Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Sizler ve tüm gazete okurları için çok zor geçecek ama...

Canlarım,

Pek değerli gazeteci ve yazar dostlarım sadece:

Muhterem Reis-i Cumhur hazretlerinin sağlık sorunuyla ilgileniyorlar...



Benim gibi...

Uzayın derinliklerinde parıldadığı için görünmeyen bir büyük değere:

Baktıkları bile yok...

Ayıp oluyor ama...





Benim de canım var...

Ben de yazarım...

Hatta...

Konuşurum (Korkmayın yahu; öyle değil, YouTube’da...).



İnsan bir sorar:

Dede yahu nasılsın?..

İyi misin?..

Hoş musun?..

Dolu musun?..

Boş musun?..



Sağlığın nasıl?..

Bir sorunun var mı?..

Yürürken sevgilisinden güç alıyor musun?..



Umurlarında bile değilim ben bunların...

Bunlar için ben “yok hükmündeyim...”.



Canlarım...

Bu fakir 27 yıllık bay-passlı...

Yüksek şeker ve tansiyon hastası...

Bağırsakların bir kısmı yok...



Ama be canlarım...

Bizim medyamız varsa yoksa Reis-i Cumhur Hazretleri:

Kime dayandı (“Dayadı” değil...).

Ayakları sürçtü mü?..

Konuşurken uyudu mu?..



Yav bana bir şey olursa...

Bu medyanın hali ne olur?...

Hiç düşündünüz mü?..



Günlük 5 milyon izleyici...

Bir o kadar da okur...

Bensiz ne yapar?..



Pardon ya...

Hastalığım ilerledi mi ne?..



Canlarım...

70’lik bakım/onarıma gireceğim...

Yağıma, suyuma, gazıma, tuzuma, şekerime ve karbüratörüme bakacaklar...

Bana 10 güz izin lütfen...



Sizler ve tüm gazete okurları için çok zor geçecek ama...

19 yıldır nelere katlandınız...

Benim 10 günlük yokluğuma mı katlanamayacaksınız?..

HANGİ İHTİMAL DOĞRULANACAK...


İYİ Partili yöneticiler ve seçmenler...

Ortada bir HDP gerçeği olduğunu görmüyorlar...



2019 yerel seçimlerinde...

Bilhassa büyük şehirlerdeki (İlle de İstanbul) o muazzam başarının...

HDP yönetimi...

Ve...

HDP’li seçmenler desteğinde elde edildiğini...

İnkar ediyorlar...



2.5 yıldır (2019 yerel seçim başarılarından bu yana) çektiğim videolarımda sık sık hatırlatıyorum...

Ve diyorum ki:

Erdoğan, Bahçeli’nin sırtında dereyi geçiyor...

Bahçeli de...

Sırtında Erdoğan’ı taşırken...

Onun kendisine olan ihtiyacından istifade:

Devlette paralel bir yapılanma kuruyor...



Lütfen not edin...

Erdoğan dereyi geçtiği gün...

Bahçeli’ye “deh deh...” diyecek...

Ve...

HDP Genel Merkezi’nin kapısına koşacak...



Ama...

Görebildiğim kadarıyla Akşener...

Erdoğan’ın önce kendi kapısını çalacağını zannediyor...



Bekleyelim bakalım...

Hangi ihtimal doğrulanacak...



NOT:

CHP Heyeti’nin Erbil’e gitmesi Millet İttifakı’nın ortak stratejisi olarak kabul edilmeliyken:

Bu yaygara ne yahu?..

Kemal Bey ve arkadaşları doğru olanı yaptılar...

BU ŞARTLARDA HANGİ İTTİFAKIN ADAYI KAZANIR?..


Aklımızla vicdanımızı ortak edip...

Şu soruya cevap verelim:

“CHP + İYİ Parti, cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda ortak adaylarını saraya çıkarabilir mi?..”.



İki partinin toplam oyu ne kadar mı?..

Doğru ya unuttum...

Hepinizin bildiğini zannettim...



Bilmeyenlerinize hatırlatayım:

CHP + İYİ Parti:

Taş çatlasın...

Balon patlasın: %37...



AKP + MHP ise:

En kötü: %37...



HDP öyle ya da böyle...

Emanet oylar kaynağına dönse bile (Baraj da %7 olursa daha da rahatlayacaklar...).

Gençlerin sayısı hızla arttığı için:

En az %13...



Ve diğerleri...

Saadet Parti...

Gelecek Parti...

Deva Parti...

Demokrat Parti...

Ve tabelalar...



Evet...

Aklınız ve vicdanınız ortak olduğunda...

Sizce hangi ittifakın adayı...

Hangi şartlarda kazanır?..

MB HESABINDA 188 MİLYAR DOLAR VAR MI? YOK MU?..


Muhalefete göre:

“Erdoğan doğru söylemiyor...”.

Çünkü...

Ve yine muhalefete göre...

“118 milyar dolar döviz rezervimiz yok... Aksine 54 milyar dolar eksi rezervdeyiz...”.



Canlarım...

Erdoğan, her zaman olduğu gibi...

Dibine kadar:

Siyaset yapıyor...

Yani...



Kurduğu her cümle:

Önce kendi seçmeni...

Sonra da...

Eğitimsiz potansiyel seçmen için...



Erdoğan’ın tapulu seçmeni...

Ve...

Erdoğan’ın gözünü diktiği seçmenin:

Ne dövizle işi var...

Ne bankayla...

Ne borsayla...

Ne dış borçla...

Ne iç borçla...



Onlar şuna bakıyor...

Merkez Bankası hesaplarında...

118 milyar dolar:

Var mı?..

Yok mu?..



Var...

O halde:

“Yiyelim aabi...”.

Bu kadar basit...

YOKSULLUK, CEHALET VE ÖZGÜRLÜK...


Üçüncü dalga demokrasi dönemi...

Birleşik Krallık da sömürgelerine bağımsızlık verme kararı almıştır...

Bir İngiliz Lort, uzun zamandır yaşadığı bir İngiliz sömürgesinden, İngiltere’ye kesin dönüş yapmaya karar verir...

Uşağını çağırır...

Gülümser:

“Sana sevineceğin bir haber vereceğim” der...

Hoş bir gülümseme oturur siyahî uşağın dudaklarına...

“Ben ülkeme dönüyorum ve giderken sana özgürlüğünü veriyorum...”.

Uşağın yüzündeki gülümsemeyle birlikte gözlerindeki pırıltı da söner...

Lort durumu fark edip sorar:

“Neden üzüldün?.. Özgürlüğünü istemiyor musun?..”.

Siyahî uşak, yoksulluk ve cehaletin ortak cevabını verir:

“Bana özgürlüğümü değil de av köpeğinizi verseydiniz daha çok işime yarardı...”.