Korkusuz
Can Ataklı

Tam kapama bitmeden, korona testi yapılmamış herkese test yapılsın

ÖNERİ

Tam kapama bitmeden, korona testi yapılmamış herkese test yapılsın


Bugünden itibaren tam kapanma sürecinin bitmesine tam bir hafta var.

Yaygın inanış haftaya pazartesi günüden itibaren çok ciddi bir rahatlama olacağı yönünde.

AKP Genel Başkanı, tam bir yıl önce olduğu gibi halka yine umut pompaladı, tam kapanmanın olumlu sonuç verdiğini ve yumuşamanın sağlanacağını söyledi.

Oysa bu süreçte hiç konuşmaması gerekiyordu.

Ancak Erdoğan bırakın bu süreçte konuşmayı, kendi koyduğu yasakları bile çiğnemekten çekinmedi.

Kalabalıklara girdi, cenaze namazlarına gitti, iftar programları düzenledi.

Bugünden itibaren tam kapanma biraz daha gerçekçi hale geliyor.

Çünkü devlet memurları idari izinli sayıldılar.

Uzaktan eğitim bir haftalığına durduruldu.

Keşke bugünden itibaren uygulanacak yöntem, bundan önceki 10 günde de uygulanmış olsaydı.

Gerçi buna da şükür diyeceğiz mecburen.



Bu arada bir de öneri sunmak istiyorum.

Geçen yıldan bu yana hep sorduğum bir soru var.

Diyorum ki, “Korona testleri neden sadece talep edene uygulanıyor? Neden geniş kalabalıklara talep olmadan tarama yapılmıyor?”

İşte şimdi tam fırsatı...

Önümüzde bayrama kadar iki buçuk günlük süre var.

Sağlık Bakanlığı, bütün ülkedeki ekiplerini harekete geçirse, bu ekipler ev ev dolaşarak bugüne kadar hiç korona testi olmamış kişilere test yapsa ve Türkiye’nin gerçek durumu ortaya çıkarılsa.

Bu çok zor olmasa gerek.

Bir günde 4-5 milyon kişiye test uygulanabilir.

Zaten günde 300 bini aşkın test yapılabiliyor.

Bir kampanya heyecanı içinde milyonlarca testin yapılması o kadar da zor değil.

Bunun bana göre müthiş yararı olur.

Bir kere hiç test olmamış insanlar bu sayede taranmış olur, ikincisi gerçekten test sayısı arttıkça vaka sayısı da artıyor mu bu görülmüş olur, üçüncüsü virüs kaptıklarının farkına olmayanlar erkenden tedavi görmeye başlar.

Şu ana kadar yaklaşık 50 milyon test yapılmış.

5 milyon kişide korona tespit edilmiş. Demek ki en az 10 milyon test, virüsü kapanlar için yapılmış.

Geri kalan 40 milyon test, 40 milyon kişi için değil.

Pek çok kişi iki hatta üç kez test yaptırdı bugüne kadar, varlıklı olanların her hafta ya da 15 günde bir test yaptırdıkları biliniyor.

10 milyon kişi üçer defa test yaptırsa 30 milyon eder, 10 milyon koronaya yakalan; eder 40. Geriye 10 milyon test kalıyor.

Bu durumda nüfusun en fazla 25 milyonu testten geçmiş.

Hiç test yaptırmamış 4-5 milyon kişi, iki günde testten geçirilirse sanıyorum önümüzü görmemiz açından çok değerli bir veriye kavuşmuş olacağız.

ŞAŞIRDIM

Sedat Peker’in konuşmaları, “Mafya liderine cevap mı vereceğiz?” diye geçiştirilemez


Yurt dışında kaçak olarak yaşayan Sedat Peker dün üçüncü videosunu da yayınladı.

Dikkat ediyorum da medyada fazla ilgi görmüyor Peker’in videoları.

Doğruluğunu, yanlışlığını elbette bilemem ama iddialar çok ciddi ve vahim.

İster istemez insanın aklına Susurluk kazasını getiriyor.

Orada da beklenmedik bir gelişme sonrası herkesi hayretler içinde bırakan bir dizi pis olay ortaya saçılmıştı.

Dikkatimi çeken önemli noktalar var.

Örneğin Peker, Mehmet Ağar’ı uyuşturucu kaçakçılığı ile suçluyor.

Oğlunun cinayete karıştığını, jandarma marifetiyle bunun örtbas edildiğini söylüyor.

Ağar ile MİT müsteşarının arasının açık olduğunu iddia ediyor.

Kendine derin devlet diyen bir çetenin, bazı kişilerin milyarlık mallarına çöktüğünü ileri sürüyor.

Peker, Dubai’de olduğunu açıkça beyan ediyor, meydan okuyor, “Haydi gelin beni alın buradan operasyonla, ama kendimi savunurum, kan dökülür” bile diyor.

Çok belli ki Peker’in arkasında ciddi bir koruma var.

Şu anda tam çözemediğim, Türkiye’de arkasında kimin olduğu ve Peker’in açıklamalarıyla işi nereye kadar tırmandıracağı.

Bu arada Peker’in dolaylı dolaysız suçladığı kişi ve kurumların sessiz kalması da manidar...

Ağar ve çevresi hiç konuşmuyor.

İçişleri Bakanı, sanki böyle bir şey olmuyormuş gibi davranıyor.

İstihbarat birimleri sessiz...

Yeraltı dünyası diye bilinen çevrenin ünlü isimlerinden de ses çıkmıyor.

Bir tek jandarma anlamsız bir açıklama yaptı.

Tabii devlet görevlileri, “Bir mafya liderinin saçma iddialarına mı cevap vereceğiz?” diyebilir.

Teknik olarak haklı olabilirler.

Ama sokaktaki en ilgisiz vatandaş bile biliyor ki, Peker ve benzerleri sadece “mafya lideri” olarak tanımlanamaz.

Devletin içindeki pek çok önemli nokta ile bire bir ilişkisi olmadığının söylenmesine inanan bir kişi bile çıkmaz.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Cem Uzan, diğer muhalif liderlerden daha fazla alternatif olarak görülüyor


Son günlerde Cem Uzan’ın adı çok duyulur oldu.

Gazeteler ve televizyonda yok Cem Uzan.

Ama sosyal medyada, bazı YouTube kanallarında söyleşileri yayınlanıyor.

Geçenlerde Memduh Bayraktaroğlu’nun Cem Uzan’la yaptığı bir saati aşan sohbeti izledim.

Genç Parti’nin eski Genel Başkanı hayli formda görünüyordu.

Tam 60 yaşında olmanın verdiği olgunluğun çok yakıştığını söyleyebilirim.

“128 milyar dolar nerede?” sorusunu gündeme sokan Cem Uzan, kendinden çok emin konuşuyor.

Çok ilginç sözler söyledi.

Örneğin, “yeni dönemde siyasetçinin güler yüzlü olması gerektiğini” anlattı.

Ekonominin “kapitalist değil, sosyal kapitalist olması” gerektiğine inandığını söyledi.

Sonra da kapitalizmin azgın değil, vicdani olması gerektiği üzerinde durdu.

İktidara gelmesi halinde bakanlarının yüzde 20’sini muhalefetten alacağını ve herkesin elini taşın altına koymasını sağlayacağını, böylelikle çok adil ve objektif bir yönetim biçimi oluşturacağını ileri sürdü.

 “Hırsızlığın olmadığı bir düzende, adil bir yönetim olacağını” söyleyen Uzan, izleyenleri güldüren şu örneği verdi;

“Bugün Bill Gates’e gitsek ve beş dolar istesek vermez, aptal mıyım der değil mi? Peki Katar 500 milyon dolarlık hediyeyi niye verdi?”

Bakıyorum da sokakta Cem Uzan’ı konuşan pek çok kişiye rastlıyorum.

Bana öyle geliyor ki, alternatif olmak açısından, Cem Uzan bu haliyle bile mevcut liderlerden daha ilerde görünüyor.

BUNU YAZMAK GEREK

Bu hep böyle değil miydi Süleyman Bey?


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kars’ta konuşmuş ve terör örgütü PKK’ya yönelik son operasyonları anlatmış.

Soylu’nun söylediği bir cümle çok dikkatimi çekti.

Aynen şunu demiş;

“Şehadeti göze alan ve bu konuda herhangi bir çekinceleri olmayan kahramanlarımız, bazen yürümekte bile zorluk çekilen birçok yere günlerce yürüyerek, pusu atarak, operasyon gerçekleştiriyorlar. Allah onlardan razı olsun. Eren operasyonlarında 127 mayın EYP, tuzaklanmış şekilde bulundu. Yaklaşık 412 kilogram patlayıcı ele geçirildi. 138 silah, 45 bin 395 mühimmat ve 439 kilo da esrar ele geçirildi.”

İçişleri Bakanı Soylu, elbette operasyonlara katılan güvenlik güçlerinin fedakârlığını ve çektikleri sıkıntıları dile getiriyor.

Bir anlamda moral veriyor, bu çok doğal.

Ancak şunu da unutmamak gerek.

Güvenlik güçlerimiz 1984’ten bu yana aynı fedakârlıkla ve hatta geçmişte bugünkünden çok daha çetin koşullarda mücadele etmişti.

Güvenlik güçlerimiz bu uğurda PKK’yı üç kere bitirmeyi de başarmıştı.

AKP, iktidarı devraldığında neredeyse “sıfır terör eylemi” vardı.

Geçen yıllar içinde birbiri ile tutarsız garip politikalar izleyen iktidar, sonunda terörü yine baş edilmesi çok güç bir dev haline getirmeyi başardı.

Süleyman Bey bir de buradan bakmalı ve “Biz ne yaptık da ülkemizi yine bu hale düşürdük?” diye kendini de hesaba çekmeli.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Erdoğan’ı ikide bir niye sosyal medyanın önüne atıyorlar?


Sarayın danışmanlarının ne kadar niteliksiz ve beceriksiz oldukları her geçen gün biraz daha açığa çıkıyor.

Kolay günlerde Amerikan tipi propaganda yöntemlerini kullanarak akıllı gibi görünen danışmanların foyası, iktidarın köşeye sıkıştığı günlerde ortaya çıkıyor.

Erdoğan’ı önceki akşam sosyal medyada yine canlı yayına çıkardılar.

Sonuç daha önceki gibi yine fiyasko oldu.

Danışmanlar sanıyorlar ki Erdoğan sosyal medyada gençlerin önüne çıktığında puan toplayacak, gençlerin sevgisini kazanacak.

Tabii hepsi dünyadan kopuk olduğu için genç neslin siyasete, AKP’ye ve Erdoğan’a nasıl baktığını anlamıyorlar.

Erdoğan yine dislike rekoru kırdı.

Ayrıca yağmur gibi yağan “128 milyar” mesajları da ayrı bir rekora imza attı.

Sarayın paralı trolleri ve cep telefonlarından atılan “destek verin” mesajları da işe yaramadı.

Danışmanlara tavsiyem; olur olmaz zamanda Erdoğan’ı sosyal medyada canlı yayına çıkarmamaları.

Erdoğan için yapacakları en iyi iş bir toplantı icat etmeleri ve Erdoğan’ın yapacağı konuşmayı bütün televizyonlardan yayınlatmaları.

Zaten tek becerdikleri de bu...