Korkusuz

Seviyesizlik

Seviyesizlik
İktidarın son yıllarda başvurduğu en moda ya da demode yöntem muhaliflere saldırmak.

Tehdit, türlü türlü suçlama, hakaret, kışkırtma, provokasyon ve bilumum seviyesizlik...

Yetmeyince savcılar ve mahkemeler devreye sokuluyor.

Sonrası malum: Silivri’nin yolları.

Bir de çırılçıplak aramalar.

Ben bile son anda kurtulmuştum böyle bir aramadan.

Yandaş medya ve troller seviyesizliğin dibinde.

O da yetmeyince tarikat şeyhlerinin ve müridi sözde hocaların rezilliği devreye giriyor.

Gelsin sataşmalar gitsin fetvalar.

Konu genellikle kadın.

Sanki İslam dini işini gücünü bırakmış bir tek kadının bedeniyle uğraşmış.

Sapık kafaların derdi başka!

“İnsanların getirildiği noktada vasat kafalıların düşünmesine izin vermeyin”.

“Seviyeyi sürekli düşürün”.

“İnsanları sürekli büyük yalanlarla bombalayın”.

“Bombalayın ki; sizin kendi yalanlarınızı, çelişkilerinizi ve iki gün arayla birbirini tutmayan söz ve davranışlarınızı hatırlamasınlar”.

Ama ne demişler:

“Arşiv unutmaz”.

Arşiv unutmaz ama yandaşlar unutur, unutturulur!

Tüm baskılara rağmen hatırlatmaya çalışanlar cezalandırılır.

RTÜK, Basın İlan Kurumu ve maliye müfettişleri görev başında.

Televizyonlar kapatılır, ceza verilir, ilanlar kesilir ve kolay bulunabilen gerekçelerle kes cezayı.

Akılalmaz bir anlayışla SÖZCÜ gazetesine yapıldığı gibi.

“Mahkemelerle susturamadık cezayı deneyelim”!

Devamı gelecektir.

Daha önce de söylemiştim:

AKP içerde ve dışarda çok sıkıştı.

Biden’la birlikte daha da sıkışacağı kesin.

Ya Trump’la olduğu gibi her türlü tehdit, şantaj ve hakaret içeren mektuplara hazır olacak ya da yeni ve bu kez çok ağır yaptırımlarla köşeye sıkıştırılacak.

Ya da Biden’a teslim olacak.

Yani her istediğini yapacak.

İşe S-400’leri depoya kaldırmakla başlayabilir.

Fırat’ın doğusunda PYD/YPG oluşumuna ses çıkarmaz.

Bakü’deki şiir olayında olduğu gibi İran’a sataşmak ve İdlib’te Rusya ile papaz olmak.

Libya ve Irak ayrı iki dosya.

Kıbrıs, Yunanistan ve Doğu Akdeniz, Biden’ın özel merakı.

Olasılıklar çok ama AKP’nin karşı koyma olanakları neredeyse hiç yok.

Malum memleketin hali.

Faizi düşürmüyor diye Merkez Bankası başkanını ve bakanı değiştirdik ama faizi biz artırdık!

PARA... PARA... PARA.

Napolyon’a göre “Bir savaşı kazanmak için gerekli olan şey”.

Peki Rüçhan Çamay bir zamanlar herkesin dilinde olan şarkısında ne diyordu:

“Para, para, para... Varlığı bir dert yokluğu yara... Yokluğu başka dert fazlası bela”

Kim demiş!

Bazıları için hiç de dert değil.

Olsaydı bu ülkede bu kadar rüşvet, hırsızlık, talan ve yolsuzluk olur muydu?

Olsaydı memleketin neredeyse tüm ihaleleri bildik beş şirkete verilir miydi?

Olsaydı milyonlarca vatandaş işsiz dolaşırken iktidarın adamları göz göre göre üç beş maaşla geçinmek zorunda kalır mıydı?

Hanlar, hamamlar, saraylar ve uçaklar işin ekstrası.

Ayakkabı ya da çikolata kutularına ne gerek var!

Kutu olmadan da büyükelçi olunabilir.

Ah şu lüks saat merakı!

Her şeyin bir tek amacı var:

Kafası çalışan duyarlı insanların moralini ve sinirini bozmak.

Yani düşünmemelerini sağlamak.

Yani düzeylerini vasatın altına düşürmek.

Yani seviyesizleştirmek.

Başarılı oldular ama tam değil.

Sinirlilik hali bundandır.

2021 çok ilginç bir yıl olacak.

Göreceksiniz.