Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

O kesmişse raconu, uymamak kimsenin haddine değildi...

Bugün size daha ziyade, geçmişin kabadayılarından söz etmek istiyorum...

Mesela: Oflu Hasan...



1980 ve daha sonra doğum tarihi olanlar Oflu Hasan’ı (Cevahiroğlu) tanımazlar...

O halde merhum Oflu’yu şöyle tanıtayım:

Döneminin Sedat Peker’i idi...



İktidar ya da muhalefet siyasetçileri tarafından saygı görür...

Üst düzey emniyet bürokratlarıyla yarenlik ederdi...



Tophane’yi haraca kesen Arap çetelerinin üzerine gidişi ve...

Onları yıldırması üzerine:

“Babaların babası” lakabını almıştır...

[caption id="attachment_282840" align="alignnone" width="600"] Oflu Hasan[/caption]



Eğer racon kesen Oflu Hasan ise...

O racona uymamak:

Kimsenin haddine değildi...



Söz vermişse herkes bilirdi ki:

“O söz yerine getirilecektir...”.



Emniyetin sonlandıramadığı...

Ve ne yazık ki...

Pek çok kan dökülmesine sebep olan sokak çeteleri arası savaşı:

Araya girerek sonlandırmıştır...

BAKAN İLE KUMARHANECİLER KRALI YAN YANA...


Oflu Hasan 58 yaşında kalp krizi geçirerek öldüğünde...

Cenaze töreninde kimler yoktu ki...





Çok sayıda emniyet müdürü...

Ve...

Emniyet müdüründen daha çok sayıda polis müdürü...



Cevdet Sunay Cumhurbaşkanıydı...

Tabii ki törene katılamamıştı...

Ancak...



Çelenkler arasında en çok dikkat çekeni...

Cevdet Sunay’ın oğlu Kaya Sunay’ın adını taşıyanıydı...



Dönemin CHP’li Çalışma Bakanlı Ali Rıza Uzuner ile...

Kumarhaneciler kralı Arap Nasri yan yana ellerini semaya açmış:

Oflu Hasan’ın ruhuna Fatiha okuyorlardı...

ONLARA BABA DEĞİL ABİ DENİRDİ...


Oflu Hasan olsun...

Kendisinden sonra gelen diğer Karadenizli kabadayılar olsun:

Asla uyuşturucu ya da kadın ticaretine karışmamış...

O tür eylemleri nedeniyle soruşturma dahi geçirmemişlerdi...



Aksine...

Uyuşturucu işi yapan çetelerle (Tabii ki yasa dışı yollardan) mücadele ederlerdi...



Çok öfkelendikleri...

“Aşağılık çeteler” olarak tanımladıkları kişilere hakaret etmek için...

Onlardan:

“Karı p.zevenkleri” diye söz ederlerdi...



Çevrede ise lakapları “baba” değil, “abi” idi...

Evet...

Sadece: “Abi...”.

KAYIT DIŞI KREDİ SORUNLARINI ONLAR ÇÖZERDİ...


O dönemler mevduat faizlerinin sıfır, kredi faizlerinin de çok düşük olduğu yıllardı...

Banka patronları...

Pek çok büyük kredi talebini:

Bankalarının resmi kaynaklarından değil...

Kişisel kaynaklarından ve kayıt dışı karşılarlardı...



Bu krediler o kadar büyük...

Faizleri ise öylesine yüksek olurdu ki...

Çoğu zaman ödenmezdi...



İşte o anda en ünlü...

Sözü (raconu) en çok dinlenen...

Ve...

“Yaparım” dediğinde mutlaka yapan kabadayılar girerdi devreye...



Kamuoyunun çok iyi tanıdığı...

Mevduat yatırdığı özel banka patronu...

Pek saygın birer iş insanı olarak bilinen:

Çok sayıda sanayici...

İthalatçı ve...

Benzeri iş insanıyla olan kayıt dışı kredi sorununu...

İşte o ünlü kabadayılar aracılığıyla çözerdi...



Çünkü...

İş yargıya düştüğünde...

6-7 yıldan önce sonuçlanmazdı...

DEVLETİN KORUMASI ALTINDA...


1960’lı, 70’li ve 80’li (ilk beş yıl) yılların kabadayıları...

O dönemlerde kumarhane açmak yasal olmadığı (Bugün de yasal değil) için...

Kaçak kumarhaneler işletirlerdi...



1970 ve 80’li yılların ilk yarısının en şık ve ünlü kumarhanesi...

Nişantaşı’ndaki:

Adanalı Muzaffer Özbizerdik’in (Dündar Kılıç’ın dünürü, Alaattin Çakıcı’nın öldürttüğü eşi Uğur Kılıç Çakıcı’nın ilk kayınpederi) mekanıydı...



Konukları arasında sadece İstanbul’un değil...

Ülkenin en bilinen...

En tanınmış...

Saygın ve kredibilitesi yüksek iş insanları ve eşleri vardı...



Bu insanların hepsi...

Hem siyasi iktidar...

Hem yüksek bürokrasi...

Hem yargı...

Ve hem de emniyet üzerinde büyük nüfuzu olan kişilerdi...



O nedenledir ki...

Kumar için gittikleri mekanlar bizzat:

Devletin koruması altında çalışırdı...

HER BOŞLUK DOLDURULUR...


Canlarım...

Şunu unutmayınız ki...

Tarihin her döneminde...

Devletin bıraktığı boşluğu...

Mutlaka birileri gelip doldurmuştur...

KAMU YARARINA OLDUĞU DOĞRUYDU AMA...


Benim kuşağım...

Asla mafya olmayan eski kabadayıları çok iyi hatırlayacaklardır...



Hiç kimseye madik atmamış...

Pis işe (Uyuşturucu, kadın satışı v.s.) karışmamış kişiler...

O kabadayıları çok severler, saygı duyarlardı...



Bunları neden mi yazdım?..

Gerek KORKUSUZ okurları...

Gerekse de YouTube kanalımın takipçileri:

“Sedat Peker neden bu kadar çok sevildi?” diye soruyorlar...

[caption id="attachment_282839" align="alignnone" width="600"] Sedat Peker[/caption]



Çok sevildi çünkü...

Devlete karşı değil, devletle birlikte çalıştı...



Çok sevildi çünkü...

Uyuşturucu ticareti yapan kişilere göz yuman devletin aksine...

Onlara göz açtırmadı...



Çok sevildi çünkü...

Kadın ticareti yapan pisliklerin korkulu rüyası oldu...



Buradaki tek yanlışlık:

Karıştığı eylemler...

Kamu yararına olsa da...

Kanun yararına değildi...