Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

RAHİP BRUNSON OLAYININ PERDE ARKASI

Haberi SÖZCÜ’de okudum dün...

Erdoğan, Trump’tan Netanyahu’yu arayıp Türk vatandaşı Ebru Özkan’ın tahliye edilmesini istemesini talep etmiş...

Neden tutukluymuş Ebru Özkan?..

İddiaya göre, Hamas’a para ve cep telefonu kaçırıyormuş...



Trump da Erdoğan’ın bu talebini ikiletmemiş...

Bir hafta sonu (14 Temmuz 2018) İskoçya’da golf oynarken tam dokuzuncu delik önünde güvenli bir telefondan İsrail Başbakanı Netanyahu’yu aramış...

“O Türk’ü bırak” demiş...

Netanyahu, İsrail yargısına talimat verip 15 Temmuz 2018’de Ebru Özkan’ı tahliye ettirmiş...

Bu tahliye haberini hatırlayacaksınız...



Sonradan öğrendik ki...

Trupm da Erdoğan’dan, T.C. yargısına talimat verip tutuklu olarak yargılanan Rahip Brunson’un tahliyesini istemiş...

Ama...

Erdoğan, Trump’ın isteğini yerine getirmemiş...

Trump, 18 Temmuz’da Rahip Brunson’un tahliyesini beklerken duruşma ekim ayı ortalarına ertelenmiş...



Bunun üzerine Trump, 26 Temmuz’da Erdoğan’ı aramış...

Öfkeliymiş...

Telefon görüşmesi kısa sürmüş...

Telefonda Erdoğan’a da ağır sözler söyleyen Trump sonra da geçmiş klavyenin başına ve...

1 Dolar’ı 3.84’ten 7.24’e fırlatan o ünlü tweetleri atmış...

Erdoğan işte o kara pazar gecesinden sonra T.C. Yargısını arayıp “Bırakın şu papazı” emrini vermiş...



SÖZCÜ bunları nereden biliyor?..

Washington Post gazetesi muhabirleri Carol Leoning ve Philip Rucker’in kaleme aldığı “A Very Stable Genius/Çok İstikrarlı Bir Dahi” isimli kitaptan...



Canlarım benim...

Bağımsız olması gereken yargı yürütmenin/iktidarın/muktedirin elinde silaha dönüşmüşse...

Yani...

Savcı ve yargıçlar hukukun ve yasaların değil, yürütmenin/iktidarın/muktedirin emirlerini yerine getiriyorsa eğer...

Adalet ölmüştür...

Adaletin olmadığı yerde devlet hayatta kalabilir mi?..

Tabii ki kalamaz...

Ve...

Adaletle birlikte devlet de ölür...



İsrail’de zaten hukuk ve adalet ölmüştü...

Ama gördük ki...

Türkiye’de adalet de işte o gün, yani Rahip Brunson’un Yürütme’nin emriyle tahliye edildiği gün ölmüş...

ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR EDİYOR


Müzakere eden taraflardan biriyseniz ilk karar vermeniz gereken şu olmalı...

Eliniz ne kadar güçlü?..

Zaman kazanıp karşı tarafı ikna edebilme arzusuyla mı müzakere edeceksiniz?..

Yoksa...

Eliniz çok zayıf ve her kazandığınız zaman aslında daha çok kaybetmenize sebep mi olacaktır?..



Zaman kazanarak müzakereyi de kazanacağınızdan eminseniz dayanın...

Ama...

Eliniz asla kazanamayacak kadar zayıfsa karşı tarafın talebini hemen kabul edin...

Ancak...

Karşı tarafa bunun zafiyetten değil akılcılığınızdan kaynaklandığını da açıkça söyleyin...



Erdoğan ya Trump’tan Ebru Özkan’ın tahliyesini talep etmeyecekti...

Ya da Trump “Ben Özkan’ı tahliye ettirirsem siz de Rahip Brunson’ı bırakacak mısınız?” diye sorduğunda:

“Özkan’ın tahliyesi için Netanyahu’yu aramanıza gerek yok... Ben bu konuda söz veremem” diyecekti...



Belli ki Erdoğan söz vermiş ancak...

“Ben Trump’ı uyuturum” diye de düşünerek tahliye emrini vermemiş...

1 Dolar 7.24’e fırlayınca apar topar tahliye edildi Brunson...

Ve bugünlerde sık sık Brunson’u nasıl tahliye ettirdiğini anlatıp Erdoğan’a teşekkür ediyor...

Aslında sadece kendini övmüş olmuyor...

Erdoğan’a da “Benimle müzakere edeceksen ya bir şey isteme ya da isteyeceksen benim talebimi sakın erteleme” mesajı veriyor...

FIKRA GİBİ VALLA...


2.Beyazıt dönemi...

İspanyol Musevilerinin Osmanlı’ya mülteci olarak kabul edildikleri dönem...

Külhanbeyi, bir Musevi’yi acımasızca dövüyormuş...

Çevreden yetişip zavallı adamı külhanbeyin elinden almışlar...

“Yahu neden dövüyorsun masumu?” diye de Külhanbeyi azarlamış yaşlılardan biri...

“Bunlar” demiş Külhanbeyi, “Hz. İsa efendimizi çarmıha germişler”...

“Yahu o 1500 sene önceydi” diye gülümsemiş yaşlı adam...

“Olsun” demiş Külhanbeyi... “Ben bugün öğrendim”...



Milli Savunma Bakanı ve Yunanistan’ın 16 (Galiba doğrusu 17) adamızı işgal ettiği dönemin genel kurmay başkanlarından olan Hulusi Akar demiş ki:

“(Yunanistan’ın adalarımızı silahlandırılmasını hatırlattıktan sonra.) Hiçbir şekilde hakkımızı çiğnetmeyiz. Bu bir tehdit değil ama iyi komşuluktan yanayız dememiz de bir zafiyet değil...”...



Hulusi Akar bu işgalleri ve silahlandırmayı yeni mi öğrendi acaba?...

Fıkra gibi valla...

BU ZİHNİYET YÜZÜNDEN...


Haber SÖZCÜ’de yayımlandı ve şöyle...

Bir TCDD görevlisi, Yüksek Hızlı Tren zamlarını haber yapan FOX TV muhabiri Yeşim Karacaoğlu’nu engellemek istedi. Kaldırımı olmayan garın önünden uzaklaştırılmak istenen muhabir “Yola mı çıkayım, araba mı çarpsın bana?” dedi. İşgüzar görevlinin cevabı “Beni ilgilendirmez” oldu!..



Çorlu’daki tren kazasında 25 yurttaşımızı kaybettik...

Neden?..

İşte bu kafa yüzünden...

Yani...

“Raylar berbat, bakımsız denetimsiz, kaza olup insanlar ölecek” uyarılarına TCDD genel müdürlüğü ve bağlı olduğu bakanlığın, “Beni ilgilendirmez” zihniyeti yüzünden...

İKTİDARIN EKMEĞİNE YAĞ SÜREREK


Bazı yurttaşlar, gazeteciler ve siyasetçiler diyorlar ki:

“Erdoğan’ın kaybettiği seçimden sonra devleti yeni iktidara bırakmaz...”...



Bunu söyleyenler ya Erdoğan’a hakaret etmek istiyorlar...

Ama farkında değiller...

Ya da amaçları Erdoğan’a hakaret etmek değil, halkı sandıklardan soğutmak...



Lütfen söyler misiniz?..

Eğer Erdoğan seçimi kaybetse de iktidarı teslim etmeyecekse, neden seçim yapılacak?..

Niçin gideceğiz sandığa?..



Muhalefet edecekseniz tabii ki edin ama...

İktidarın ekmeğine yağ sürerek değil...

ENAYİNİN BİRİ ÇIKAR...


Hüsmen, Tekirdağ’da deniz kenarında oturmuş balık tutuyor...

Bir hemşerisi gelip sormuş:

“A be emşerim tek başına canın sıkılmaz mı burda bülecene oturursun...”

“Yooo” demiş Hüsmen... “İç sıkılmaz canım... Nası olsa enayinin biri te büle gelip muabbet eder benle...”