Korkusuz

Saray'da tek başına

Saray'da tek başına
Bankacı bir dostum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumunu böyle özetledi.

Biraz da öyle.

Virüs endişesiyle çok az sayıda insanla teması olan Erdoğan’a kimin ne tür bilgi ilettiği bilinmez ama iletişimde bir sorun olduğu kesin.

Son örnek bağış toplama işi.

Dünyanın hiçbir ülkesinde benzeri olmayan bir düşünce.

Devlet dediğin bu gün için vardır.

Oturduğum semtten örnek vereyim.

Kuru temizleme, berber, kuaför, pastane, kırtasiye, taksi durağı, terzi ve köşe başındaki kestane satıcısı artık yoklar.

Yanlarında çalışan yüzlerce insanla birlikte.

Hepsi de günlük kazançla geçindiği için hepsinin durumu giderek zorlaşıyor.

Peki İstanbul’da ya da tüm yurtta bunların sayısı sizce ne kadardır.

Örneğin kamyon şöförleri.

Örneğin taksiciler.

Örneğin minibüsçüler.

Ya da araba tamircileri.

Çok sayıda örnek var ve süreç uzadıkça perişanlık artacak.

Çoğu zaman geç alınan önlemler işe yaramayacak.

Tıpkı toplanan bağışların hiç kimsenin derdine derman olmayacağı gibi.

İnsanların yaşayabilecek kadar parası yok ki bağışta bulunsun.

Dünyada benzeri olmayan bir önlem paketiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başlattığı ve yakında Kızılay’ın da başlatacağı bağış kampanyalarıyla toplanacak paraları koronavirüsü üç günde yer bitirir.

Bir öneri olarak devlet sağ eliyle vereceği yardımları sol eliyle alabilir.

Kaşıkla verdiğini kepçeyle almak yok.

Yok ille de ‘kendi isteğiyle’ versin denilecekse devlet yardımları artırsın vatandaş da devlete bağışta bulunsun.

Evde oturmaktan canı sıkılanlar için hoş bir eğlence.

Bu arada devlet de yurt dışı harcamalarını kısarsa fena olmaz.

Dünyanın dört bir tarafında yapımına devam edilen camiler, hastaneler, okullar, yollar ve benzeri inşaatlara milyonlarca dolar harcanıyor.

Mültecilere harcandığı söylenen 40-50 milyar dolar unutulmuş olabilir ama Suriye’nin kuzeyinde TSK ile işbirliği yapan 50 bin kadar militana da her ay milyonlarca dolar harcanıyor.

Bunların maaşlarını, silahlarını, içecek ve giyeceklerini Türkiye karşılıyor.

Libya’da benzer bir durum var.

Umarım son bağışlarla toplanacak paralar bu adamlara gitmez.

Başlangıcından bu yana Ankara Suriye krizinde stratejik ve taktik hatalar yaptı.

Benzer hataları korona konusunda yapıyor.

Bilim insanlarının büyük bölümü böyle düşünüyor ve öyle konuşuyor.

Hepsi de bu vatanı ve insanlarını çok seviyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan onları çağırıp dinlese belki de farklı bir yaklaşım içinde olabilir.

Dış politika konusunda ‘Bay Kemal’e kızmayıp bir kez olsun dinlemiş olsaydı Türkiye şimdi çok farklı bir konumda olabilirdi.

Aynı şekilde çok değerli eski bakan, emekli diplomat ve askerlerin uyarılarına kulak asmış olsaydı Suriye’de harcanan milyar dolarlar Türkiye’nin kasasında kalmış olacaktı.

Katar Emiri birazını karşılamış olabilir ama Tank Palet Fabrikası’nı da aldı.

Başka şeyleri de!

Artık kimsenin gelip bir şeyler alma takatı yok ama devletin de satacak çok fazla varlığı da kalmadı.

Kelepir fiyatına olursa belki!

Umarım ve dilerim ki bu virüs bizden sıkılır da bir an önce çeker gider.

Bol bol kolonya sürünelim.

Seçim kampanyası sırasında dağıtılan çayları içmeyi unutmayalım.

Bankacı dostum çok iyimser olarak 1 Haziran’a kadar bu beladan kurtulacağımızı söylüyor.

“Virüs uzmanı” Trump bu iki haftanın çok önemli olduğunu söylüyor.

Vardır bir bildiği!

Umudumuz matematik, istatistik ve olasılıklar biliminde.

Ekonomi ve maliye detaylarına girersek moralimiz bozulacak.

İşsizlik, çaresizlik ve umutsuzluğu yaşamayan bilmez.

Psikolojik depresyonlar, sosyal çökmeler ve tükenmişlik sendromu.

Siz siz olun moralinizi yüksek tutun.

Sanıyorum 1998’de bir konuşma için Fas’a gitmiştim.

Sabah kalktığımda televizyonda karşıma kral belirdi.

Adamın önüne beyaz bir önlük tutarak kurban kesmesine yardımcı oldular.

O sabah Kurban Bayramı’ydı. Devletin tüm sivil ve asker ileri gelenleri sıradan ilerleyerek kralın elini ve avucunun içini öpmeye başladı. Kızdıklarına avucunu öptürmüyordu.

“Kurbanı neden kendisi kesti” diye sorduğumda “Anayasa’ya göre kral Emir El-Müminundur. Bu yıl kurak geçtiği için fetva vererek herkes adına yalnız kendisinin kurban keseceğini” söylemiş.

Durduk yerde aklıma geldi.