Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

O gerçek bir lider, olağanüstü bir devlet adamıydı...

Mustafa Kemal Atatürk “ideolog” değildi...

Zira Atatürk için her ideoloji:

Bir tür “din” idi...

[caption id="attachment_286925" align="alignnone" width="600"] Mustafa Kemal Atatürk[/caption]



Dinlerde tek doğru vardı...

O tek doğru ise...

Tartışmasız:

Kutsal kitaplarda yazanlardı...



Atatürk yaşamının hiçbir döneminde doktrin (İdeoloji) insanı olmadı...

Aksine...

Hep gelişimden, değişimden yanaydı...



Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), 1923’te Cumhuriyet Halk Fırkası’nı (Partisi) kuran Gazi Mustafa Kemal’e (Atatürk):

“Bu partinin doktrini yok Paşam...” deyince...

Gazi Mustafa Kemal:

“Bu bir halk fırkası çocuk” dedi gülümseyerek ve devam etti... “Halk fırkalarının doktrini olmaz; olursa da donar kalır...” (Ş. Süreyya Aydemir. İhtilalin Mantığı. Sayfa 39...).



Sözün özü canlarım...

Eğer Atatürk ideolog olsaydı...

Ya da...

İdeolojisi olsaydı...



Cumhurbaşkanlığı yaptığı 15 yıl içinde...

Ekonomi politikalarda “fikri sabit” olur...

Farklı iktisat kongrelerinde...

Farklı çözümler önermezdi...



Çünkü...

Ekonomilerdeki hastalıkların da...

İnsanların hastalıkları gibi olduğunu bilecek kadar...

Toplum psikolojisine...

Ve...

Ekonomiye hakimdi...



Nasıl ki farklı bedenler...

Aynı hastalığı...

Farklı tedavi yöntemleri...

Ya da...

Farklı ilaçlarla atlatabilirlerse...



Ekonomiler de...

Toplumun ve ekonominin yapısına göre...

Aynı sorunları...

Farklı ekonomi politikalarla çözebilirler...

ATATÜRK KEMALİST MİYDİ?..


Türkiye Cumhuriyeti Devleti yurttaşı olup da...

Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duymamak: İnsanlık ayıbıdır...

Ama bu:

İlle de “Kemalist” olmayı gerektirmez...



Kemalizm:

Bütün ulusun:

Aynı şeyleri düşünmesi...

Aynı tarz yaşaması...

Aynı inançta olmasıdır...



Yani Kemalizm...

Bütün ulustan:

“Tek fikirde birleşmesini” ister...



Oysa canlarım...

Atatürk hiçbir zaman “Kemalist” olmadı...

Herkesten “aynı fikirde birleşmelerini” istemedi...

YARGI YOLUYLA HADLERİ BİLDİRİLMELİ...


Ünlü İngiliz siyaset bilimcisi, düşünür ve politikacı (Liberal Parti Milletvekili) Lord John Dalberg Acton:

“Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlak yozlaştırır” dedi...



Acton, demokratik toplumlarda asıl gücün iktidarda değil...

İktidarları seçen...

Ya da seçmeyen halklarda (Seçmenler) olması gerektiğini savundu...

[caption id="attachment_286926" align="alignnone" width="600"] Lord John Dalberg Acton[/caption]



Demokratik toplumlarda herkesin:

Aynı şeyi düşünmesi...

Aynı inancı paylaşması...

Aynı tarz yaşaması değil...



Farklı düşünmesi...

Farklı inanması...

Farklı tarzda...

Ve fakat...

Herkesin birbiriyle uyumlu olarak yaşaması değerliydi...



Demokratik toplumlar neyin doğru olduğunda değil...

Uyumlu yaşama kurallarının neler olduğunda uzlaşmalıdırlar...



Acton:

“Siyasal özgürlük eylem özgürlüğüdür...” der ve şöyle devam eder:

“Ne zaman ki bir hükümdar veya bir devlet kesin mükemmeliyete ya da her şeyin nasıl olması gerektiğine dair tek fikre ulaşmayı amaçlar, o zaman her şey kötüye gider...”.



Tabii ki benim bu düşünceme katılmak zorunda değilsiniz...

Öyle bir şey istediğim de yok...



Tek istediğim...

Bu ülkenin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edilmemesi...

Ona hakaret edenlere de...

Yargı yoluyla:

Hadlerinin bildirilmesi...



Evet...

Tek istediğim bu...

YAHUDİLER ÜÇÜNCÜ YOLU SEÇTİ...


Kendisi de bir Yahudi olan Sigmund Freud:

“Mizah, savunmasız olanların son silahıdır” demişti...



Hitler’in uyguladığı Yahudi soykırımı sürecinde...

Yahudi cemaati olarak tercih edebilecekleri üç yol olduğunu söylüyordu ünlü psikolog filozof:

[caption id="attachment_286929" align="alignnone" width="600"] Sigmund Freud[/caption]



Ya kaderlerine boyun eğecek...

İkinci sınıf vatandaş olarak yaşamlarını sürdüreceklerdi...



Ya Yahudiliği terk edecek...

Hristiyanlığa sığınacaklardı...



Ya da...

Mizah yoluyla başkaldıracaklardı...



Onlar...

Üçüncü yolu seçtiler...

Yani: Mizahı...

ONUN HEDEFLERİ VARDI...


“Fikir” ve “hedef” aynı şey değildir...

İnsanlar farklı fikirlere sahip oldukları halde...

Aynı hedefe gitmeyi planlayabilirler...



Bu nedenledir ki Atatürk...

Ulusuna hedef gösterdi...

O hedef ise:

“Çağdaş uygarlıklar” idi...

HOCA NASRETTİN’DEN İMAM’A DERS...


Mahallenin İmam’ı, Nasrettin Hoca’yı sokakta sık sık kadınlarla sohbet ederken görürmüş...

Bir gün:

“Hoca Efendi” demiş... “Ortalık yerde, herkesin gözleri önünde kadınlarla sohbet etmek sizin gibi bir Müslüman’a hiç yakışmıyor...”.

Gülmüş Hoca Nasrettin...

“İmam Efendi” demiş... “Kadınlarla konuşurken Allah’ın adını zikrediyor, onun büyüklüğünü anlatıyorum... Belli ki sen Allah’la konuşurken, kadınları düşünüyorsun... Hangimizin yaptığı daha doğru?..”.



Nasrettin Hoca’yı çok sevdiğim için midir nedir?..

Kadınlarla sokak ortasında da olsa sohbet etmeyi çok seviyorum...