Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Oscar'lı Parazit, FETÖ’nün devleti ele geçirme harekatını anlatıyor (GİBİ)...

Kore yapımı “Parazit” isimli filmi geçen yıl izlediğimizde, sevgilim de ben de 2020 yılında “En İyi Uluslararası Film” ödülünü alabileceğini tahmin etmiştik...

Ama...

En İyi Film Ödülü’nü aldı...

En İyi Yönetmen Ödülü’nü de aldı...

Ve bizi yanılttı...

Pardon...

“En İyi Uluslararası Film” ödülünü de aldığı için o öngörümüzde yanılmadık...



Filmi izleyenler hatırlayacaklardır.

Yok hayır...

Ben filmi anlatacak değilim...

Ama şu kadarını söyleyeyim...

Filmi izlerken ilk aklıma gelen Gülen Cemaati’nin yıllar önce çıkardığı dergi oldu...

Adı: Sızıntı...



Dergi yıllarca, inanç özgürlüklerini diledikleri gibi yaşayamayan insanların kalplerindeki sızıyı anlatıyor gibi gelmişti iyi niyetli Müslümanlara...

Ama belli ki asıl amaç devlete sızmakmış...





Parazit’e gelince...

Film, biri acayip zengin diğeri acayip yoksul ve fakat zengin evinde buluşmuş (Fakir olanlar hizmetçi olarak işe alınmışlardı) iki aile arasındaki gizli savaşı anlatıyordu...

Ya da...

Ya da...

Cemaatin, “Size (Erdoğan) yardımcı olacağım/Hizmetinizdeyim” vaadiyle önce iktidara sonra da devlete sızışı gibiydi...



Korelilere olan hayranlığım her geçen gün artıyor...

Şimdi de sinemada Oscar Ödüllü film de yapabileceklerini kanıtladılar...

Hem de ne film...

İzlemediyseniz bulun bir platformda ve izleyin...



Bu arada filmin gösteriminden çok önce, 2012 yılında Kadri Gürsel bir dergiye verdiği söyleşide, “Cemaat AKP’nin siyasi paraziti oldu” demişti.

Ve...

Bu yıl Oscar’ı alan filmin adı da “Parazit”...



Önce CHP’den milletvekili seçilen daha sonra ise aday gösterilmeyince CHP’yi FETÖ ile işbirliği yapmakla suçlayan Birgül Aymen Güler, Gülen cemaatine “parazit” demiş ve şunları söylemişti:

“Cemaat bir deniz kabuklusudur! Kabuklular balinaya yapışmadan hayatlarını sürdüremiyor. Balinaya yapışan kabuklular bir süre sonra balinayı ağırlaştırırlar. Balinalar da sığ sulara giderek sürtünmeyle üzerlerindeki kabuklulardan kurtulur ve sonra tekrar açılırlarmış. Hayatlarını da ancak kabuklulardan temizlendikleri zaman sürdürebilirlermiş.”...



Hem Kadri Gürsel’i ve hem de Birgül Ayman Güler’i vizyonları nedeniyle tebrik edip alkışlıyorum...

O uyarıları görmezden gelen...

Ya da siyasi ikballeri ve iktisadi çıkarları nedeniyle “gözlerini kapatan” iktidar ve yandaşlarını ise kınıyorum...

İNŞALLAH BEN YANILIRIM...


Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, piyasa ekonomisinden müdahaleli ekonomiye geçtiğimizi adeta ilan etti...

Bakın ne dedi:

“Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), ücret ve komisyonlara standartlar getirdi. Ticari müşterilerden alınabilecek ücret, masraf ve komisyon sayısı 2 bin 400’den 51’e, finansal tüketicilerde 20’den 16’ya indirildi, önemli sınırlamalar getirildi”.



Ey güzel insanlar!..

Piyasa ekonomisi aynı zamanda risk ekonomisi ve rekabet ekonomisi olarak da tanımlanır.

Bütün özel sektör bankaları, mesela masraf alma konusunda aynı standartlara uyacaklarsa rekabeti nerede yapacaklar?



Mesela küresel sermayeli (Katar) bir özel banka EFT ile yapılan havalelerden ücret almıyor ve büyük ihtimalle bu, hesaplarına da olumlu olarak yansıyordu.

Bundan sonra o da masraf almak zorunda mı kalacak mesela?..



Yeniden müdahaleci ekonomiye mi dönüyoruz yoksa?..

İnşallah bundan sonra “Sabit Kur” falan demezler...

Arkasından “Sabit Faiz” gelir...

Daha sonra da “Fiyat Kontrol Komiteleri”...

Sonra da 24 Ocak kararlarının daha ağırı...



İnşallah ben yanılırım...

HALKIMIZA VE ÜLKEMİZE 20 YIL KAYBETTİRDİ


Reis bir şeyi “yapacağım” diyorsa bilin ki yapmayacak...

“Yapmayacağım” diyorsa bilin ki yapacak...

Dönün bakın geride bıraktığımız yıllara bana hak vereceksiniz...



Şimdi lütfen not edin...

Ülkemizin de içinde bulunduğu yüz yılın barışında tuzu olacaklardan biri de bizim Reis...

Cumhurbaşkanlığı görevi bitmeden önce bunu da yapacak...

Ve sonra (Çok büyük ihtimalle) ömrünün kalanını Türkiye dışında sakin bir ülkede geçirecek...



Ama...

Arkasından ona oy verenler bile şöyle diyecek:

“Ah be arkadaş... Madem sonunda bütün bunları kabul edecektin neden en başında yapmadın da halkımıza ve ülkemize 20 yıl kaybettirdin...”...



Sözün özü:

Büyük ve başarılı Devlet Adamı, sonunda kabul edeceğinden emin olduğu bir planı en başta kabul edip yolunu ona göre çizendir...

FOX DA ARTIK BIRAKTI İPİN UCUNU...


Çocuklarımızın sabahın zifiri karanlığında okula gitmek zorunda kaldıklarını hepimiz biliyoruz ama...

Alıştık artık...

21 Aralık’tan itibaren günler uzamaya başladığı halde sabah saat 7.30’a her yer zifiri karanlık......



Yandaş ve popüler TV kanalları çocuklarımızın ve ailelerinin çektiği çileyi başından beri görmezden geliyorlardı.

Beni üzen FOX’un tavrı...



FOX yaz saati uygulamasının bütün yıl uygulamaya konulduğu yıl ve sonraki yıllarda o karanlıkta servis minibüslerinde uyuklayan çocuklarımızın görüntülerini yayınlar...

Ebeveynlerin şikayetlerini kamuoyuyla paylaşırdı...

Bu yıl FOX da artık bıraktı ipin ucunu...



Önce halkı sonra da medyayı karanlığa böylesine alıştıran iktidarın ülkeyi aydınlığa çıkaracağını düşünenlerin akıllı olmadıklarına iddiaya girerim...