Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Parlak geleceğimiz; “Z” ve “Y” Kuşağı... Sakın enselerinizi karartmayın...

Tüm insanlığı çok güzel bir geleceğin beklediğine inanıyorum...

Gençlerin ve herkesin, dijital teknoloji ve robotlaşmanın insanlığın daha müreffeh, daha huzurlu ve daha insanca yaşaması için olduğuna inanmaları en büyük dileğim...



Savaşların bittiği...

Refahın yükseldiği...

Adaletin olduğu...

İnsanca hakça yaşayacağınız...

Hak edenlerin haklarını aldığı...

Haddini bilmeyenlerin adil bir yargılama sonucu mahkûm oldukları bir düzen gelecek dünyaya...



Ey; “Robotlarla rekabet edemeyeceksiniz” öcüsüyle korkutularak gelişime düşman edilmek istenen gençler...

Bütün bu “Ürkütücü, endişelendirici” palavralar size kolaylıkla diz çöktürmek, sizi “biat eden” itaatkâr kitleler haline getirmek için...

Yani...

“Ensesine vur ağzından lokmasını al” koyunları olan “seçmenler” olarak bir nevi üretim yapmak için...



Matbaa geldiğinde bugünkü yoz kafanın dedeleri “hattatlar aç kalacak” diye ortalığı ayağa kaldırdılar...

Bugün milyonlarca insan matbaalar sayesinde hayatını kazanıyor...

Milyarlarca insan eğitim görüyor...

Otomobil icat olduğunda bugünkü yoz kafanın dedeleri, “nalbantlar aç kalacak” çığlıkları atıyorlardı... Bugün, yan sanayii ile birlikte dünyanın en yoğun istihdam sektörlerinden biri otomobil sanayii...



Yakın gelecekte de kaybolan bir işin yerine onlarca iş imkânı doğacak...

Sözün özü gençler...

Enseyi karartmayın...

Gelecek çok güzel olacak...

GELECEĞİN FAVORİ MESLEKLERİ...


Geleceğin en değerli mesleklerinden biri; aktörlük, aktrislik, ses sanatçılığı, dans ve bunların yer aldığı her türlü sanat dalları olacak...

Çünkü...

Dünyanın en güçlü sesiyle donatılmış bir robot, yapay zekânın ürettiği dünyanın en mükemmel bestesini asla, başarılı bir ses sanatçısı gibi yorumlayamayacak...

Çünkü...

Dünyanın en mükemmel yapay zekâ dansçısı bile bir insanın yaptığı dansın çeyreğini sergileyemeyecek...

Çünkü...

Hiçbir yapay zekâ, sesine duygu yükleyemeyecek...

Konsantrasyonu bir insan gibi olamayacak...

[caption id="attachment_5931285" align="alignnone" width="400"] Lana Del Rey[/caption]

Diyelim o da oldu?..

Ya estetik?..

Hangi yapay zekâ sahnede bir insanın estetiğini sergileyebilir ki...



Gelecekte...

Hiç kimse bir müzenin ibadethaneye açılıp açılmaması konusunu tartışmayacak bile...

Çünkü...

Opera binaları, tiyatrolar ve konser salonları ülkelerin her yanından fışkıracak...

HUKUK DEVLETİ İLE GUGUK DEVLETİ


Demokratik hukuk devletlerinde düşünceler ve düşüncelerin ifade edilmesi ve haber yapılması hapsedilmez; çünkü yargılanmaz bile...

Demokratik hukuk devletlerinde kanunların “suç” olarak tanımladığı “eylemler” yargılanır ve cezalandırılır...

[caption id="attachment_5931286" align="alignnone" width="400"] Murat Ağırel[/caption]

Antidemokratik ülkelerde ise...

Düşünen, düşüncelerini ifade de eden ve habercilik yapan “kişiler” yargılanır ve hapsedilir...

Daha da öte...

Bir katil, bir mafya babası infaz yasasından yararlandırılır...

O katil infazdan yararlanıp tahliye olduktan sonra...

Eşini ve annesini öldürür (Bakınız Konya)...



Aynı infaz kanunu...

Düşünen, düşüncelerini ifade de eden ve habercilik yapan “kişileri” ise suçları (!) sabit olmadığı halde “tutuklu” yargılar...

YAKIŞIR HANIMEFENDİCİĞİME BE...


Canlarım be...

Bazı münafıklar var şu memlekette...

Dünyanın en güzel kadınlarından biri olan Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın (İnşa edilirse eğer) Kanal İstanbul kıyısındaki 44 dönüm arazisine taktılar kafayı...

[caption id="attachment_5931287" align="alignnone" width="400"] Şeyha Moza[/caption]

Allah aşkınıza...

Bir İslâm Devleti olan Katar’ın dünyalar güzeli Kraliçesinin (Şeyha’sı) fotoğrafına bir bakın...

Yakışmaz mı bu kadına?..



Şu şıklığa...

Şu zarafete (Gerçi saçlarının bir kısmı göründüğü için günahkâr ama)...

Şu asalete bakın...



Yakışır be...

Vallahi yakışır...

Billâhi yakışır...

İki gözüm önüme aksın yakışır...

DÜŞÜNCE VE HABERE HAPİS...


Yazdığı kitap ve yaptığı haberler nedeniyle hapiste tutulan Murat Ağırel cezaevinde gördüğü işkence için bakın ne dedi:

“Dostlarım;

Bu muamelenin sonucunda şunu anladım.

Bu kötü muamele bana değil savunduğum düşünceye...

Bu zulüm bana karşı değil savunduğum ilkelere...

Ama direneceğim...

Bu koşullarda tedavi olmayacağım...”.



Efendim, efendim?..

“Demokratik hukuk devleti” mi dediniz?..

Haydi işinize oradan maskaralar...

O DEMEKTİR...


Ayasofya’nın Müslümanların ibadetine açılması...

Çölde susuz kalmış birine sigara vererek:

“Tüttür bi cigara da keyfin yerine gelsin” demek gibi bir şeydir...