Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Olmaz kardeşim olmaz öyle şey

“Türkiye’de yaşamak ama güneşin, Türkiye saatiyle 12.00’de doğmasını istiyorum” diyemezsiniz...

Pardon...

“Bunu laf ola beri gele” kabilinden söyleyebilirsiniz elbette...

Ama...

Türkiye saati ile 12 olduğunda...

Güneş doğalı da en az:

7 saat olmuştur...



İlle de:

“Bana ne, bana ne” diye mızmızlanacak...

Ve ille de...

Güneşin Türkiye saatiyle 12’de doğduğunu görmek isteyeceksenAiz...

Amerika’ya gideceksiniz...



Yani canlarım...

“Hem elim günahta olsun ama hem de canımı cennette bulayım” saçmalığının bile:

Gerçekleşme ihtimali var...

Ama...

Türkiye’de güneşin...

Türkiye saatiyle 12’de doğma ihtimali sıfır...



Demek istemem o ki...

Bu topraklarda güneşin saat 05’te doğması sonuç...

Coğrafi konum ise:

Sebep...





Canlarım...

BDDK’nın...

15 milyon TL’den daha fazla döviz pozisyonu olan...

Bağımsız denetime bağlı şirketlere...

“Kredi kullanım yasağı” getirmesi...

Sonuçları ortadan kaldırarak...

Sebeplerden kurtulmak gibi bir şey...



Yani...

Saçma sapan bir:

Uygulama...



Olmaz kardeşim olmaz...

Çünkü...

Kurların artışına sebep olan şeyler:

Enflasyon...

Değer kaybeden TL...

Ve...

Enflasyonun 60 puan (6000 baz) altında:

Düşük faiz...



Efendiler...

Sonuçları ortadan kaldıramayacağınıza göre...

Gelin: Sebepleri yok edin...

Ne demek istediğimi göreceksiniz...


Daha önceleri de benzer ekonomik krizler yaşadık...

Hemen hepsinin sebebi aynı idi: Küresel piyasa ekonomisine uyum sağlayamamak...

Ve: Cari açık...



Bu son krizin temel sebebi ise daha öncekilerden farklı...

Evet...

Küresel piyasa ekonomisine uyum sağlayamamak...

Ve: Cari açık:

Bu yaşadığımız krizin de sebepleri arasında...

Ama...

“Temel sebep” değil...



Onlar...

İçinde bulunduğumuz iktisadî krizin tali sebepleri...

Asıl sebep ise:

Ekonomi yönetiminin...

Kabul edilemez...

Hoş görülemez:

Cehaleti...

İnadı...

Ve...

Yanlışta ısrarı...



Bu yanlışlara...

En az öncekiler kadar tehlikeli...

Bir başka yanlış daha eklendi...



Ekonomi yönetimi:

Hem aç karnına...

Ve hem de:

Siyanür içti...



Ne demek istediğimi...

Yakında göreceksiniz...

Bile bile lades...


Ülkeyi hem de tek imzayla yönetebilme lüksüne sahip Cumhurbaşkanı:

“Faiz sebep enflasyon netice” dediğinde...

Sebebi, netice...

Neticeyi ise sebep olarak gösterme bilgisizliğini göstermiş...

Tüm dünyada tepki çekmekti...



Maliye ve Hazine Bakanlığı’na niçin atandığı halen anlaşılamayan Bay Nebati:

“TL’ye dönüşü sağlamak amacıyla...”.

Kur Korumalı Mevduat Hesabını uygulamaya koyduğunda:

Kurların bir süreliğine geri çekilip...

Sonra...

Yeniden yükseleceğini görmemek için...

Erdoğan ya da Nebati olmak gerekiyordu...

Nitekim aynen bizim dediğimiz gibi oldu...

[caption id="attachment_363095" align="alignnone" width="600"] Nebati-Erdoğan[/caption]



Canlarım...

Örneklemek gerekirse...

Güneşin doğudan doğup batıdan battığı bilindiği halde...

Panjurları/Tenteleri/Gölgelikleri:

Kuzey ve güney yönündeki kör duvarlara monte edip...

Doğu ve batıya bakan taraflara ise...

Tabandan tavana:

Cam pencere yapan müteahhide halk arasında:

“Hırsız/çete” falan denmez...

Ama...

“Salak” olduğu konusunda herkes hemfikirdir...

İmkânsız olan ne?..


Bütçe açığı veren bir ülke ekonomisinde dalgalı kur intihardır...

Yüksek döviz rezervlerinin de pek akıllıca olmadığını bizzat:

Yaşayarak öğrendik...

Ama...

Aynı zamanda:

Rezerv satarak döviz arz/talebinde denge kurulamayacağını da keza:

Kriz geçirerek öğrendik...



Peki çözüm ne?..

Sabit kur mu?..

Hayır...



Çözüm:

Kurları, rezerv satarak baskılamaktan vazgeçmek...

Yani:

Hiç müdahale etmemek...



Bu arada:

Ekonomi yönetimine güveni sağlamak...

Ve...

Kurların işba noktasına gelmesini...

Ve...

İstikrarın oluşmasını beklemek...



Burada en zor olanı...

Hatta “imkânsız” olanı...

Tabii ki:

Ekonomi yönetimine güveni sağlamak...

Ahlaklı toplum bu mu?..


Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Sodom ve Gomore” isimli romanını okuyanlar hatırlayacaktır...

Üstat; Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan bir gurup insanı...

Ve...

Bu insanların:

Birbirleriyle ilişkilerini anlatır...

Amacı:

Ahlak ve toplum değerlerini sorgulamaktır...

[caption id="attachment_363097" align="alignnone" width="600"] Yakup Kadri Karaosmanoğlu[/caption]



Türkiye’de:

Siyaset...

Siyasetçi...

Ve...

Siyaset medyası (Merkez medyayı tenzih ederim):

Sodom ve Gomore romanındaki ahlâkî kokuşmuşluğa örnek gibi...



İşin kötüsü...

En ahlâksızların...

Ülkenin yoksulluğunu kabul ederken...

“Ahlâken çok üst düzey olunduğu” yalanını üfürmeleri...

İtibar örselemesi mi?..


SÖZCÜ’den Can Çapar’ın haberi:



Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a Hatay girişinde engelleme...

Özdağ, polis ve jandarma ekipleri tarafından bir benzinlikte bekletiliyor. Özdağ, yasak kararı kaldırılana kadar heyetle birlikte beklemeye devam edeceklerini söyledi.

[caption id="attachment_363098" align="alignnone" width="600"] Ümit Özdağ[/caption]



Erdoğan, kendisini siyasi figüranlıktan aktörlüğe...

Ve hatta...

Başrole yükseltenlerin yaptığı hataların daha kötüsünü:

Ümit Özdağ için yapıyor...



Bunu “bilerek” yaptığına ihtimal bile veremem...

O halde amacı ne?..

Ümit Özdağ’ı yukarı itip, Millet İttifakı’nı zayıflatmak mı?..



Yoksa...

Birileri Erdoğan’ın zaten yitirilmiş itibarını...

Daha da örselemek mi istiyor?...

Günün şakası...


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:

“Batı bizden ekonomik olarak güçlü, doğru, ama ahlak olarak güçlü değiller.”