için ilk erkek elemana “İçerideki odada eşin var.. Al şu silahı, gir içeri ve vur onu!” demişler, Adam “Oh..! Hayır yapamam.. Gerçekten yapamam..” diyerek tabancayı yere bırakmış, eşine sarılarak gözyaşlarıyla ayrılmış oradan. İkinci adam da “Bakın.. Beni unutun.. Yokum..” diyerek eşini de alarak koşarak terk etmiş mekanı ..Sonunda kadını çağırmışlar, “İçeride kocan var, al şu silahı, git ve onu hemen hallet..” diye.Kadının birden yüzü gerilmiş, almış silahı eline, girmiş içeriye, kapatmış kapıyı, arka arkaya silah sesleri duyulmuş, daha sonra kırılan mobilya sesleri ve ardından uzun bir sessizlik…Sonunda kadın dışarı çıkmış, fırlatmış silahı yere, “Sersemin biri tabancama kurusıkı doldurmuş..” demiş sinirlenerek, “Odada sivri bir şey de yok, ben de mecburen sandalyenin bacağını kırdım, vura vura halletmek zorunda kaldım..!”

Hastanede bakım var

Çok güzel bir kadın ufak bir operas­yon için hastaneye yatmış, ameliyat sırası gelince çırılçıplak soymuşlar, tekerlekli bir sedyeyle odasından alıp onu ameliyat katına indirmişler, ameliyathanenin önündeki koridorda üzerine bir şey örtmeden bırakmışlar..Biraz sonra beyaz önlüklü bir genç gelmiş, kadının çıplak vücudunu uzun uzun incelemiş, biraz sonra gidip yine beyaz önlüklü iki arkadaşıyla geri dön­müş ve üçü birlikte yakından inceleme­ye başlamışlar, dördüncü arkadaşları da ona katılınca kız dayanamamış, “Eee, yeter beyler..!” demiş, “Şu ameliyata ne zaman başlayacaksınız?..” İçlerinden biri, “Biz bilemeyiz abla..” demiş “Bizler boyacıyız..!”

Sarışın ve Boru

Otobüse biner binmez sarışın kız düşmemek için otobüsteki dikey bir boruya tutunmuş. Daha sonra aynı boruya tutunan ve onun gözlerine şaşkın bir şekilde dikkatle bakan delikanlıyı fark etmiş, sinirlenip hemen ona sırtını dönmüş. Otobüs durağa gelince delikanlı sarışının omzuna dokunup “Benim bu durakta inmem lazım..” demiş yutkunarak.

“Bana ne?” diye cevap vermiş sarışın sinirlenerek, “Nerde inersen in..! Ben iniş yolunuzu tıkamıyorum ki?”Delikanlı “Ama bu boru benim de..” demiş, “Hırdavatçıdan banyo perdemi asmak için satın almıştım..”