Korkusuz

Neyin gazı?

Neyin gazı?
Türkiye’nin, Ege ve Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarlarını her koşulda savunması en doğal hakkıdır.

Ancak Ankara’nın Libya ile imzaladığı ‘Akdeniz’de Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat’la ilgili söyleyeceklerimiz olmalı.

Hatırlayalım:

Batının Libya müdahalesine kızan Başbakan Erdoğan, 28 Şubat 2011’de ‘NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız’ demişti.

Aynı Erdoğan, 21 Mart’ta, ‘NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir’ dedi ve Türkiye, batının saldırısına destek verdi.

Bu müdahaleyle Kaddafi devrildi, sonra da öldürüldü.

O gün bugündür, Libya’da iç savaş var ve Ankara ile son anlaşmayı imzalayan İslamcı Sarraj hükümeti, yalnızca başkent Trablus ve çevresini kontrol edebiliyor, yakında onu da kaybedebilir.

Türkiye ve Katar’ın desteklediği bu hükümete karşı savaşan diğer gruplara ise Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Rusya ve Fransa yardım ediyor.

Hatırlayalım:

Kıbrıs çıkartmasında Kaddafi’nin büyük katkısı olmuş ve aynı Kaddafi, Ecevit-Erbakan İkilisinin hatırı için Libya kapılarını Türk inşaat şirketlerine açmıştı.

Hep söylerim, Vefa yalnızca bir semt adı değildir.

Rumların temsil ettiği Kıbrıs; Lübnan ile 2004’te, Mısır ile 2007’de ve İsrail ile 2010’da anlaşma imzalayarak, kıta sahanlığının sınırlarını belirlemiş ancak o sıralar Türkiye dostu olan Esad, benzer anlaşmaya imza atmamıştı.

Ah şu vefa denilen güzel erdem!

Peki Rumlar 2004’ten itibaren yabancı ülke ve şirketlerle gazla ilgili anlaşmalar imzalayıp gaz çıkarma hazırlıklarını sürdürürken Ankara ne yapıyordu?

Ankara çıkarılması planlanan gazın, borularla Türkiye’ye taşınması için İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’la görüşmeler yapıyor ve ‘Verin gazı, alın su ve elektriği’ diyordu.

Ama olmadı çünkü ne onlar ne de başkaları, AKP’nin bölgesel ve uluslararası politikalarından hoşnut değildi.

Üstelik AKP’nin bu politikalarından dolayı, Türkiye’nin bölgede Katar hariç hiçbir dostu kalmamış, düşmanları çoğalmıştı.

Gazla ilgili ülkelere bakalım:

Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin (Gazze) ve Mısır.

Ankara dostu Katar, Gazze’nin gazı için İsrail’le iş birliği yapıyor.

Mısır ve İsrail, ayrı ayrı ve birlikte, Kıbrıs ve Yunanistan’la her alanda ortak hareket ediyor.

AB; kendi üyesi olan Kıbrıs ve Yunanistan’a sahip çıkıyor, Türkiye’ye karşı yaptırım kararları alıyor.

ABD dolaylı olarak onlara destek veriyor.

Kıbrıs ve çevresinde 40-50 trilyon metreküp doğal gaz rezervi olduğu hesaplanıyor.

Bu gazın bulunup çıkarılması için Fransız, İtalyan, İngiliz, Amerikan ve Rus şirketleri çalışmalarını sürdürüyor.

Yapılan anlaşmalarla bu gaz, borularla Kıbrıs’tan Girit Adası’na, oradan da Yunanistan ve İtalya’ya taşınacak.

Atina’ya göre, ‘Ankara-Trablus anlaşması bu boruyu engellemeye yöneliktir’.

Trablus’taki hükümetin muhalifi Bingazi hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nden Türkiye’yi durdurmasını istedi. Aynı hükümetin Dışişleri Bakanı el Hoveyj, ‘Ankara’ya karşı İsrail ile iş birliğinden’ söz etti.

Mısır, BAE ve Suudi Arabistan, ‘hazır ol’da bekliyorlar.

Konu gaz ve petrol olunca, işlerin karışması çok doğal.

Rusya, İran ve Katar rezerv bakımından dünyada ilk üç ülke.

Türkiye, tükettiği gazın %70’ini Rusya ve İran’dan satın alıyor.

Dünya petrolünün %60’ı Ortadoğu’da.

Bu coğrafyada son 100 yılda ne yaşandıysa nedeni petrol, gaz ve İsrail.

Şimdi her üçü Doğu Akdeniz tartışmalarının merkezinde.

Üstelik İsrail için Kıbrıs adası strateji öneme sahiptir.

Adada iki üssü bulunan İngiltere, sessiz sedasız gelişmeleri izliyor ama işler karışınca kesin harekete geçer.

Rusya bu bölgede bulunan gazın kendisinin Avrupa’ya sattığı gaza rakip olmasını istemez.

Rusya’nın Esad’a verdiği desteğin bir nedeni de bu hesaptır.

Çünkü İsrail, Lübnan, Kıbrıs ve Filistin gazının çok daha fazlası Suriye’de.

Hizbullah lideri Nasrallah, Lübnan deniz sahasından gaz çalan İsrail’in denizdeki platformlarını varabileceklerini söyledi.

‘Biz en iyisi Fırat’ın doğusuyla ilgilenelim’ diyesim geliyor ama orada da petrol ve doğal gaz var.

Anlaşılan kurtuluşumuz yok:

Gerginliğe devam.

Verdin mi din ve milliyetçilik ‘gazını’, herkes ‘hazır ol’a geçer.

ÖSO’cular bile kuvayi milliye olduğuna göre, kim vatan haini olmak ister!