Korkusuz
Ümit Zileli

Ölüme yatırılanlar (2)

28 Şubat Davası’ndan müebbet hapse mahkum olan komutanlar o gün evlerinden alındılar, bazıları kendileri gitti...

Kumpas davalarında ömürlerinden yıllar çalınan paşaların da içinde bulunduğu bu komutanlar benzer bir oyunla, şu anda kendisi de tutuklu bulunan FETÖ’cü bir savcının iddianamesi sonucu bir tutsaklığa doğru yol alıyorlardı...

Emekli Korgeneral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol’un sözleriyle “Eşleri, babaları, silah arkadaşları olan bu insanlar, Türk Milleti’nin onurunu canlarından aziz bilen” bu komutanların en genci 75 en yaşlısı ise 91 yaşındaydı...

Yaşları arasında farklılıklar vardı ancak hepsi ağır şartlardaki görevlerinin, yaşadıkları haksızlıkların ve ileri yaşlarının mirası ciddi hastalıklarla boğuşuyorlardı... İçlerinden biri, emekli Orgeneral Çevik Bir, kısa bir süre önce ileri derecede demans hastası olduğu, en yakınlarını bile tanımadığı ve kendine bakamadığı, içinde bulunduğu infaz sürecini dahi idrak edemediği gerekçesiyle infazı ertelenerek serbest bırakılmıştı.

Geride kalan komutanlara gelince; parkinson, alzheimer, kanser, kalp rahatsızlığı gibi hastalıkları paylaşıyorlardı... 84 yaşındaki emekli Korgeneral Çetin Saner, bel rahatsızlığı nedeniyle yatalaktı mesela...

85 Yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar’da demans başlangıcı vardı... 83 yaşındaki emekli Orgeneral Çetin Doğan, By-pass geçirmiş, damarına stent takılmış, prostat kanserine yakalanmış ayrıca bel fıtığından muzdarip ve diyabet hastasıydı...

91 yaşındaki emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, hafıza kaybı yaşıyordu, şeker, tansiyon ve kalp hastasıydı...

Yukarıdaki satırlar, bir yıldır içeride yatan bu insanlara acımanız için değil, nasıl bir intikam hırsına alet edildiklerini göstermek için yazıldı.

Jandarma nezaretinde kanser tedavisi!


Yukarıda okuduğunuz yazı, yaklaşık bir ay önce kaleme aldığım “Ölüme yatırılanlar” makalesinden bir bölüm...

Bir “intikam iddianamesi” ile yargılanan, müebbet hapis cezasına çarptırılan, rütbeleri sökülen 14 general, hapiste birinci yıllarını doldurdular. Özellikle “intikam” sözcüğünü kullanıyorum; mahkum aileleri ve avukatları başta olmak üzere bu durumun altını özellikle çiziyorlar çünkü iddianame şu anda 17 yıl hapisle cezalandırılmış ve hapishanede olan savcı Mustafa Bilgili tarafından yazılmıştı!

Bu ismi “Kozmik Oda” savcısı olarak hatırlayacaksınız! Bülent Arınç’a suikast iddialarının ardından Genelkurmay’ın en gizli belgelerinin bulunduğu odaya giren, araştırma yapan savcıydı bu FETÖ’cü!

Bu kumpasa imza atan savcı, uzman kılıklı diğer FETÖ’cülerden bir bölümü de ceza aldı, meslekten atıldı, bir diğer kısmı ise yurtdışına kaçtı.

-İşte, 14 emekli general böyle kişiler tarafından hazırlanan bir iddianame ve kumpaslar neticesinde müebbet hapse mahkum edildi!

Hemen tümü, bir yılı aşkın süredir ağır hastalıklardan muzdarip bir şekilde hücrelerinde ayakta kalmak, dik durmak için savaş veriyorlar... Yukarıda bir bölümünün hastalıklarından söz ettim. Ancak, birkaç gün önce bir kanser vakası haberi daha ulaştı!

-Emekli Tümamiral Aydan Erol’un da kanseri nüksetmişti!

Şu an 82 yaşında olan, mevcut kalp, guatr ve prostat rahatsızlıklarına ağız içi yanak kanseri de eklenmişti Amiral Erol’un!

Durumu öğrenince generalin avukatı Fethi Öztürk’ü aradım. İşte Erol’un anlattıkları:

-Aydan Paşa infaz başlamadan ağız içi yanak kanseri ameliyatı geçirmişti. 20 Ağustos 2021’de infazın başlamasını takiben eylül başında hastalıklarını belgeleyen raporlarla birlikte infazın ertelenmesi talebinde bulunduk.

Bu dikçeye cevap bile verilmedi!

Kanser tedavisi böyle mi olur?


Silivri Cezaevi’nden muayenelere gönderildi, o kadar!

Başkaca bir tedbir alınmadı... Son dönemde amiralin kanseri nüksetti; 2 haftadır Silivri’den radyasyon tedavisi için Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne gönderiliyor. Peki nasıl gönderiliyor?

-Cezaevi arabası ile ve 4-6 jandarma nezaretinde götürülüyor!

Radyasyon tedavisinin ardından da aynı şartlarda Silivri Cezaevine geri dönüyor! O halde şu sorulara yanıt verilmeli:

-Cezaevi araçları gerekli hijyene sahip mi?

-Cezaevi, kanser tedavisi gören, radyasyon alan bir hasta için gerekli hijyene sahip mi?

-Kanser tedavisinde bağışıklık önemli ölçüde azalıyor. Bu durumda acil müdahale koşulları cezaevinde bulunuyor mu?

-Hasta, özel beslenme gerektiren bu durumda gerekli uygulamayı görüyor mu?

Avukat Öztürk, en önemli tedavi koşullarından birinin de moral olduğunun özellikle altını çizerek ekliyor:

-Bu koşulların cezaevi şartlarında sağlanması mümkün değil!

Ne olacak peki? Öztürk, yeniden infaz erteleme isteyeceklerini, bu da reddedilirse en azından yatarak tedavi yapılmasını talep edeceklerini söylüyor. 82 yaşındaki bir kanser hastasına yapılan işlemin adeta işkence etmek olduğunu da belirtiyor!

Aynı davada hüküm giymiş tüm komutanlar, özellikle de ağır hastalıklarla mücadele edenler için de aynı işkence geçerli...

Diğer yandan, generallerin avukatlarının Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları adil yargılanma haklarının ihlali başvurusu bir yıldır bekliyor!

28 Şubat sürecinde görev yapan Mesut Yılmaz, Meral Akşener gibi önemli siyasetçilerin dahi lehteki beyanları gözardı edilerek karar verilen bu davanın, 3 bin 833 sayfa gerekçeli kararı, 10 bin sayfa civarında mahkeme zaptı, binlerce sayfa savunma ve 355 klasör savunma delil belgesini içeren dava dosyasını başsavcılık incelemesi dahil Yargıtay 16. Dairesi yalnızca 79 günde okuyup karara bağladıysa, Anayasa Mahkemesi ise halen ele bile almadıysa ne demek lazım bilemedim!

-Adalet, ekmek kadar, su kadar, hava kadar yaşamsaldır demek yeterli midir, onu da bilemedim!