Korkusuz

Pekii... Ankara bürokrasisi ne diyor?..

Pekii... Ankara bürokrasisi ne diyor?..
Başkentin siyasi kulislerine önceki gece müthiş bir heyecan hakimdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grup toplantısında saat vererek attığı işaret fişeği siyaseti uzaktan yakından izleyen herkesi sosyal medyanın başına dikti. Yapılan tahminlerin çoğunun tutmadığını gözlemlerine dayanarak söyleyebilirim. “Yeni bir yolsuzluk dosyası açıklayacak” tahmininde bulunanlar kısmen isabet ettirmiş oldular.

Kemal Kılıçdaroğlu “Erdoğan’ın kaçış planı” diye duyurduğu videoda, “Belgeler elimizde, para akışlarının hepsi elimizde. Bir vakıf kuruyorlar ABD’de. TÜRGEV ve Ensar ABD’ye 1 milyar TL transfer etti” iddiasında bulundu. Ben, Erdoğan’ın ABD’ye kaçacağı düşüncesine inanmayanlardanım.  Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında asıl dikkatimi çeken husus bürokratlara seslenişiydi:

“Sarı bürokratlar. Sizler devleti, kanun dışı talimatlara uyarak adeta bitkisel hayata soktunuz. Bu süreçte kendinizi de bitirdiniz. Öncelikle birazdan açıklayacağım şey, skandalla yolsuzluklara dikkat çekmek değildir. Bunların ne olduğunu sağır sultan da biliyor. Amacım, komaya sokulan bu devleti uyandırmaktır. Komaya sokulan bu devi uyandırmak, çalışır hale getirmektir. Ama size de bir iyilik yapıyorum, ‘sarılar.’ Sizi bu suç gemisinden indirmek istiyorum. İnin kurtarın kendinizi. Çok geç olmadan, küçük cezalarla kurtulabileceğiniz bir aşamada kurtulun. Çünkü, hiç gündemlerinde yoksunuz.”

★★★

SADAT genel merkezi baskınının ardından Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu hamleyi CHP’nin bazı kurmaylarına sordum, “Bürokrasideki direnci kırmaya yönelik esaslı bir hamle” değerlendirmesini yapanlar vardı. 35 yıllı aşkın gazetecilik deneyimleriyle –hangi iktidar gelirse gelsin- Ankara bürokrasisini çok iyi tanıdığıma inanıyorum. O yüzden iddia ile derim ki; sağlam anketler, CHP’nin yüzde 30’u azıcık geçtiğini gösterene kadar bürokrasinin direnci tam manasıyla kırılmaz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu iddiasında yüzde yüz elinde çok sağlam belgeler vardır. Ha, o belgelerin bir kısmı da Ankara bürokrasisinden kendisine ulaşıyordur. Ancaak!.. Teşbihte hata olmaz; Ankara bürokrasisi atları yarıştırmayı  pek sever!.. Kimin kazanacağını da öyle ölçer biçer!..

★★★

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Twitter hesabı üzerinden yaptığı video konuşması ortalığı fena halde sallayınca, bize de Ankara bürokrasisinin nabzını tutmak farz oldu. Dün sabahın erken saatlerinde, cep telefonlarımızı evde bırakarak, bürokrasinin önemli bir kilit ismi ile “hafif kahvaltı” yapmak üzere buluştuk. Doğaldır ki; üst düzey bürokratla bir araya gelince konuştuklarınızın büyük bir bölümü “yazılmamak” kaydıyla oluyor. Ancak, Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinde yaptığı analizi kaleme almama izin koparabildim. O üst düzey bürokratın söyledikleri şöyle:

“İktidar tüm anketlerde oy kaybediyor ama yüzde 30 bandında da düşüş durmuş gibi. Peki, kaybedilen yüzde 15 oy nereye gitti? O tam bilinmemekle birlikte kesin bilinen bir şey var, o da nereye gitmediği. Bu oylar kesin olarak CHP’ye gitmemiş durumda. CHP yirmi yıldır yüzde 24 olan oy ortalamasını korumaya devam ediyor. İYİ Parti halen bilinmez, halen yeni bir parti.

Gelecek seçime yorum yapmak gerçekten çok zor. En önemlisi daha seçimin ne zaman olacağı bile belirsiz. Bakmayın siz 2023 söylemlerine. Bir akşam son dakika Beştepe’de toplanmaya bakar ‘Ey halkım üç ay sonra seçime gidiyoruz’ açıklaması.

Seçimin zamanını bilmek kadar kimlerin aday olacağını da bilmiyoruz. Şu ana kadar ‘ben adayım’ diyen biri çıkmadı. Herkes gönlünden geçeni dillendiriyor. Bahçeli’nin gönlünden Erdoğan, Erdoğan’ın gönlünden rakibinin Kılıçdaroğlu olması, Kılıçdaroğlu’nun gönlünden ortak bir aday bulunması, koltuk ve pozisyon korumak isteyen CHP tabanının gönlünden Kılıçdaroğlu, CHP seçmeninin gönlünden Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş geçiyor. Say say bitmez. Herkesin gönlünde bir aslan yatıyor ama Erdoğan dahil kimse ‘Ben adayım’ açıklamasını daha yapmadı/yapamadı.

Ortalıkta bu kadar gönül aslanı varken, tartışmaya başka bir pencere açmak isterim. Acaba kimse Cumhurbaşkanı olmak istemiyor olabilir mi?

Aslında herkesin bir hesabı var ve o hesap çarşıya uymadığı için çıkıp ‘Adayım’ diyemiyor. Örneğin Erdoğan, 20 yıldır süren yenilmezlik rekorunu riske atmamak için garanti bir seçim istiyor, onu görmeden adayım demiyor. Karşı mahalleden ise henüz bir aday çıkmaması ya da çıkarılamamasının nedeni ‘Yıpranır’ düşüncesi değil. Hatta bir aday belirlenebilse, olası yıpratılma çabaları bir mağduriyet durumu doğuracaktır ki, bizim seçmen mağdurlara bayılır. Bakınız; son yerel seçimlerde İmamoğlu’nun ikinci turda attığı fark.

★★★

Muhalefetin ‘Parlamenter Sisteme Dönüş’ projesine göre bulacakları adayın geçici ve sadece verilen görevleri yapan sembolik bir Cumhurbaşkanı olması gerekiyor. Vakti gelince yetkilerini devredecek, kısmen bir tür topal ördek durumu. Bu kişi Parlamenter sisteme geçildikten sonra Başbakan adayı olabilir mi? Hayır. O kapı Akşener tarafından rezerve edildi. Yetkilerini devredecek geçici Cumhurbaşkanı muhtemeldir ki siyasetten görevi sonunda silinecektir.

Olası adayların hepsi fırsat ayağına kadar gelmişken, hatta seçilmişken bunu kaybetmek istemez, bir anda denklem dışında kalmak istemez. Zaten her ne kadar dillendirilmese de, altılı masada kimin aday olacağından ziyade kişisel kanaatim asıl tartışma konusu ‘Ya yetkilerini devretmezse, ya istediklerimizi yapmazsa” kuşkuları üzerinde toplanıyor.

Benim düşüncem, İmamoğlu Cumhurbaşkanı olmak istiyor ama altılı masanın Cumhurbaşkanı (Topal ördek) olmak istemiyor, tam rüzgarı yakalamışken mevcut yetkilerle yönetmek istiyor; Yavaş, altılı masanın Cumhurbaşkanlığına hazırım mesajı (ben görevime bakarım, bu tartışmaların dışındayım) veriyor; Kılıçdaroğlu, Parlamenter Sisteme dönüldükten sonraki Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Akşener zaten Başbakan olmak istiyor.

Kısaca, Erdoğan seçilme garantisi arıyor, olası rakipleri geçici Cumhurbaşkanı olmak istemiyor. Sonuç; Aday yok.“