Korkusuz

SOKAK demokrasinin hava deliğidir...

SOKAK demokrasinin hava deliğidir...
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı dehşetengiz açıklamayla, toplumsal muhalefetin  hareket alanını daha da daralttı ve muhalefet partileri üzerinden topluma gözdağı verdi. Erdoğan, “Sokağa çıkarsanız, sizi önümüze katar kovalarız” diyerek, muhalefete kabul edilemez bir sınır çizdi. En temel demokratik hakları için sokağa çıkıp derdini anlatmak isteyenleri “potansiyel darbeci” ilan eden Erdoğan, ilgisiz bir 15 Temmuz benzetmesi de yaparak, sokağı kriminal hale getirdi.

MUHALEFET ÇOKTAN HAZIRMIŞ…

İşin ilginç yanı; CHP, İYİ Parti ve Deva Partisi de sanki bu açıklamayı bekliyormuşçasına, Erdoğan’ın çizdiği sınıra razı olduğunu gösterdi. Üç partinin temsilcileri, “Biz zaten sokağa çıkmayacağız ki’’ diyerek, bu sınırı kabullendiklerini ilan etti. Muhalefetin bu tavrı, iktidarın üzerinde artık hiçbir caydırıcılıklarının kalmayacağı anlamına geliyor. Toplumsal talepleri için sokağa çıkmayacağını ilan eden bir muhalefet, iktidarı nasıl etkileyecek ve nasıl durduracak acaba? İktidar, seçime kadar istediği her şeyi yapacak; muhalefet de “seçim günü”nü bekleyecek, öyle mi?

İlginç bir demokrasi anlayışı doğrusu...

SESSİZLİĞİN SEBEBİ BELLİ OLDU

Erdoğan, önceki gün yaptığı açıklamayla istediği sonucu aldı. AKP genel başkanı, muhalefeti artık “Elektrik zamlarını bile protesto edemeyecek” hale getirmiştir.

Çünkü; sokağa çıkmak, hak aramak, dert anlatmak, kamuoyu oluşturmak, toplumu uyarmak ve çözüm yolu göstermek, muhalefet açısından da “kriminal” bir durum olarak kabullenilmiştir. Zaten bu yüzdendir ki; elektriğe yüzde 125 zam gelmiş olmasına rağmen, muhalefet partileri olağan yaşamlarına devam etmiş, halkın feryadını siyasal bir tepkiye dönüştürememiştir. “Aman bize ne derler?” kaygısı, muhalefeti siyaseten felç etmiştir.

HALKIN NEFES BORUSU TIKANIYOR

Oysa ki; meşru, şiddete bulaşmayan, kimsenin özgürlüğünü kısıtlamayan, hiç kimseye zarar vermeyen sokak eylemleri yapılmalı ve iktidara meydanın boş olmadığı gösterilmeliydi. Meşru gösteriler ve basın açıklamaları demokrasinin nefes borusudur. Halk, sokağa çıkar, kamuoyu oluşturur, derdini anlatır, çözüm arar… İktidar da bu talepleri görür, ona göre adım atar. Dolayısıyla, meşru ve şiddete bulaşmayan her eylem, aynı zamanda demokrasiye nefes de aldırır. Sokak, demokrasinin hava deliğidir.

ANAYASA UNUTULDU BİLE…

Üstelik yukarıda sıraladığım bu olgu, anayasamızın 34. maddesinde ayrıntılarıyla anlatılmış ve şu ifadeler kullanılmıştır: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Anayasa’nın 34. maddesi, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin izin alma koşuluna bağlanamayacağını” açıkça ifade etmiştir.

Ne yazık ki; Demokrat Parti hariç; muhalefet partilerinin bu maddeyi hatırlatacak mecali bile kalmamış...

Erdoğan, en temel anayasal hakkı uygulatmayacağını söylerken, muhalefet artık buna bile itiraz etmiyor. “Aman provokasyona gelmeyelim” denilerek, sokaklar AKP’ye terk ediliyor.

TAMAM SİZ ÇIKMAYIN AMA…

Burada vahim olan bir durum daha var:

Muhalefet partilerinin sözcüleri, “Biz kesinlikle sokağa çıkmayacağız’’ diyerek, parlamento dışı muhalefetin yapacağı etkinlikleri de “kriminal” hale getiriyor. Bu anlayış, AKP’nin elini rahatlatıyor.

Defalarca söyledik ama muhalefet anlamamakta ısrar ediyor: “AKP ne der?”, “MHP ne der?’’ diye siyaset yaptığınız sürece, iktidarın çizdiği sınırların dışına çıkamazsınız...

[caption id="attachment_319204" align="alignnone" width="600"] Kemal Kılıçdaroğlu[/caption]

ADALET YÜRÜYÜŞÜ, SOKAK EYLEMİYDİ

Sokak madem bu kadar kötü ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’dan İstanbul’a kadar neden yürüdü?

450 kilometrelik Adalet Yürüyüşü boyunca, bir kişinin burnu kanamadı, bir kişinin cüzdanı çalınmadı, tek bir cam çerçeve kırılmadı… Milyonlarca kişi demokratik bir olgunlukla, polis ve askerimizin de olağanüstü çabası sayesinde en temel demokratik hakkını kullandı.

Keza; aynı durum İYİ Parti için de geçerli… İYİ Parti, AKP ve MHP’nin engellemelerine rağmen, sokakta kurulmadı mı? Meral Akşener’in parti kurma çalışmaları sırasında tel örgüler önünde verdiği fotoğraf, sokağın hak arama mücadelesindeki önemini göstermiyor mu?

[caption id="attachment_319206" align="alignnone" width="600"] Meral Akşener[/caption]

HAKLARINIZDAN VAZGEÇMEYİN

Muhalefet, savunma refleksini bırakmalı ve Erdoğan’ın kendisine çizdiği ‘’sınır’’ı kabul etmemelidir. Bu anlayışın sonu yoktur… Muhalefet bu anlayışa göre; artık miting yapmayacak mıdır? Tüm sorunların çözümü için sandık mı beklenecektir?

Demokrasi, sadece sandıktan ibaret değildir.

Demokrasi, toplantı ve gösteri hakkıdır.

Demokrasi, düşünceyi ifade etme özgürlüğüdür.

Bu özgürlüğe ise en çok muhalefetin sahip çıkması ve anayasanın 34. maddesinde güvence altına alınan hakları gasp ettirmemesi gerekir.

Anayasal haklarından feragat ettiğini açıklayan bir muhalefetin, iktidarın alternatifi haline gelmesi mümkün değildir.