Korkusuz

Saray, Mansur Yavaş’ı neden pohpohluyor?..

Saray, Mansur Yavaş’ı neden pohpohluyor?..
Çok can sıkıcı çok iç karartıcı günlerin içinden geçiyoruz...

Sıcak hava değil gündem, içine düştüğümüz hal bunaltıyor....

Tüm dünya ile kavgalı bir ülke... İçimize iyice kapandık... Saraya dev aynaları yerleştirmişler herhalde...

Burnunu her soktuğu yerde sopa yiyen bir ülke... Kim dost kim düşman?.. Kimin ile neden dostuz?.. Kimin ile neden düşmanız?...

Tamamen kontrolden çıkan bir salgın hastalık süreci... Evden dışarı adım atmaya korkar hale geldik... Kim doğru kim yalan söylüyor?.. Şaşkın ördek gibi olduk...

Her gün kadın cinayeti...

Kirli sakallıların karıştıkları çocuk istismarları...

Okul kitaplarına kadar inen toplu tecavüz hikayeleri...

Sokak kavgaları... Trafik kavgaları...

Yobazlıkta, vandallıkta dünyada eşi benzeri görülmeyen bir noktaya geldik...

Hırsızlık, yolsuzluk haberi duymadığımız gün neredeyse yok gibi...

Fikir emekçileri hapislerde çürüyor... Televizyon ekranları karartılıyor...

Adalet bir daha geri dönmemek üzere tatile çıktı...

Ülkece içinde bulunduğumuz derin ekonomik kriz de işin cabası. Ağustos enflasyon rakamları ortada. “Doğru değil” diye bir daha yazmaya kalksam herhalde çok kahkaha atarsınız... Neyini yazacağım?.. Daha kapıdan dışarı ilk adımımızı atar atmaz enflasyonun ne olduğumuzu iliklerimize kadar hissediyoruz...

Leyleğin ömrü lak lakla geçer misali boş konuşmaları dinleyerek ömür çürütüyoruz!..

Haklısınız... Para verip gazete alıyorsunuz; haber almak, bilgi edinmek için...

Ne yazayım abime?...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun perde arkasında olduğu konuşulan yeni televizyon kanalı kurma çalışmaları karşısında sarayın yeni manevralarını mı?.. “Kimler o kanala transfer oluyor?.. Kime ne kadar para teklif edildi?.. Ekrem İmamoğlu’nun odasına her gün hangi gazeteciler gidiyor geliyor?” diye sarayda yapılan dedikodular mı?..

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın saraya kabul edilip yapılan 1 saatlik görüşmenin ince kulislerini mi?.. Bu görüşmeden sonra, saray yandaşı kalemlerin Mansur Yavaş’ı pohpohlamalarının ardındaki gerçekleri mi?.. Ekrem İmamoğlu’nu randevu vermeyen sarayın Mansur Yavaş’ı kullanarak takip ettiği ince stratejiyi mi?.. Sorarım; siz, sarayın Mansur Yavaş’ı çok sevdiğinden ve Ankara’ya yapılacak hizmetleri çok önemsediğinden belediye projelerine destek vereceğine inanır mısınız?.. Ben o kadar da saf değilim!.. Mansur beye de naçizane bir önerim olacak; sarayla duygusal bağlar kuran bazı danışmalarına, aracı siyasetçilere dikkat etmesinde fayda var!.. Tanıdığım Mansur Yavaş, özü sözü bir, dürüst, haramdan çok uzak duran ve asla yanına bile yaklaşmayan, vatansever çok değerli, çok çalışkan bir siyasetçidir. Cumhurbaşkanı adayı olmak her dürüst siyasetçi gibi onun da en doğal hakkıdır. Ancak, Yavaş’ın,  sarayın, Ekrem İmamoğlu’na karşı kendisine sözde yapılan iltifatlarla kurulan tuzağı iyi süzmesi gerekir.

“Bırak bu iç politika geyiklerini. Esaslı şeyler anlat da görelim” dediğinizi duyar gibiyim...

Ne yazayım abime ?..

Derin kulislerde konuşulan, “İngiltere’den yüklü miktarda altın geldi hem de önemli bir oranda komisyon karşılığında”, “Azerbaycan’dan bilmem ne kadar milyar dolar para girişi oldu” söylentilerin mi?..

Yoksa...

Saray iktidarının Suriye kuzeyinde kurulacak sözde Kürt devletine neden sessiz kaldığını mı?.. Mesela, Türk vatandaşlığına geçirilecek Suriyeliler sayısı ile yapılan seçim kazanma projeksiyonları ve onun arkasındaki akıl almaz senaryoları mı?..

Yoksa...

Kamuoyunda “özel polis gücü “olarak algılanan takviye hazır kuvvet için satın alındığı iddia edilen silahların tür ve sayılarını mı?..

İnanın bana!..

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığının hâlâ gündemde –hem de ana muhalefet partisi elleriyle- tutulduğu,

Aya dört şeritli yol yapılacak misali müjdelere inanılan,

Libya’da, Suriye’de, Ege’de, Doğu Akdeniz’deki gerçeklere, hırsızlıklara yolsuzluklara, talanlara, yobazlığa, vandallığa, kadın cinayetlerine, tecavüzcülere baskıya, şiddete  değil de survivorlara dikkat kesilen bir ülkede...

Mahkeme kapılarında sürünmek, hapse girmek değil de gazetecilik yapmak çok zor!..

-Ulu Tanrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.