Korkusuz

Sarı Öküz’ün “Yeni Türkiye” versiyonu!..

Sarı Öküz’ün “Yeni Türkiye” versiyonu!..
Bizdeki abidik gubudikçilerin temel dayanağı ve de yaşam felsefesi olmuştur!.. Hepimizin bildiği bir hikayedir:

-Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.

Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

“Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz’de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.”

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz’ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk’u istemişler:

“Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim.”

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk’u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, “Verin bize şunu, yoksa karışmayız” demeye başlamışlar.

Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük” diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz’’ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli “Biz” demiş, “Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..”

★★★

Aslında bu hikayenin hayat gerçekliğine uyarlaması bambaşkadır. Bir ders niteliğindedir... Ancak iş, “Yeni Türkiye” de güncellenerek zamanın şartlarına uygun hale getirilmiştir.

Sizleri, 2014 yılı ve 2015 başlarına götüreyim:

17/25 Aralık sürecinde adları rüşvet ve yolsuzluk iddialarına karışan 4 AKP’li eski bakanlar Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış için TBMM’de soruşturma komisyonu kurulmuştu. AKP’den 9, muhalefetten 5 üyenin yer aldığı Soruşturma Komisyonu, 4 AKP milletvekilinin bakanlık dönemleriyle ilgili suçlamalar nedeniyle Yüce Divan’a gönderilmelerine gerek olmadığına karar vermişti. O dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğu yarım ağızla da olsa AKP’li eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesini ister gibi konuşuyordu. Rıza Sarraf davasıyla ilgili olarak “Kim rüşvet almışsa hesap sorulmalıdır” diyen Ahmet Davutoğlu’nun 4 bakanla ilgili ‘Yüce Divan’ eğiliminde olduğu sanılıyordu. Davutoğlu’nun, Rıza Sarraf davasıyla ilgili olarak “Devletimiz ateş çemberi içinden geçerken Rıza Sarraf başta olmak üzere ülkenin düştüğü zor şartlarda kim kendi çıkarını düşünmüşse, kim rüşvet almışsa onlardan da hesap sorulmalıdır. Eğer Türkiye’de yanlış bazı işler olmuşsa bu yanlışın hesap verilme makamı New York değil Ankara’dır, Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleridir” sözleri tartışma çıkarıyordu.

Neredeyse, ahali, AKP’li eski bakanların Yüce Divan’a gönderileceklerine tam olarak inanacaktı ki beklenen hamleler peş peşe gelmişti. Söz konusu 4 eski bakan, önce Ahmet Davutoğlu ile görüşerek tehditlerini masaya sürdüler. Sonra Tayyip Erdoğan’a giderek  meramlarını anlattılar!.. (Erdoğan, bakanların Yüce Divan’a gönderilmesini istemese de o günlerde açıktan bu yönde beyanat vermiyordu.) Erdoğan, net bir talimatla Soruşturma Komisyonu’nun karar toplantısını erteletti. Ve nihayetinde sorun gibi görünen iş “tünel trafiği” ile çözüldü!.. Komisyon toplantısının ertelenmesinden bir gün önce Erdoğan, 4 bakan ve bazı komisyon üyeleriyle Dışişleri Konutu’nda bir araya geldi. Bakanların Yüce Divan’a gönderilmesini istemeyen Erdoğan, bu düşüncesini Davutoğlu’na iletti. Davutoğlu Başbakanlık Konutu’nu Dışişleri Konutu’na bağlayan tünelden Erdoğan’ın yanına giderek bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından Davutoğlu, bazı AKP grup başkanvekilleri ve Komisyon Başkanı Hakkı Köylü’yü Başbakanlık Konutu’na çağırarak Erdoğan ile yaptığı değerlendirmeyi aktardı. Yoğun görüşme trafiğinin ardından Yüce Divan oylamaları 5 Ocak’a ertelendi. Komisyonun AKP’li üyeleri, toplantıda 4 bakanın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığı yönünde oy kullandı.

TBMM Genel Kurulu’nda da iş bazı AKP milletvekillerinin fire vermesine rağmen tatlıya bağlandı! Çağlayan, Güler, Bağış ve Bayraktar hakkında Yüce Divan’a göndermeme kararı çıktı. Genel Kurul’daki oylama sırasında  Londra’da olan Başbakan Ahmet Davutoğlu oturuma katılmadı!. Davutoğlu’nun yerine vekaleten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan oy kullandı.

★★★

O günlerde de AKP kulislerinde ‘Sarı Öküz’ün hikayesi pek meşhurdu. Mırın kırın edenlere itina ile hatırlatılırdı. Bugünlerde yeni sürümleri ortaya çıktı... Şirketinden kendi bakanlığına milyonlarca liralık dezenfektan sattığı belgelenen eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın durumu dar bir kesim tarafından sorgulanıyor. AKP ve saray kulisleri de “Sarı Öküz’ü konuşuyor.

Tekrar soruyorum:

Bugüne kadar görevden alınan –yolsuzlukları ortaya çıkan- belediye başkanları dahil hangi AKP’li ileri gelen zat’ın hakkında yargının harekete geçebildiğini gördünüz?..

Tayyip Erdoğan, “Sarı Öküz”ü vermez!..

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.