Korkusuz
Ümit Zileli

Savcıya tavsiye: “Boğulacağın suda kulaç atma!..”

İşin tadı iyice kaçtı...

Gazeteci ve siyasetçilere yapılan saldırıların ardından gözlerin çevrildiği MHP’den art arda yapılan açıklamalarda kullanılan dil ve üslup iyice rayından çıktı!.. Üstelik bu kez Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a geçen hafta sonu yapılan saldırıyı soruşturan Savcı Alparslan Tufan hedef alındı!

Çok uzun yıllardır bir Cumhuriyet Savcısı’nın böylesine aleni bir şekilde hedefe oturtulduğunu görmemiştim doğrusu... Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Teşkilatlarından sorumlu MHP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Şanlı sosyal medyadan paylaştığı mesajında aynen şunları yazdı:

-Alpaslan Tufan neyi amaçlamaktadır? Savcı Tufan’a bizim öncelikli tavsiyemiz hukuka riayet etmesi, devamında da elaleme erkeklik göstereceğim diye boğulacağı suda kulaç atmamasıdır. Serok Ahmet ve avenelerinin ülkücüler üzerinden popülerlik çalışmasına müsaade edilmeyecektir!

Bu sert mesajın ardından MHP MYK üyesi Murat Kotra da sosyal medya hesabında doğrudan savcının fotoğrafını paylaşarak şöyle dedi:

-Başsavcı Vekili Alparslan Tufan görevini adalet bakanlığından mı alıyor, yoksa Serok Ahmet gibilerinden mi? Alparslan Tufan kimin adamıdır?

Bu mesajın ardından aynı içerikte “Alparslan Tufan kimin adamıdır” mesajları doldurdu sosyal medyayı; bazılarında ise şu cümle ter alıyordu:

-Serok Ahmet de kurtaramaz seni!..

“Kaosun ve fesadın tellalı!”


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Karar gazetesinden Elif Çakır, Yıldıray Oğur ve Taha Akyol’u “kiralık köşe yazarları” diyerek suçlamıştı...

Taha Akyol dün köşesinde şu yanıtı verdi:

-Allah’ıma hamd olsun, eli sopalı adamlarım yok, hiç de özenmedim!

Bu yazıya MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan zehir zemberek bir yanıt geldi. İsim vererek yaptığı açıklamada Yalçın, şu sözcükleri kullandı:

-Toplumda huzur olmadığından, hukuksuzluktan şikayet edenlere bir bakın. Hepsi huzurun düşmanı, kaosun ve fesadın tellalı... Taha Akyol ve benzerleri örneğinde olduğu gibi!..

Bu nasıl bir dil, bu nasıl bir üslup anlamaktan acizim gerçekten; şayet kin, nefret, öfke, ayrımcılık sözleri çokça ediliyorsa sebebi gayet açık görülmüyor mu bunu da hiç ama hiç anlamıyorum!

Bu arada, Orhan Uğuroğlu’na saldıranların saptandığını ancak serbest kaldıklarını ve Uğuroğlu’ndan “Bize hakaret etti” diye üstüne bir de şikayetçi olduklarını, saldırganlardan birinin MHP’li Etimesgut Belediyesi’nde güvenlik görevlisi olduğunun ortaya çıktığını, Selçuk Özdağ’a yapılan saldırının görüntülerine de ulaşıldığını bilginize sunarım...

Peki bu yazı nasıl sonlanır? En iyisi Bahçeli’nin hedefindeki Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un mesajıyla bitireyim:

-Gün boyu geçmiş olsun mesajı gönderen, “aman dikkat et” diyen herkese teşekkürler. Devlet Bey, bu kadar insan bize neden geçmiş olsun ve dikkat et diyor? Benim bir cevabım yok, sizin bir cevabınız var mı? Onlara ne dememizi tavsiye edersiniz?..

“Kaosun ve fesadın tellalı!”


Savunma Bakanı Hulusi Akar, resmi temaslarda bulunmak üzere Irak’a gitti. Görüşmeleri tamamladıktan sonra Genelkurmay Başkanı ve diğer heyet üyeleriyle birlikte Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile temaslarda bulunmak üzere Erbil’e geçti...

Önce Kürt Yönetimi eski Başkanı Mesut Barzani, ardından Başkan Neçirvan Barzani ile görüştü. Görüşmeler sırasında Türk bayrağı ve Irak bayrağının yanında Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kürdistan bayrağı da ter aldı...

Şimdii, 2017’ye dönelim; Mesut Barzani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile görüşmek üzere İstanbul’a geldiğinde aynı bayrak asılmış, ortalık ayağa kalkmıştı. Devlet Bahçeli durumu sert sözlerle eleştirerek şöyle demişti:

-Bu bayrağın Türk bayrağına eş tutularak asılması, skandaldır, rezalettir. İstanbul’da bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir?

Ne oldu? Zaman mı değişti, bayrak mı değişti? Yoksa kafalar mı değişti? Devlet Bey’in buna da bir yanıtı vardır zannımca...