Korkusuz
Ümit Zileli

Sadizmin barbarlığın fink attığı ülke!..

Daha dün yazdığım yazının mürekkebi kurumadan iki kadın daha öldürüldü!

-Artık, bu yıl o da şimdilik 304 ölü kadınımız var!..

Öyle bir ülke haline dönüştük ki, barbarlıktan, vahşetten, sadizmden payını almayan kalmadı; kadınlara şiddet, tecavüz, ölüm, çocuklara eziyet, taciz, ölüm haberleri gür geçmiyor ki üzerimize çullanmasın!

Trafikte, ulaşım araçlarında, düğünlerde, marketlerde, sokak ortasında insanlara kabusu yaşatan magandaları, yobazları, tacizcileri, kabadayı bozuntularının saymıyorum bile; onlar da bu vahşet cinnetinin tuzu, biberi!

Bu vahşet ortamızdan büyük ölçüde payını alanlardan biri de hayvanlar tabii!.. Daha önceki gün telefonuma düşen bir video görüntüsü içimi parçalamıştı :

-Bir baba, 8-10 yaşlarındaki çocuğuna minnacık bir kedi yavrusuna işkence tekniklerini uygulamalı olarak gösteriyordu, hem de kahkahalar atarak!..

Sonunda yavrucak, kuyruğuna sıkı şakıya bağlanan bir teneke ile kaçmayı başararak canını kurtardı! Büyük bir üzüntüyle “Bu çocuk nasıl bir yetişkin olacak acaba” diye düşündüğümü anımsıyorum...

Beterin beteri varmış! Dün şöyle bir haber düştü haber sitelerine:

-Kemeriyle ağaçtaki kediyi düşürdü ve köpeklerine parçalattı!

Görüntüsü de vardı! İzlerken kanım dondu, insanlığımdan utandım. Köpeklerin sahibi olan cani, gencecik bir çocuktu ve  işlediği vahşetten zevk alıyordu!

Ne oldu bize? İçimizde ne ara böylesine vahşi bir canavar büyüttük? Vicdanımızı nasıl oldu da bu denli yitirdik? Gözümüzün önünde gerçekleşen en trajik olayda, en barbarca eylemde bile yalnızca görüntü alma şehvetine nasıl ulaştık?

-Ne vakit bu denli şeytanlaştık?!.

Türk-İş emekçiyle kafa mı buluyor?


Önce Türk-İş’in son yaptığı araştırmanın sonucunu paylaşayım:

-4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması 2 bin 102 lira oldu!

Dikkatinizi çekerim; bu yalnızca gıda harcaması! Buna konut yani kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçları eklediğiniz zaman aylık harcama tutarı 6 bin 849 liraya ulaşıyor...

-Bunun adına da yoksulluk sınırı deniyor!..

Türkiye’de kaç “babayiğit” ailenin yaklaşık 7 bin lira kazanabildiğini düşündüğünüzde yoksulluğun, sefaletin boyutunu anlayabiliyorsunuz!..

Geçen yıldan bu yana dört kişilik bir ailenin mutfak harcamasındaki artış tutarı 160 TL, zorunlu diğer harcamalarla birlikte aile bütçesine yüklenen ek artış ise 522 TL oldu..

-Türk-İş raporunda, mevcut asgari ücretin dört kişilik bir aileye ancak 9 gün yetebildiğini duyurdu!

Biliyorsunuz asgari ücret 2 bin 20 lira... Şu sıralar zam konusunda görüşmeler yapılıyor. Yukarıdaki raporu hazırlayıp, milyonlarca ailenin nasıl bir yoksulluk, hatta açlık içinde olduğunu ortaya koyan Türk-İş’in, asgari ücret konusundaki talebi ne oldu biliyor musunuz?

-2 bin 526 TL!..

Kara bir şaka gibi, değil mi! Ya Türk-İş yönetiminin kendi araştırmasından haberi yok, ya da işin içine “iyi saatte olsunlar” karışmış durumda!.. Yahu, bu talep insanları açlığa mahkum etmek değilse nedir?

-Başka bir izah bulmakta zorlanıyorum!..

Zehirlenen insanların ahı iktidar ve ortağını vuracak!..


Havayı, doğayı, insanları, hayvanları zehirleyen termik santrallerle ilgili daha önce alınmış bir karar vardı:

-15 ildeki 15 termik santral bu yıl sonuna dek bacalarına filtre takacaktı.

O yörelerde oturan insanlar sevinçliydi, gün sayıyordu; çocukları, hayvanları, ürünleri artık zehir solumayacaktı... Tam yıl sonunda geri sayım başlamışken, ne olduysa birden karar değişti, Meclis’e gelen tasarı iktidar partisi ve ortağı MHP’nin oylarıyla kabul edildi ve 15 termik santrale 2.5 yıl daha ek süre verildi, iyi mi?

Türkçe’ye çevirirsek; iktidar bu santrallere düpedüz “Oralardaki ahaliyi, hayvanları, doğayı en az 2.5 sene daha dilediğin gibi zehirleyebilirsiniz” demiş oluyordu!..

Ortalık ayağa kalktı tabii; tartışmalar sürerken korkunç bir trajedi de ortaya çıktı, termik santrallerin bulunduğu 15 kentte 15 tane çocuk onkoloji hastanesi olduğunu CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz açıkladı!..

Bunu da Türkçeleştireyim; bu yöredeki çocuklar kansere yakalanıyordu!.. Tepkiler çok artınca Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, santrallere tanınan 2.5 yıllık süreyi fiilen 6 ay olarak uygulamayı planladıklarını açıkladı...

-O çocuklar en fazla 6 ay daha kanser olacak yani!..

Lütfen girin internete, o bacaların nasıl bir ölüm makinası gibi çalıştığını gözlerinizle göreceksiniz...

-Bu ülkede yaşam bu kadar mı ucuz!