Korkusuz
Ümit Zileli

“Öyle mi Alay Komutanı”!..

16 Ekim 2020... Gece saatleri...

Manisa Soma Uyar Madencilik İşçileri, 8 yıllık tazminatlarının ödenmesi için 5 gündür yaptıkları oturma eylemi sonrasında Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti...

Hak arama eylemi ve yürüyüşü Salihli İlçesi sınırlarına geldiklerinde jandarma duvarıyla karşılaştı! Bir jandarma TOMA’sı yaktıkları ateşi dağıttı, kurulmak istenen çadırlar söküldü... Alay Komutanı son derece sertti; işçilerin hemen alanı terk etmesi gerektiğini söyleyerek aksi durumda ne olacağını da şu sözlerle açıkladı:

-Yarım saat süreniz var. Terk etmezseniz devletin gücünü görürsünüz!

Öyle de oldu zaten. 20 işçi gözaltına alındı, ortalık “temizlendi”! Devlet gücünü göstermişti! Ancak geceye devletin gücü değil, 65 yaşındaki bir madencinin sözleri damga vurdu. Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Örgütlenme Sekreteri Kamil Kartal, Jandarmanın karşısına geçerek şöyle haykırdı:

-Sanki suçlu bizmişiz gibi, sanki hırsızlığı, namussuzluğu, arsızlığı biz yapmışız gibi hesabı bizden sormaya çalışıyorlar. Yani hesabı sorması gerekenlere gidip hesap soramayanlar, bize hesap sormaya çalışıyorlar. Oysa bizim haklılığımızı cümle alem biliyor...

Biber gazlarıyla, robokop teçhizatlarıyla, başlarında komutanlarıyla dinliyordu jandarma. İşçinin sonraki sözleri ise birkaç dakika içinde tüm ülkeye yayılacaktı:

-Devlet bunları yapanlardan hesap sorsun gücü yetiyorsa! Bir tane kıçı kırık patrondan hesap sormayı beceremeyen devlet gücünü bizde sınayacak öyle mi? Öyle mi Alay Komutanı? Buradayız biz! Yıllardır arkadaşlarımızın bedeninden parçalar koparıldı o madende, parçalar! Şimdi bize güç göstereceksiniz ve biz bu güçten korkacağız öyle mi? Vallahi de korkmuyoruz, billahi de korkmuyoruz sizden!

O işçiler hala direniyor, hâlâ tazminatlarını alamadılar!..

İkinci “Alay Komutanı” vakası!


Yer Ordu’nun Ünye İlçesi’ne bağlı Üçpınar Köyü...

Fındık üreterek hayatını kazanan köy halkı, maden şirketinin sondaj çalışmasını engellemek için güçbirliği yapmış, yaklaşık 200 kişi çoluk, çocuk şirketin karşısına dikilmişti...

Daha bir gün önce aynı şirket Yeşilkent Köyü’nde sondaj çalışması yapmış, direnen köylüler Jandarma tarafından “orantısız güç” kullanılarak dağıtılmıştı. Şimdi sıra Üçpınar Köyü’ndeydi!..

Jandarma Alay Komutanı, sabah saatlerinde köye gelmiş ve şu konuşmayı yapmıştı:

-Maden çalışması yok, taşkınlık çıkarmayacağız, siz de çıkarmayın, bu maden çalışması değil, sadece sondaj!

Köy sakinleri acı acı gülümsemişti; Fatsa’da da daha önce benzer bir sürecin yaşandığını, sadece sondaj yapılacağı söylenerek girilen köyde bugün siyanürlü altın madeni işletilmeye başlandığını hepsi biliyordu!

Alay Komutanı’nın konuşması sırasında yollar kapatılmış, sondaj aracı da köye getirilmişti. Köylüler ise topraklarını korumaya kararlıydı; ara yollardan giderek sondaj makinesinin önünde oturma eylemine başladılar!

Bu kadarı da fazlaydı artık! Bir gün önce Yeşilkent’te yaşananlar tekrar etmeye başladı; çoluk çocuk, yaşlı 200 köylünün üzerine jandarma, çevik kuvvet ve özel harekat polisleri çullandı... Yaralananlar vardı, birçok köylü de gözaltına alındı.

-Devlet, gücünü bir kez daha göstermiş, tek geçim kaynağı fındık olan üretici köylü bir kez daha ezilmiş, madenci bir kez daha kazanmıştı!

O köylülerden geri kalanı o alanda beklemeyi sürdürüyor...

İktidar partisiyle ilgili son oy oranı iddiası!..


Devletin gücünün toprağına, tazminatına sahip çıkmaya çalışan yurttaşlar üzerinde “tesis edildiği” zaman diliminde ilginç bir açıklama geldi...

Metropol Araştırmanın kurucusu ve CEO’su Özer Sencer, iktidar partisinin oylarının yüzde 30 bandının altına düştüğünü iddia etti! Sencer, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şöyle dedi:

-Dolar 8 TL bandını aşarken, iktidar oyları yüzde 30 direnç hattını aştı. Foreksçilerin terminolojisiyle; Dolar 8TL bandını aşarken iktidar oyları yüzde 30 destek hattını kırdı!

Yani AKP’nin oy oranının yüzde 30’un altına düştüğü ilk kez bir kamuoyu araştırma CEO’su tarafından dile getiriliyordu... Şaşırdım mı hayır! Aksine AKP’li Cumhurbaşkanı’nın pek çok kez kullandığı bir deyim geldi aklıma:

-Men dakka dukka! Bugün bana yarın sana!