Korkusuz

Sağ olun gençler

Sağ olun gençler
Genç olanlar ve her şeye rağmen ruhları hala genç kalanlar, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin mücadelesinden kesin heyecanlanmış ve onlarla gurur ve onur duymuşlardır.

İtiraf etmeliyim ki ben olup bitenleri İTÜ’deki yıllarımı hatırlayarak izledim ve izliyorum.

Hepsine selam olsun.

Kızlı oğlanlı hepsi delikanlı, hepsi müthiş, hepsi bu ülkenin gelecek aydınlığı.

Bu gençler çok fazla bir şey istemiyor.

Onlara ve hocalarına rağmen üniversitelerine rektör atanan Melih Bulu’yu istemediklerini söylüyorlar.

Bu da onların en doğal, demokratik öğrenci ve gençlik hakkıdır.

Taşkınlık yapmadan tepkilerini dile getiriyorlar.

Hem de sivil ve resmi yüzlerce polisin üniversiteyi panzerlerle kuşattığı bir ortamda.

Gençleri dövmenin, hırpalamanın hiç kimseye yararı yok ve olamaz.

Sabahın köründe evleri basıp onlarcasını gözaltına almak akıl işi değil.

Hatırlıyorum da üniversiteleri basan polislere biz öğrenciler o zaman ‘Fruko’ derdik.

Kafalarındaki kask ya da miğferden dolayı.

O zamanlar polisin elinde bir tek plastik cop vardı şimdi ise poliste yok yok.

Ama öğrenciler yine aynı:

Hepsi yurtsever.

En az Deniz’ler kadar. 

...

Bir süredir hem bu köşede hem de YouTube’daki videolarımda Katar Emiri Temim’le Suudi Veliaht Muhammed’in olası barışmasından söz ediyordum.

Bu barışma nihayet dün Suudi Arabistan’da yapılan Körfez Ülkeleri Toplantısı’nda gerçekleşti.

Barıştıran dünkü toplantıya katılan Trump’ın damadı Jared Kushner.

Karşılığında ne kadar komisyon aldı bilinmez ama her şeyi İsrail için yaptığı kesin.

Yakında anlarız.

Katarlı Temim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en stratejik müttefiki; diğeri ise Erdoğan’ın hiç hoşlanmadığı biri.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürttüğü gerekçesiyle.

Oysa Suriye olayında hep birlikte hareket ediyorlardı.

Haziran 2017’de ‘ABD tiyatrosundaki rolleri gereği’ kavga edip birbirlerine söylemediklerini bırakmadılar.

Dün de hiçbir şey olmamış gibi ‘öpüşüp koklaştılar’.

 

Bakalım bu barışma, Ankara’ya nasıl yansıyacak?

Büyük olasılıkla Ankara, şimdiye dek Suudilerle ilgili söylediği her şeyi unutacak.

Dünkü toplantıya katılan Mısır’la neler yapılır hep birlikte göreceğiz.

Sırada İsrail var.

Ankara; Biden’ın Beyaz Saray’a yerleşmesini bekliyor.

Doğu Akdeniz ve Libya için de.

Suriye şimdilik Ankara’nın ‘kırmızı çizgisi’!

...

Gelelim herkesin baş belası Trump’a.

Dört yıl İsrail için çalıştı ama Yahudi lobileri ve onların medyası Biden’ı destekledi.

Trump şimdi ‘kazık yemenin’ sinirliliğiyle hareket ediyor.

Seçim sonuçlarının Kongre tarafından resmen açıklanacağı bu gece için tüm yandaşlarını Washington’a çağırdı.

“Sokağa inin” dedi.

Canı sıkılan, yandaşlarını sokağa çağırıyor.

Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluk Demokratlarda olduğu için Trump işleri karıştırmak amacıyla Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu Senato’yu kullanmaya çalışıyor.

Biden’ın başkan ilan edilmesini geciktirmek sonra da bu işi altıya karşı üçle kendisinden yana olan Anayasa Mahkemesi’ne taşımak istiyor.

Sonrası için kim bilir neler düşünüyordur.

Orduyla halkı karşı karşıya getirmek, o da olmazsa savaş çıkartarak Beyaz Saray’da kalmak istiyor.

Bu tip liderlerin sıkıştıklarında başvurdukları yöntemler.

Trump’a göre savaş İran’la yapılmalı.

Nükleer başlık taşıyan füzelerle donatılmış denizaltılarını, B-52 ağır bombardıman uçaklarını ve uçak gemilerini Körfez’e gönderen Trump, son kez bir dümen çevirme peşinde.

Ama boşuna.

Kendisi gibi deli ve çılgın olanlar hariç, Washington’daki herkes ona karşı.

Pentagon’daki generaller, “İran’la savaşmak çılgınlık olur” diyor.

On eski savunma bakanı ortak bir açıklamayla orduya, ”Sen bu işe karışma” dediler.

Senato’da birçok Cumhuriyetçi bile “Bu adamın deliliklerinden, anayasa ve yasalara karşı olan saygısızlığından ve ‘Her şeyi bir tek ben bilirim” söylem ve davranışlarından” baktıklarını söylüyor.

Trump’ın işi zor.

Adam “Deli delidir, ne yaparsa yeridir” modunda ama bu kez yemezler.

Ama yine de Allah bizi onun şerrinden korusun.