Korkusuz
Ümit Zileli

Piyango kime vuruyor?!.

Geçtiğimiz aylarda “Artık bebekler bile kumar oynayabilir” başlığı altında Milli Piyango’yu yazmıştım...

Varlık Fonu tarafından işletme hakkı Demirören Gruba verilen Milli Piyango’nun “online” adı altında adeta bir “sanal kumarhane” kurduğunu, ancak işin içine “şaibe” söylentileri de girince yılların altın madeninin “çöküş sinyalleri” vermeye başladığını anlatmış ve sonrasında olanları şöyle özetlemiştim:

Zararı, kara çevirecek bir şeyler yapmak gerekiyordu... Yaptılar da; “Milli Piyango Online” kuruldu. Artık her isteyen, internet üzerinden istediği oyuna katılabilecekti; hesap açtırmak kaydıyla tabii!..

Bu da kesmedi, “kazı kazan” oyunu da online sisteme eklendi; bastırıyordun parayı internet üzerinden kazıyordun bileti, ne çıkarsa bahtına oluyordu! İşlem zar atarak yapılıyordu, her zar atışının hediyesi ise 5 liracıktı!..

Bu da yetmedi, slot makinaları girdi devreye; çekiyordunuz kolu ya da basıyordunuz sanal düğmeye meyvecikler ya da numaralar dönüyor, yan yana, üst üste, çapraz seri tutarsa paraya konuyordunuz... diyorlardı ama öyle kolay olduğunu sakın zannetmeyin! İsimleri ve renkleri de pek cafcaflıydı hani:

-Sweet Bonanza, Wild West, Fruit Party...

Oynayanların büyük kısmı sonunda kös kös çekip gidiyordu siteden! Yorumlar kısmında bir

talihsiz oyuncu şöyle diyordu mesela:

-Sistemi çok güzel ayarlamışlar, gerçekten para tuzağı, 10 veriyorsun 5 alıyorsun, böyle böyle hesap sıfıra düşüyor!..”

Sıfır KDV ile hayat ne rahat!..


Meğer işin içinde başka işler de varmış...

Meğer devlet 10 yıllığına Demirören Grup’a bağlı Sisal şirketine devrettiği piyangodaki yüzde 18 oranını sıfırlamış! Sözcü yazarı Nedim Türkmen, işletmeci şirketin yıllar içinde milyarları nasıl götüreceğinin tablosunu bile çıkardı!

Ancak, tüm bu imtiyazlara rağmen Milli Piyango biletleri bir türlü istenen oranda satılmıyordu! Yılbaşı çekilişi için “100 milyon TL” çılgın bir para bile toplumun ilgisini çekmemişti!  Bunun üzerine Hürriyet gazetesi dört koldan “haber görünümlü” bir reklam kampanyası başlattı.

Başlattı ama burada da sert bir kayaya çarptı. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, bu “haber-reklam” cingözlüğünü bir bir ortaya koydu! Önce ekonomi sayfalarında başlayan reklamlara son olarak Emekli Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün de katıldığını yazdı. Diğerleri bir tarafa, ben Özkök’ün “haber-röportaj-reklam” yazısına bayıldım! Şirketin CEO’su Selim Ergün’e sormuş, o da çekilişlerin nasıl da güvenli olduğunu tek tek anlatmıştı!

İşte “Talih Kuşu’nun güvenli odası” başlıklı yazıda CEO’nun ağzından yapılan reklam, ayy pardon verilen bilgiler:

-Bizim en korunaklı yerimiz “Şans Merkezi” adını verdiğimiz oda... Çekiliş topları özel yapım alüminyum alaşımlı çantalarda kilitli, yüksek güvenlikli çelik dolaplarda tutuluyor... Toplar her çekiliş öncesi tartılıyor, noter tarafından tutanak tutuluyor... Çekiliş 9 ayrı robot kamera ile izleniyor ve kaydediliyor...

Bu anlatıma göre her şey mükemmel görünüyor... İnsan üzülmeden edemiyor tabii; öyleyse niçin biletler eskisi gibi satılmıyor? Oysa artık internet üzerinden bile alınabilirken?

-Kökü dışarıda mihraklar olmasın maazallah?!.

Bakalım “At Yarışları piyangosu” kimin başına konacak?!.


Bu arada, sıranın At Yarışları’na geldiği de gündeme düştü bile...

Öncelikle, bugün itibarı ile at yarışlarından yıllık 7 milyar TL hasıla elde edildiği ve devletin kasasına ayda 300 milyon TL girdiği bilgisini paylaşalım sizlerle!..

Habere göre, Türkiye Varlık Fonu, artık kim olacaksa, hizmet alım sözleşmesi yapacağı şirketten on yıllık süre içinde 200 milyar TL’den az olmamak üzere hasılat garantisi isteyecek! Peki bu durumda 10 yıl boyunca alınmasından vazgeçilen KDV tutarı ne kadar olacak dersiniz?

-En az 36 milyar TL!

Ben söylemiyorum; işin uzmanları söylüyor! Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez geçtiğimiz Haziran ayında yaptığı açıklamada “Milli Piyango’yu satmadık, At Yarışını da satmayacağız” dedikten sonra bunu açılımını da şöyle yapmıştı:

-Ben köy çocuğuyum, “icara vermek” anlamında diyebilirsiniz; tarla sizin, birisi sizin adınıza işletiyor” demişti!

Bakalım o “pek şanslı birisi” kim olacak?!