Korkusuz

Siyasi suikast!

Siyasi suikast!
Kemal Bey “Siyasi Suikastler olabilir” dedi.

İktidar küplere bindi...

“Kaos istiyorsunuz” dediler hep bir ağızdan...

Yahu...

Kemal Bey’in başına gelmeyen kaldı mı?

★★★

Mecliste yumruklu saldırı mı olmadı...

Artvin Dağları’nda PKK kurşunu ıskalamadı mı?

Çubuk’ta canlı yayında linç edilecekti.

3 saat bir evde mahsur kalmadı mı?

Daha ne olması gerekiyor?

Kemal Bey nezle oldum dese, devletin alarma geçmesi lazım.

★★★

Bugün Ahmet Taner Kışlalı’nın ölüm yıldönümü...

Daha dün gibi hatırımızda patlayan arabasının görüntüsü...

Sicim gibi yağan yağmurda gittiğimiz Uğur Mumcu cenazesine katılmayan mı vardı?

Bahriye Üçok... Turan Dursun... Çetin Emeç...

“Siyasi suikast” lafı gökten inmedi...

Yakın tarihimiz olanlarla dolu...

Bu ülkede aydınımız canını cebinde taşıdı hep.

★★★

Sadece aydınlarımız mı?

Hayır siyasiler de öyle...

Ülkenin alınyazısı bu...

★★★

Ama CHP’li olduğunuz zaman iki kere hedeftesiniz.

★★★

1977 seçimleri erkene alındı.

Ecevit yurt gezisine çıktı.

Zor yerleri de geziye dahil etti.

Tokat, Gümüşhane, Erzincan...

26 Nisan 1977 günü Tokat’a girdi.

Niksar ilçesinde taşlı saldırıya uğradı.

Umursamadı. Otobüsü taşlanmış olmasına rağmen yolundam dönmeyeceğim dedi.

Ertesi gün...

Gümüşhane Şiran’a geldiler.

Partinin otobüsünü ilçenin girişinde CHP Gümüşhane il başkanı Murat Öztekin ve partililer karşıladı.

Konvoy halinde şehir merkezindeki belediye binasının önüne gelindi. Burada otobüsün üstüne çıkan Bülent Bey kalabalıktan bir hayli etkilenmişti.

Çünkü sağ oyların ağırlıklı olduğu Şiran’da böyle bir kitle beklemiyordu. Kalabalığın da verdiği heyecan ve coşkuyla konuşmasına başladı.

“Aziz Şiranlılar!”

Tam o sırada kalabalığın arkasındaki bir gruptan protesto ve yuhalama duyuldu. Herkes tam ne oluyor diye bakmaya çalışırken bu kez bir el silah sesi duyuldu. Otobüsün üzerindeki Ecevit hedef alınarak ateş açıldı.

Kurşunlar yağmur gibi gelmeye başladı. Atılan kurşunlardan biri Ecevit’in otobüsün üzerindeki direklerden birine isabet etti. Ortalık karıştı.

Kitle dağılmadı. Ateş edenlerin üzerine doğru yürüdü. Sadece ateş etmekle kalmıyorlar ellerindeki balta ve sopalarla partililerin arabalarını kırıyorlardı.

İl başkanı Murat Öztekin’in uyarısına rağmen Ecevit otobüsün üzerinden inmedi. “Konuşmamı sürdüreceğim” dedi. Ancak aşağıda da meydan savaşı devam ediyordu.

Ecevit haykırarak konuştu. “Türk devletinin gücü eşkıyayı kovmaya yeter. Defedin o eşkıyayı. Onlara memleketi ve çocukları teslim etmeyeceğim. Bu vatanı ve çocukları birlikte kurtaracağım. Ben buradayım. Öldürürlerse beni de öldürsünler.”

Ecevit, konuşmasını sürdürürken üzerinde bulunduğu otobüsün kırılmamış tek camı kalmamıştı.

★★★

“Şiran meydan muhaberesi”nde ilginç sahneler yaşandı.

İl başkanı Murat Öztekin’in eşi Nalan Öztekin meydanın hemen karşısındaki bir evin balkonundan Ecevit’in konuşmasını dinliyordu. Yanında partili arkadaşı Hüseyin Öztürk’ün eşi Azime hanım da vardı. Bir anda balkonlarının altındaki saldırganları görünce balkondaki odunları fırlatmaya başladılar.

O kadar çok odun fırlattılar ki aşağıdaki arabalar zarar görmeye başlamıştı.

Kadınlı kızlı bir CHP direnişi başlamıştı.

★★★

Bu arada Ecevit, çatışmayı yatıştırmaya çalışıyordu.

“CHP’liler durun siz hiçbir şey yapmayın. Eşkıyanın oyununa gelmeyin.”

Oysa bırakın sıradan partilileri İl başkanının eşi odunlu müdafaa yapıyordu!

Olaylar durulacak gibi değildi. Camı kırılmadık tek bir araba kalmamıştı. Parti yöneticilerinin uyarısıyla Ecevit aşağıya indi. 10 dakikalık konuşmasını yine de tamamlamıştı.

Ancak asıl büyük sorun bu meydandan ve dahası şehirden nasıl çıkacaklardı. Olaylara müdahale etmesi için 3.ordu komutanı Ali Fethi Esener’i aradı.

Her ne hikmetse paşa yerinde yoktu. Takviye askeri güç ve helikopter istendi. Ancak o da mümkün değildi. Bülent Bey Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü aradı.

Korutürk bu işle ilgilenmesi için genel sekreterini görevlendirdi.

Ama o kadar.

Ecevit otobüsün içinde sıkışmış haldeydi. Geziyi takip eden bir avuç gazeteciye, tarihe geçen o ünlü açıklamasını yaptı.

“Taş atılınca şapkasını alıp kaçan Demirel korkağı! Üç buçuk eşkıya ile millet dize gelmez! Demirel millete değil eşkıyaya, sandığa değil namluya güveniyor.”

★★★

Bu arada Erzincanlı CHP’liler çoktan yola koyulmuşlardı bile. Şiran’da abluka altında kalmış genel başkanlarını kurtarmaya geliyorlardı.

Meydanda herkes Erzincan’dan gelecek CHP’lileri bekliyordu. Uzunca bir konvoyla gelen Erzincan CHP örgütünü de yolda saldırı bekliyordu. Yolun kenarlarına kümelenmiş gruplar geçen bütün arabaları taşlıyordu.

Camları kırılsa ufak tefek yaralanmalar olsa da yola devam ettiler.

Şiran’a akşam saatlerinde vardılar. Devlet sağır olmuş, güvenlik kuvvetleri müdahale etmemiş ve ana muhalefet partisi genel başkanı bir şehirde rehin kalmıştı.

★★★

Ecevit geri adım atmadı. Erzincan’dan gelen takviye ile beraber partililer otobüsün önünde güvenlik koridoru yarattılar. Uzun bir araç konvoyuyla Erzincan’a hareket ettiler. Şiran’dan çıkmayı başardılar.

★★★

Bu olaydan tam üç yıl sonra...

CHP Nevşehir il başkanı Avukat Zeki Tekiner de silahlı saldırıyla yaşamını yitirdi. Cenaze töreni en az suikast kadar üzücü olaylara sebep oldu.

Cenaze töreninde Ecevit konuşma yaparken meydan kurşun yağmuruna tutuldu.

5’i milletvekili olmak üzere 9 kişi yaralandı.

Kalabalık dağıldı. Tabutlara bile tam 18 kurşun isabet etti. Ecevit yine direndi ve geri çekilmedi.

Vurun beni de vurun kalleşler” diye bağırdı.

Ardından kararlılıkla ekledi. “Cenazemizi kaldıracağız” dedi.

Ve Zeki Tekiner’in cenazesini kaldırmayı başardılar...

★★★

Demem o ki...

CHP genel başkanı olmak kimi zaman barikatları yarmayı, kimi zaman kurşunlar altında yürümeyi gerektirir. Tarihimiz bu örneklerle doludur...

★★★

Kemal Bey’in uyarısını ciddiye alın...

Lütfen...