Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Siyasi iktidarlar varlıklıyı yoksul yapmak için değil, yoksulu da varlıklı yapmak için var Ahmet...

ULUSUMUZUN YÜZ AKLARI, KAHRAMAN VE YÜCE VİCDANLI TÜM DOKTORLARIMIZIN 14 MART TIP BAYRAMLARI KUTLU OLSUN. MEMDUH BAYRAKTAROĞLU

Ahmet (Hakan), gün doğumuyla gün batımı arasında kolayca dönüşebilen üstün yetenekli:

Gazete yöneticisi...

Köşe yazarı...

İmam...

Ve...

Televizyoncularımızdan biridir...



Bu özelliğiyle...

İnsanların:

Dünleriyle bugünlerinin aynı olamayabileceğini...

Dün ayakta dimdik duran birinin bugün yerlerde sürünebileceğini...



Dün sürünen birinin...

Bugünlerde dimdik ayakta duruyor olabileceğini...

İlk kabul etmesi gerekenlerden yani...



Ama...

Ve fakat...

Ve lâkin...

Ve gelin görün ki...



Ahmet halden anlamıyor...

Bir zamanlar viski masası kurabilen (Ki zenginlik ölçüsü değildir) bir hanımefendinin...

Bugün:

“Açım, torunuma süt alamıyorum. Bir dilim ekmeğe muhtacım. Battaniyeye sarılarak yatıyorum. Gitsin artık bu Tayyip Erdoğan” deyişiyle kafa bulurken...

Hanımefendinin önündeki masada viski bulunan fotoğrafını da yayımlıyor...

[caption id="attachment_243102" align="alignnone" width="500"] Ahmet Hakan[/caption]



Sevgili Ahmet...

Sen de daha düne kadar...

Koyu renk pantolon altına beyaz çorap giyiyor...

İşe, belediye otobüsü ya da dolmuşla gidip geliyordun...



Bugün ise:

Yediğin önünde...

Yemediğin ardında...


[caption id="attachment_243103" align="alignnone" width="500"] Ahmet Hakan[/caption]



Bir zamanlar “tüpçü” diye alay ettiğin Yıldırım Demirören, patronun...

Bir zamanlar:

“Davet gelse de o uçağa binmem, o gazetecilerin yanında olmam” dediğin Cumhurbaşkanlığı uçağının müdavimlerinden...

O gazetecilerin yoldaşlarından birisin...

Ve o uçağın, demokrasi sayesinde sahibi olmuş Erdoğan (Ki, Aydın Doğan patronunken hemen her gün en az bir yazında kafa bulurdun) “dünya liderin...”.



Bütün bunlar olağan şeyler Ahmet...

Burası Türkiye...

Üç yıl önce servet içinde yüzenlerin...

Bugün süründükleri bir ülke...



Üç yıl önce şirketlerinde 40 bin kişiye iş ve aş verenlerin bugün...

Hapishanelerin nem kokulu koğuşlarında çile çektikleri bir ülke...



“Ne oldum” deme Ahmet...

“Ne olacağım” de...

Ve...

Dün viski içerken fotoğrafını bulduğun bir hanımefendinin bugün:

Açım, torunuma süt alamıyorum. Bir dilim ekmeğe muhtacım...” deyişiyle alay etme...

Zira...

Yarınının ne olacağını bugünden ne sen bilebilirsin...

Ne de ben bilebilirim...



Ama...

Allah hiç kimseye iyi günlerini aratmasın Ahmet...

CHP, ANLAYANLAR İÇİN ÖYLESİNE DOĞRU BİR ŞEY YAPTI Kİ...


Canlarım...

Demokrasi:

Çocukluğunda dağda çobanlık yapan birinin bile ...

Ülkesine cumhurbaşkanı ya da başbakan olabildiği bir rejimin adıdır...



Ancak...

Demokrasinin vazgeçilmezleri olan siyasi iktidarlar...

Varlıklıyı yoksul yapmak için değil...

Yoksulu da varlıklı yapmak için vardır...



Ahmet Hakan’ın (Bana göre) en büyük yanlışı, CHP’yi:

“Hakiki bir fukarayı bulup konuşturmaktan aciz bir parti yönetiminden kime ne hayır gelecek, bilmiyorum” diyerek eleştirmesi...



Oysa CHP öylesine doğru bir şey yaptı ki...

Çünkü fakir zaten fakir...

Ama...

Viski masaları kurarken torununa süt alamayacak duruma gelmek...

İşte asıl sorun burada...



Dedim ya...

Siyaset, varlıklıyı yoksullaştırmak için değil...

Yoksulu refaha taşımak için yapılır...

CHP, bir zamanlar viski masası kurabilen bir hanımefendinin torununa süt alamayacak duruma geldiğini halka göstererek gerçek bir muhalefet sergiledi...

BEN BUNLARI SÖYLEYİNCE ÖFKELENİYORSUN...


Meral Akşener, katıldığı bir TV programında dedi ki:

“Hilvan’da 1960 doğumlu bir beyefendi yüksek sesle dedi ki ‘Makulde bulun, bizi konuş, kavgadan uzak dur. Bıktık’ Bundan çok etkilendim...”.



Sayın Akşener...

Aylardır işte bunu söylüyorum...

Ama...

Hilvanlı kardeşim kadar etkili olamıyorum ki...

Ben bunları söyleyince öfkeleniyorsun...

ELE GÜNE REZİL OLUYORUZ...


Bir yandan:

“İnsan Hakları Eylem Planı” uygulamasının başlatıldığını...

Bir tür “hükümsüz infaz” olarak kabul edilen gözaltına alma cezasının uygulanmayacağını...

Herkesin, düşündüklerini özgürce ifade edebileceğini tüm dünyaya duyuracaksınız...



Diğer yandan ise...

“Zıplayarak cumhurbaşkanını protesto ettikleri” gerekçesiyle 18 kadını gece yarısı evlerinden alıp karakola götüreceksiniz...



Olmuyor ama...

Olsa da...

Ayıp oluyor...

Ele güne rezil oluyoruz...

İNŞALLAH BİR GÜN ULUSUMUZUN DA...


ABD Başkanı Biden, 1.9 trilyon dolarlık yardım paketini açıklarken şöyle dedi:

“Ben ve çoğu insan bu tarihi yasanın, ülkenin omurgasını yeniden inşa etmekle ilgili olduğunu düşünüyor; ulusumuzun çalışanlarına, orta sınıfa ve ülkeyi inşa edenlere savaşma şansı verdiğine inanıyorum...”.



Bizim Başkan ise...

İşsiz kalmış milyonlarca yurttaşın cep telefonlarına:

“Devletinize yardımcı olun” diyerek IBAN numarası gönderdi...



İnşallah bir gün ulusumuzun da...

Biden gibi düşünen...

Biden gibi icraat yapan...

Biden gibi vicdan sahibi...

Biden gibi adil bir başkanımız olur...

ALLAH BAŞKA ACI, KEDER VERMESİN...


Bağdat gibi diyar bulunur elbette ama...

Ana gibi “Yâr” bulunamaz...

Herkes, herkes için ağlar...

Ancak...

“Ağlarsa analar ağlar...

Gayrısı yalan ağlar...”.

[caption id="attachment_243096" align="alignnone" width="500"] Servet Soylu-Süleyman Soylu[/caption]



Süleyman Soylu’nun annesi Servet Hanımefendi Allah’ın rahmetine kavuşmuş...

Başı sağ olsun...

Allah başka acı, keder vermesin...

SONRADAN GÖRME SOSYETEDE TASARRUF...


Dünyaca ünlü müteahhit, karısına hafif sitem kokan bir ses tonuyla:

“Bana bak hanım” dedi... “İşler kötü ve hayat giderek pahalanıyor, para yetiştiremiyorum; biraz tasarruf et...”.

“Haklısın Bey” dedi karısı... “İkimiz de tasarruflu davranmalıyız...”.

Adam bu defa bıyık altından gülümsedi:

“Meselâ yemek yapmayı öğrensen de hizmetçiyi kovsak...”.

Kadın güldü:

“Tabii şekerim... Sen de benimle ilgilensen de şoförü de sepetlesek...”.



Bunu da sadece pazar eğlenceliği olsun diye yazdım burada...

KISSA ÇIKARMAYA KALKIŞMAYIN LÜTFEN...


Bekri Mustafa, zengin konaklarından birine iftara davetliydi...

Yemekler yendi...

Üzerine tatlılar indirildi midelere...

Sonra da konağın sahibi:

“Haydi bakalım efendiler şimdi de namaza” dedi...

Bekri itiraz etti:

“Davetiyede sadece iftar yazıyordu; bu namaz da nereden çıktı şimdi?..”



Aklıma geldi de...

Öylesine anlattım işte...

Kıssa çıkarmaya kalkışmayın lütfen...