Nebati’nin gözlerinde neyi göremedik?
Nebati, o günden bugüne “gözlerdeki ışıltı’’ ile anılıyor...
Söylediği her sözü yeni bir tartışma yaratan Nurettin Nebati, bu kez partisinin Kızılcahamam’daki toplantısında yaptığı konuşma ile gündemde.
DAHA ÖNCE NE DEMİŞTİ?
Ekonomi politikalarını eleştiren emekçilere “Sizin kaybedecek bir maaşınız var, ben ise işletmelerimi kaybederim’’ sözüyle de hatırlanan Nebati’nin “aynı kararlılığı’’ sürdürdüğü görülüyor. Nebati, kampta yaptığı konuşmada, işçi ve emekçilerin değil, mensubu olduğu sermaye sınıfının çıkarlarını koruduğunu itiraf ediyor.
BU KEZ ÇITAYI DAHA DA YÜKSELTTİ
Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi’nin köşesinde yer alan kulis bilgilerine göre, AKP’li Nebati kampta şöyle konuşuyor:
“Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar.”
GÖZLERİ SERMAYE İÇİN IŞILDIYOR
Gördüğünüz üzere, Nebati’nin gözleri, sadece zenginler için ışıldıyor. Nebati’nin gözlerinde işçinin, emekçinin ve alın teri dökerek yaşayanların esamesi bile okunmuyor.
Nurettin Nebati’nin sözleri aslında AKP’nin hangi sınıfın çıkarlarını koruduğunu gösteren önemli bir itiraftır... Nebati, yoksul halkı inim inim inleten enflasyonu düşürecek tedbirler almak yerine, “enflasyonla büyümeyi tercih ettik’’ diyor.
HALK, GÜNDEMLERİNDE YOK
Çarşı pazara çıkmayan, halkın nasıl bir yaşam sürdüğünü umursamayan Nebati, “Yeter ki çarklar dönsün’’ anlayışıyla hareket etiklerini ve milyonlarca emekçiyi o çarkların arasında ezdirdiklerini hiç çekinmeden söylüyor.
Sadece bu sözler bile, AKP’nin yoksullardan ve emeğiyle yaşayanlardan tek bir oy bile almaması için yeterli ve geçerli bir sebeptir...
AKP’li vekiller rahatlayarak dönmüş...
Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi’nin AKP’nin Kızılcahamam kampına ilişkin kulislerinden biri de AKP’li milletvekillerinin Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin...
Selvi’nin aktardığına göre, 48 saat içinde birçok vekille görüşen Erdoğan, bu görüşmelerde 3600 ek gösterge ve buğdayın taban fiyatına ilişkin bazı bilgiler vermiş. AKP’li vekiller de Erdoğan’ın kendilerine verdiği bilgilerin ardından hem rahatlayarak hem de moral bularak seçim bölgelerine gitmişler...
Erdoğan’ın vekillere hangi bilgileri verdiğini ve vekillerin neden rahatladığını merak ediyorum...
HANGİ SORUNU ÇÖZEBİLDİLER Kİ?
Zira; 3600 ek gösterge meselesi, AKP’nin 5 ayrı kategoriye bölerek uzun vadede çözeceğini vaad ettiği bir problem... Üstelik iktidarda oldukları 20 yıldır bu sorunu çözmüyorlar. Çözecek gibi de görünmüyorlar...
Buğday taban fiyatına gelince...
Erdoğan, vekillerle yaptığı görüşmenin ardından, “Sert ekmeklik buğday 6 bin 50 lira alım, bin lira prim bedeli olmak üzere toplam 7 bin 50 lira ödeme yapılacak” dedi.
ÇİFTÇİLER MEMNUN KALMADI
Ziraat odaları yöneticileri ise bu taban fiyatlarının sadece maliyetleri karşılayacağını dolayısıyla açıklanan taban fiyatın çiftçiyi zora sokacağını belirttiler.
TZMO İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, açıklanan taban fiyatı sonrası, şu tespiti yaptı:
“Açıklanan rakam çiftçinin bir yıl boyunca geçinebileceği bir kârı vermiyor. Gelecek yıl ekim yapma kararını teşvik edecek bir fiyat da değil. Önümüzdeki dönemde hem kuraklık hem de küresek piyasalardaki artış nedeniyle ekmek fiyatları durdurulamayacaktır.”
ANLATIN, ANLAYALIM...
Kapıkıran’ın da ifade ettiği üzere, buğday taban fiyatı çiftçiyi daha da zora sokacakken, AKP’li vekiller memleketlerine nasıl rahatlayarak dönüyor acaba...
Doğrusu merak ettim...
Biri çıkıp konuşsa biz de anlasak...
AKP’nin bir projesi daha çöktü...
AKP iktidarının geçen yılın sonlarından itibaren devreye soktuğu “Kur Korumalı Mevduat’’ uygulaması da ters tepti.
Dünya Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, KKM olarak bilinen uygulama sonrası, bankadaki parasını TL’de tutanların oranı yüzde 37’den 28’e geriledi. Bankadaki parasını dövizde tutanların oranı ise yüzde 62’den yüzde 71’e yükseldi.
Bu tablo, halkın ekonomi yönetimine olan güvensizliğinin resmidir...
Bir ülke düşünün ki; bankada parası olan kişiler, mevduatları erimesin diye dolara ve euroya yöneliyor. Hükümet ise güya bu gidişatı durdurmak için ‘‘yeni bir proje’’ ortaya koyuyor. O proje hazineye en az 100 milyarlık bir yük getiriyor! O yükü ise garip – gureba üstleniyor!
Bir iktidarın hiçbir işi mi düzgün olmaz arkadaş...
