Korkusuz

NARKO

NARKO
Geçen hafta izlediğim o görüntüyü unutamıyorum.

Beyoğlu’nda...

Sokak ortasında...

Uyuşturucu satıcısı adamın önünde kuyruk var.

Evet... Ne ekmek kuyruğu ne yağ...

Millet dizilmiş sıraya... Bir an önce ‘mal’a kavuşmak için sabırsızlanıyor.

Polis son anda operasyon yapıyor.

Satıcılar kıskıvrak...

★★★

Kolombiya dizilerinde görürdük de inanmazdık...

Adım başı ‘satıcı’...

Son bir yılda sadece yakalanan uyuşturucuya bakınca Kolombiya’yı geçmek üzereyiz.

Mersin’de... İzmir’de... Kocaeli’nde...

İstanbul’da gün aşırı operasyon var...

Peker’in iddialarını ve diğer akla hayale gelmeyecek fısıltıları bir tarafa koyuyorum...

Yakalananlara bile baksak... Türkiye tam bir uyuşturucu bahçesi olmuş...

★★★

Uyuşturucu maddelerle geçmişimiz eskilere dayanır...

Hatta bizim eroin fabrikalarımız bile varmış...

Gülmeyin...

Gazeteci arkadaşımız Cengiz Erdinç’in Overdose Türkiye kitabını okuyunca öğreniyoruz ki Taksim bu işin merkeziymiş.

★★★

Cenevre Uluslar arası sözleşmesi (1925) tıbbi gereksinim dışındaki afyonun üretimini yasaklıyordu.

Bir çok Avrupa ülkesinin yanı sıra Uzakdoğu, Latin Amerika’dan da ülkeler bu sözleşmeyi imzalamışlardı. Özellikle Avrupa halen nasıl bir uyuşturucu olduğu kestirilemeyen eroinin yaygınlaşmasından ve halk arasında tüketilmesinden korkuyordu.

Henüz eroinin bağımlılık yapıp yapmadığı ve ne tür ölümlere yol açabileceği konusunda ayrıntılı çalışmalar yoktu.

Türkiye, Cenevre anlaşmasını imzalamayınca, Avrupa’nın hemen yanı başında bağımsız bir uyuşturucu bahçesi oluverdi.

Eroin ve morfin üreten tesisler birbiri ardına açılmaya başladı.

★★★

İlk fabrika Taksim Gezisi’ndeki Mecidiye Kışlası’nda Japonlar tarafından kuruldu.

Şirketin adı Oriental Products Company’ydi.

Şirketin sahibi Ermeni bir yurttaşımızdı.

Hosep Galenyan.

Ayda 200 kg. eroin üreten bu fabrikayı 1929 yılında Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye şirketi izledi.

Bu şirketin sahibi ise Türkiyeli ünlü bir Musevi aileydi. Tarantolar!

Tarantolar uzun yıllardır afyon ticaretiyle uğraşıyorlardı. Ama şunu da hatırlatayım. Tarantolar Türkiye’nin ilk büyük sanayi kuruluşlarından sayılan Santral Mensucat’ın sahipleriydiler.

Aylık üretim ilk kurulan fabrikadan daha çoktu. 1000 kg.

Tıbbi amaçla kullanılan morfin ve türevlerinin yanı sıra yüklü miktarda eroin de satışa sunuluyordu.

Üçüncü fabrika yine aynı yıl Kuzguncuk’ta açıldı.

Türk Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye Şirketi.

Hissedarları adeta uluslar arası bir konsorsiyomu andırıyordu.

Meksikalı, Fransız, Belçikalı ve Türk.

★★★

1900’lü yılların başında önce Avrupa’nın bazı ülkelerinde ardından Amerika’da resmi ilaç kodeksine giren bir sakinleştiriciydi.

Eroinin öldürücü etkisi henüz ispatlanmamıştı.

Bayern firması ‘Heroin’ markasıyla ürettiği eroinle beraber mucize ilaç olarak bilinen aspirinin de üretimini durdurdu.

★★★

Eroin, 1925 Cenevre anlaşmasıyla yasaklandı.

★★★

Psikiyatrist Mazhar Osman hoca, eroin felaketine işaret eden ilk tıp adamı oldu.

Çünkü bu yarı legal üretimle bir anda İstanbul’da eroin müptelaları ortaya çıkmaya başlamıştı.

Ve bu bağımlıların da ilk getirildikleri yer haliyle Bakırköy Akıl hastalıkları hastanesi oluyordu.

Başhekim Mazhar Osman hoca, öncelikle Japon fabrikasında çalışan işçilerin üretim sırasında zorunlu olarak eroin kokladıklarını ve bağımlı olduklarını söylese de bunun sadece işçilerle sınırlı olmadığını gördü.

İstanbul’da ölümler birbiri ardına gelmeye başladı. Sadece bir yılda eroinden ölenlerin sayısı 1000’i aşmıştı.

İlk kadın tiyatrocumuz Afife Jale bu furyanın en trajik kahramanlarından biri oldu. Uyuşturucudan hayatını sefalet içinde kaybetti.

★★★

İşte bu kısacık ara dönem...

Yani...

Eroin ve diğer uyuşturucuların zararları Dünyaca bilinmediği dönem de bile binlerce insanımızı bu illet yüzünden kaybetmiştik...

Aradan 1 asır geçti...

Şimdi nasıl bir insanlık düşmanı zehir olduğu bilmeyen yok!

★★★

Yakında Dünya uyuşturucu raporu yayınlanacak...

Türkiye’de yakalanan mallara... Ve Beyoğlu’ndaki kuyruğa bakacak olursak...

İhracatta yakalayamadığımız zirveyi... Narko liginde yakalayacak gibiyiz...