Korkusuz
Mustafa Kanarya

Rakibin kadar güçlüsün

Salonda tarih yazıyoruz. Basketbolda, voleybolda, boksta, tekvandoda... Bireysel sporları bir kenara bırakıp, takım sporlarına bakalım.

Kadınlar voleybolda ligimizi domine eden üç takım var. VakıfBank, Fenerbahçe ve Eczacıbaşı. Üç takımımız da Avrupa’da finallere, kupalara abone. Hem birbirlerini eliyorlar hem birbirlerini itiyorlar. 2009’dan bu yana en az 1 Türk takımı son 4’e kaldı, 11 finalde 7 şampiyonluk yaşadı.

Kadınlar basketbolda Fenerbahçe ile Galatasaray’ın yıllardır süren bir çekişmesi var. Bu rekabet Avrupa’ya da yansıyor. Tek şampiyonluğu Galatasaray getirirken 2011-12’den bu yana Türk takımları sadece 1 kez Final Four’un dışında kaldı. Fenerbahçe 4 kez finalde kaybetti.

Erkek basketbolda tarih yazıyoruz. Fenerbahçe ile Anadolu Efes arasındaki rekabet hem ligimize seviye atlattı hem de diğer kulüplerin basketbola yatırım yapmasını sağladı. Fenerbahçe’nin Zeljko Obradovic hamlesi sonrası Türk basketbolu adeta seviye atladı. Avrupa’nın en büyük basketbol organizasyonu EuroLeague’de son 6 sezonun finalinde Türk takımları var. Fenerbahçe 1, Anadolu Efes 2 kez şampiyon oldu. Beşiktaş’ın EuroChallenge, Galatasaray ve Daçka’nın EuroCup, Bahçeşehir’in Avrupa Kupası zaferleri geldi.

Futbolda ise kendilerini ‘Ezeli rakip, ebedi dost (!)’ diye adlandıran 3 lokomotif kulübümüz var. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, rekabeti saha içinde bırakmayıp, düşman kardeşliğe soyunmanın, ‘rakibin kadar güçlüsün’ mottosunu bir türlü anlamamanın bedelini ödüyor. Yapılan yönetimsel hataların, yanlış hoca ve oyuncu tercihleri nedeniyle yaşanan başarısızlıkların faturasını hakem kararlarına ve dış unsurlara bağlayarak taraftara oynamaya, birbirlerini karalamaya devam ettikleri sürece bu tablo değişmeyecek.

Rekabeti sahada bırakıp, kulüpleri geliştirmek için el ele vermek yerine ezeli rakiplerinin başarısızlığı için çaba harcayanlar, Türk futbolunun bugün geldiği noktanın baş sorumlularadır. Dost olmayı beceremediniz, bari rekabetin hakkını verin.